Hava serin fakat güneşli.. Bir süre Beşiktaş'ta dolaştıktan sonra, arkadaşımla buluşmak için Beşiktaş- Kadıköy vapuruna biniyorum.. Hemen salonun girişine oturup, hareket etmesini bekliyorum. Bir kaç dakika sonra en fazla 2 metre sağımda bir bayanın sesiyle bakışlarımı o tarafa yöneltiyorum. 40 yaşlarında , eli yüzü düzgün bir kadın, yanında ağzındaki maskeden dolayı yüzünü göremediğim ama en fazla 14- 15 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim zayıf, uzun boylu bir erkek çocuğu. İlk cümleyi kaçırmışım "oğlum kan kanseri" İçim acıyor, gencecik bir çocuk. İnsan ister istemez empati yapıyor hemen.."maliyeti 400 Tl. olan iğneyi her hafta vurulmak zorunda.Bu masrafı Lösemili Çocuklar Vakfı karşılıyor". Kendimi çok kötü hissediyorum. Çocuğun hasta oluşundan mı, yoksa bu kadar insanın karşısına çıkıp para istemek zorunda kalışlarından mı bilmiyorum. "Bu hafta oğlumun kanının değişmesi lazım. Ama ne yazık ki, bunu karşılayacak durumda değilim.Vakıf ta bu konuda yardımcı olmuyor, imkanları kısıtlı.." İnsanın içinden isyan edesi geliyor. Hastalık bile zenginlerin hakkı demek ki. Fakirin, dar gelirlinin hasta olmak gibi bir lüksü yok. Acaba devletin bu durumdaki insanlara karşı hiç mi fonu yok...Yoksa neden bu insanlar kaderlerine terk ediliyor.Varsa neden vapurdaki yetkililer böyle bir şeye göz yumuyorlar.. Daha fazla bakamıyorum, içim elvermiyor. O kadar rahatsız oluyorum ki bu durumdan, hani yer yarılsa da içine girsem diyesim geliyor. "İsteyenler dr. İnci Hanım'dan, dr. bilmem kimden telefonla oğlumun durumunu öğrenebilirler" Elindeki kağıtları gösteriyor sanırım bu arada. Ama ben de dahil, hiç kimsenin böyle bir şeye yelteneceğine ihtimal bile vermiyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Kimseden de bir hareket yok. "Beni dilenci zannetmenizi istemem, ama ana yüreği işte, çok çaresizim." Bilmez miyim, insan böyle bir durumda, evladı için canını bile verir, hem de gözünü bile kırpmadan, hırsız da olur, dilenci de. Gözlerinin önünde, canından bir parçasının eriyip gitmesine kim dayanabilir ki..
Ama ben normalde itibar etmem böyle şeylere. Çünkü her köşebaşında , her kavşakta o kadar çok insan var ki " bir ekmek parası" diyen.. Sabah geçerken sizden 2 kuruş isteyen, akşam dönüş yolunda hala orada .Bir yandan da ya kadının dedikleri doğruysa diyorsunuz.. Versem aklımla, mantığımla çatışacağım, vermesem vicdanımla.. Üstelik o an farkettim ki, vermeye utandım. Onca insanın arasından ayağa kalkıp para vermek utanç verici gibi geldi. Hem karşımdaki insan açısından, hem de kendi açımdan.. "bak böyleleri yüz vermese , bunlar ulu orta para isteyemezler" diyecekler hissine kapıldım bir an. Oysa insanın kendisine karşı vicdanı rahatsa, başkalarının dediğine de çok itibar etmemeli böyle konularda .. Ben bütün bunları düşünürken, teşekkür edip, karşıdaki bölüme geçiyorlar. Keşke verseydim demeye başlıyorum bu kez. Tipik ikizler burcu işte.. Karasız, ne yapsa içine sinmeyen insan modeliyim ben.
Ama ben normalde itibar etmem böyle şeylere. Çünkü her köşebaşında , her kavşakta o kadar çok insan var ki " bir ekmek parası" diyen.. Sabah geçerken sizden 2 kuruş isteyen, akşam dönüş yolunda hala orada .Bir yandan da ya kadının dedikleri doğruysa diyorsunuz.. Versem aklımla, mantığımla çatışacağım, vermesem vicdanımla.. Üstelik o an farkettim ki, vermeye utandım. Onca insanın arasından ayağa kalkıp para vermek utanç verici gibi geldi. Hem karşımdaki insan açısından, hem de kendi açımdan.. "bak böyleleri yüz vermese , bunlar ulu orta para isteyemezler" diyecekler hissine kapıldım bir an. Oysa insanın kendisine karşı vicdanı rahatsa, başkalarının dediğine de çok itibar etmemeli böyle konularda .. Ben bütün bunları düşünürken, teşekkür edip, karşıdaki bölüme geçiyorlar. Keşke verseydim demeye başlıyorum bu kez. Tipik ikizler burcu işte.. Karasız, ne yapsa içine sinmeyen insan modeliyim ben.
Aradan pek fazla zaman geçmeden, orta bölümde görüyorum tekrar ana-oğulu. Hah diyorum, hadi ver de kurtul. İskeleye yanaşmak üzereyiz zaten. Çantamdan parayı alıp başımı kaldırdığımda, gözden kaybediyorum onları. İnerken rastlarım belki deyip, etrafı kolaçan ediyorum ama nafile....Üzülüyorum . Artık çok geç.. Anlıyorum ki, mantığınla istediğin kadar çatış, bir şekilde susturursun, ikna edersin... Daha olmadı " sana ne ya, istedim ve yaptım, keyfimin kahyası mısın " diyebilirsin. Ama insan asla vicdanıyla ters düşmemeli. Bazen kendimizden bile şüpheye düşerken, karşımızdaki insanın doğruluğu, dürüstlüğü hakkında nasıl bir yargıya varabiliriz ki... Ya kadının anlattıkları doğruysa...Ya o çocuk gerçekten hastaysa... Offffff....Bir insan hakkında umarım dolandırıcıdır diyeceğim hiç aklıma gelmezdi.....
canım seni çok iyi anlıyorum buna benzer durumlrı yaşadım bende
YanıtlaSilkalbimin sesini dinliyorum bazen geçer giderim bazende iç sesim es geçme der
insan ollarak yapacağımı yaparım gerisi onun vicdanının sorunu diye düşünüyorum
Aldatılmışlık hissi kötü gerçi ama, vicdanla baş etmek daha zor.
SilFon müziği ve yazın o kadar güzel uyuşmuşki, gözlerim dolmadı değil. Allah düşenin yardımcısı olsun inş.
YanıtlaSilTeşekkür ederim ..Gerçekten yürek burkan durumlar bunlar.
Silben buna mahal vermemek için çok uğraşırım aslında. insanın niyetini önemsiyorum, karşı tarafın niyeti önemsiz bu konuda tarafımca. Allah yardımcıları olsun
YanıtlaSilAmin...Galiba hareket noktası bu olmalı..İnsan kendisi iyi niyetli olsun yeter ki.
SilÇakallar yüzünden gerçek ihtiyaç sahiplerini seçemiyor insan. Ben de bir kaç kere suistimal edilen inançlarımı tecrübe ettikten sonra görmezden geliyorum. Ne yapalım devir bu. Sadece tanıdıklarımıza yardım edebiliyoruz.
YanıtlaSilO andaki hislere bakmalı sanırım.. İçimizden geldiği gibi yani..
SilDolandırıcımı yoksa samimi muhtaç bir insan mı?
YanıtlaSilİkilemde kalmak zihni rahatsız ediyor.. Cennet cehennem arası arafta kalıyor insan..
Neyse güzelim boğazda vapur keyfide yapamamışsın..
Sorma yaa öyle oldu..İşte ikilemden kurtulmak için o an içine sineni yapmalı belki de..
SilZor bir durum,Hasta ve hasta yakınından çok bizim için daha da zor..Bu vicdan dur sus anlamıyor biliyorum..!
YanıtlaSilAma ben lösemi hastası bütün çocukların-sosyal güvencesi olmasa dahi- devlet güvencesi altında olduğunu biliyorum.
Kan konusunda asıl sorun yeterli ve uygun kanın kan merkezlerinde bulunamaması galiba.. İlik naklinde de aynı sorun var.. Yani biz toplum olarak kan bağışını pek sevmiyoruz.
Şu habere göz atabilirsek az da olsa konunun bir yönünü görmüş oluruz..
http://www.sabah.com.tr/Yasam/2011/07/23/bakanliktan-losev-reklamina-istismar-elestirisi
Saygı ile..:))
"Vatandaşın kanser hastası çocuğunun tedavisi için sosyal güvenceye bile ihtiyacı yoktur. Çocuklarımız 18 yaşına kadar devlet güvencesi altındadır. Bu tip bilgilendirmeler duygu sömürüsüdür"..... Okudum ve çok ilginç geldi..Teşekkür ederim Budeliçocuk..
SilGün içinde benzer durumları ve içsel çatışmaları hepimiz yaşıyoruz telve hanım.Ancak sosyal devletlerde bu gibi durumları,devletin sosyal güvenlik kurumları karşılamaları.Kaldı ki bu yönde sosyal politikalarımız gittikçe iyileşiyor ama pratikte nasıl bilmiyorum.Neyse umalım kadın yalancı olsun.Bu arada İstanbul sen ?? :) neyse yeni yıllar....
YanıtlaSilEvet galiba ortada bir samimiyetsizlik var. Zira 18 yaşına kadar olan hastalar devlet güvencesi altındaymış.. İstanbul'a bir haftalığına gezmeye gelmiştim. İyi oldu, İzmir'imizin kıymetini bir kez daha anladım. :)) Sana da iyi yıllar Levent..
SilGerçek ya da yalan. Dolandırıcı ya da muhtaç. Aslında hiçbirinin birbirinden farkı yok. Aslolan bir sömürü dünyasında yaşadığımız. hani demiş ya "bazı masraflarını vakıf karşılıyor bazılarını karşılamıyor" diye. İşte asıl çözülme noktası orası çünkü o vakıfta bağışlarla ayakta duruyor ama gel gör ki muhtaç durumda olan bir hastası yine halka inmek zorunda kalıyor. Bu tip vakıflar düzgün çalışsa böylesi durumları da asla görmeyiz de her neyse şimdi derinleşmeyelim.
YanıtlaSilVicdanınla boğuşma bence ve hiç düşünmeden yardım et. İnan bana sen yardım etsen de etmesen de o eller hep olacak. Öyleyse biraz bencil düşün ve kendi vicdanına yenik düşme en güzeli. Öyle yaparsan o gemiden daha bir dik inersin her seferinde.
Sevgilerimle... Müzik çok hoş bu arada. Elime bir kahve alıp uzaklara dalıp sürekli dinleyesim geliyor... :)
Müzik güzel bence de evet.. Beğenilerin olması daha da sevindiriyor beni :)
SilDevlet her tedavi edilen çocuk için yardımda bulunuyorsa bu vakıflara, denetimini de yapıyordur umarım diyorum. Ama yolsuzluğun olmadığı hiç bir kurumumuz kalmamış ki.. Dediğin doğru Volkan, vicdana yenik düşmemek lazım..
Metro da aynı vagonda olduğumuz adam birden pat düştü yere hemen sarası sarası var sesleri yükseldi.Sonra bir sıvı çıktı ağzından yerimden kalktım ama hemen sarmışlardı etrafını oturdum tekrar.Sonra adamın poşedinde selpaklar vardı.Kafama takıyorum ev sahibi evden atacak kiramı ödeyemedim yardıma ihtiyacım var dedi.Kısa boylu bıyıklı yaşlı bir amcazade poşedini aldı ve almak isteyen varsa alsın diye dolaştı bazıları 5 tl verdi felan.Sonra yaşlı adam geldi parayı veriyorken oraya da git oraya da dedi bayılan adam.Yaşlı amca onlar görmedi görenlerden istedim dedi ve verdi parayı.Sonra bu genç 5 dk sonra kalktı ve başka vagonlara geçti onlardan da istedi.Sonradan ortaya çıktı böyle numara yapıp parayı götürüyorlarmış.Sonra da insan düşünüyor işte.
YanıtlaSilYazık ya.. Böyle duyunca öfkeleniyor işte insan. Ve gerçek ihtiyaç sahipleri kaynıyor arada..Vicdanı kör olandan korkulur.
Silmaalesef böyle ikilemlerde kalıyoruz, kendi vicdanımızdan emin olsak bile enayi yerine konmak fikri bizi zincirliyor. Aslında Cem gibi diyebilmeyi ben de isterdim, önemli olan benim iyi niyetim diye...
YanıtlaSilKarşı taraftan asla emin olamayız ki sevgili Narda... Cem en iyisini yapıyor bence ..
Silkeşke diyorum kadın sizin bulunduğunuz ortamdan çıktığı zaman arkasından çıkıp,kenara çekip yardımda bulunabilseydiniz bu kadar yanmayacaktı içiniz.iş aldatılma meselesine gelince kalbini dinlemeli insan peygamber efendimiz(S.A.V) nin buyurduğu gibi ameller niyetlere göredir bizler yeterki kalbimizi temiz tutabilelim.o kadar bozuldukki farkında olmadan herkesi bir tehdit olarak görür olduk bencilleştik ve yanlızlaştık.ufak bir tebessümü esirgerken birbirimize zavallı insanlara yardım etmek...
YanıtlaSilSevgili Hamuşş , o anki şaşkınlıkla evet, biraz geç kaldım karar vermekte. Doğru, kalbi dinlemek lazım böyle konularda. İnsan herkesten darbe yiye yiye güvenini kaybediyor ne yazık ki.. Ya da bazen işin aslını bilemiyoruz, aldatıldık zannediyoruz..
Sil