Bardaktan boşanırcasına yağıyordu yağmur..İnsanlar aceleyle oradan oraya koşarken, sadece Aylin hiç hareket etmeden, öylece olduğu yerde duruyordu..Ne ıslanmak umurundaydı, ne de koşuşan insanlar. Kucağına aldığı kedi yavrusunu ısıtmaya, bir yandan da sakinleştirmeye çalışıyordu. Şimşek çaktıkça iyice büzüşen kedi yavrusu, nasıl olduysa bir anda Aylin'in elinden kurtulmuş, yağmurun altında, koşarak gözden kaybolmuştu..
Kedi yavrusunun ardından buğulu gözlerle bakarken, uzun süredir hiç bir canlıyı, kendisine bu kadar yakın hissetmediğini farketti. Üzüldü.. Ama artık oyalanmanın alemi yoktu, çünkü az sonra hava kararacaktı. Adımlarını hızlandırdı, bir an önce yurda dönmeliydi. Yaklaştıkça yavaşladı..Yine kızacaklardı, belki de azıcık dayak yiyecekti . Aldırmadı, geçiyordu ki canının acısı hemen...
Kimseciklere yakalanmadan içeri girmeyi planlarken , gardiyan karşıladı O'nu... Ablalarından duymuştu, sert mizaçlı olduğu için , herkes gardiyan diyordu. Omuzlarından tutup, sertçe sarstı, sonra etini burdu Aylin'in.."Akıllanmayacak mısın sen kız, dayak arsızı oldun iyice.. Nerdesin bu vakte kadar? "
Kedi yavrusu gibi, Aylin de gardiyanın elinden fırlayıp kaçtı içeri.. Hemen yatakhaneye gitti, dolabını açıp giysilerini çıkardı. Büyük bir çeviklikle üzerini değişti..Tam 4 senedir bu yurttaydı. Daha 5 yaşındaydı ilk geldiğinde.. Hiç başkasının değiştirmesine izin vermemişti elbiselerini.. Söz vermişti o kendine, daha geldiği ilk gün.. Hayatı boyunca da o sözünü tutmaya yeminliydi..
Bir anda annesi düştü yine aklına..Şimdi yanında olsaydı, saçlarını tarasaydı eskisi gibi...Her akşam, hikayeler anlatarak tarardı saçlarını..İnce ince örer, uçlarını başka başka renkli iplerle bağlardı.. İşte o anlar, Aylin'in hayatındaki en güzel dakikalardı..Annesinin önüne oturup, kendisini O'nun yumuşacık ve şefkatli ellerine, tatlı sesine bıraktığı anlar...
Ama yüzünü hatırlayamıyordu bir türlü....
Kimselere saçlarını taratmadı bir daha...Hatta her işini kendi görmeye çalışırdı. Hayatın , savunmasız bir anda arkadan vuran kalleşliğine karşı dimdik duracaktı ayakta. Ölse minnet etmeyecekti kimselere, ram olmayacaktı.. Ama çocuk haliyle ancak bu kadar oluyordu işte.. Üstü başı genelde perişandı. Çoğu insan gerçek adını bilmez, pasaklı diye çağırırdı zaten. Hiç de şikayetçi değildi bu durumdan. Böylelikle, annesinin "Aylinnn" diyen kadife sesi, karışmıyordu başka seslerle...
Kedi yavrusu gibi, Aylin de gardiyanın elinden fırlayıp kaçtı içeri.. Hemen yatakhaneye gitti, dolabını açıp giysilerini çıkardı. Büyük bir çeviklikle üzerini değişti..Tam 4 senedir bu yurttaydı. Daha 5 yaşındaydı ilk geldiğinde.. Hiç başkasının değiştirmesine izin vermemişti elbiselerini.. Söz vermişti o kendine, daha geldiği ilk gün.. Hayatı boyunca da o sözünü tutmaya yeminliydi..
Bir anda annesi düştü yine aklına..Şimdi yanında olsaydı, saçlarını tarasaydı eskisi gibi...Her akşam, hikayeler anlatarak tarardı saçlarını..İnce ince örer, uçlarını başka başka renkli iplerle bağlardı.. İşte o anlar, Aylin'in hayatındaki en güzel dakikalardı..Annesinin önüne oturup, kendisini O'nun yumuşacık ve şefkatli ellerine, tatlı sesine bıraktığı anlar...
Ama yüzünü hatırlayamıyordu bir türlü....
Kimselere saçlarını taratmadı bir daha...Hatta her işini kendi görmeye çalışırdı. Hayatın , savunmasız bir anda arkadan vuran kalleşliğine karşı dimdik duracaktı ayakta. Ölse minnet etmeyecekti kimselere, ram olmayacaktı.. Ama çocuk haliyle ancak bu kadar oluyordu işte.. Üstü başı genelde perişandı. Çoğu insan gerçek adını bilmez, pasaklı diye çağırırdı zaten. Hiç de şikayetçi değildi bu durumdan. Böylelikle, annesinin "Aylinnn" diyen kadife sesi, karışmıyordu başka seslerle...
Biliyordu, çok güzeldi annesi..
Ama yüzünü hatırlamıyordu bir türlü..
En son o gece....O gece babasının hırpaladığı andaki sesler çınlıyordu bazen kulağında.. Annesinin feryatları, babasının saçlarından tutup yere fırlatışı.....Korku içinde elleriyle kulaklarını kapatır, bu işkencenin bitmesini beklerdi hep Aylin.. Çok korkuyordu babasından..Bir defasında annesinin çığlıklarına dayanamamış, önüne atlamıştı. İşte alnındaki iz de o günden kalmıştı. O da dayaktan nasibini almış, bir daha cesaret edememişti kavgaya karışmaya. ...
Belki de çoğunlukla ağlarken gördüğü için, unutmak istemişti o melek yüzü. Derin acıların bıraktığı derin izlerle dolu o yüz, annesinin olmamalıydı, hafızasına kazınmamalıydı... Ama sesi...ah o sesi.. Her gece gözlerini kapatıp hayal etmese nasıl dayanırdı bu küçücük yüreği bunca acıya...
İşi bittikten sonra yatağına uzandı hemen..Yorulmuştu, acıkmıştı da hatta.. Canı yemekhaneye gitmek istemiyordu. Yine kızacaklar, azarlayacaklardı. Ama bu gece kendinden emin değildi. Eğer birisi bir şeyler söylerse, ağlayabilirdi. Başkasının yanında ağlamaktansa, aç uyumayı yeğledi.. Yorganın altına girdi... Yavaşça, değil birilerinin, kendisinin bile duymasından korkarak " annee" dedi.. "Anne ne zaman alacaksın beni yanına"... Sustu...Gözlerinden iki damla yaş aktı önce. Hemen sildi o küçücük elleriyle.. Kimse görmemeliydi. Daha fazla hakim olamadı kendine..Hem kim olacaktı ki bu vakitte yatakhanede.. Herkes yemek yiyordu şu an... Önce sessiz, sonra tutamadığı hıçkırıklarla usul usul ağladı bir süre...
Bir kaç kez derin derin içini çekti..Artık tutamıyordu göz kapaklarını, gözlerini kapadı, uykuya daldı...Ama hala gözlerinden yanaklarına damla damla süzülüyordu, küçücük yüreğinin acısı....
İşi bittikten sonra yatağına uzandı hemen..Yorulmuştu, acıkmıştı da hatta.. Canı yemekhaneye gitmek istemiyordu. Yine kızacaklar, azarlayacaklardı. Ama bu gece kendinden emin değildi. Eğer birisi bir şeyler söylerse, ağlayabilirdi. Başkasının yanında ağlamaktansa, aç uyumayı yeğledi.. Yorganın altına girdi... Yavaşça, değil birilerinin, kendisinin bile duymasından korkarak " annee" dedi.. "Anne ne zaman alacaksın beni yanına"... Sustu...Gözlerinden iki damla yaş aktı önce. Hemen sildi o küçücük elleriyle.. Kimse görmemeliydi. Daha fazla hakim olamadı kendine..Hem kim olacaktı ki bu vakitte yatakhanede.. Herkes yemek yiyordu şu an... Önce sessiz, sonra tutamadığı hıçkırıklarla usul usul ağladı bir süre...
Bir kaç kez derin derin içini çekti..Artık tutamıyordu göz kapaklarını, gözlerini kapadı, uykuya daldı...Ama hala gözlerinden yanaklarına damla damla süzülüyordu, küçücük yüreğinin acısı....
"Kaybetmek için çok erken
YanıtlaSilSevmek için de çok geç
Beni affet "
..
Hep bir yerlerde hata yapıyoruz..Öyle mi ?
SilHakikaten çok duygulandım ya ikinci kez okudum. Sanırım arkada çalan müzik de etkiliyor.
SilAslında bi süre sonra hatayı da arar oluruz. Boşa demedim her insan iyi gün katilidir diye. İşler hep düzgün gitse de bir hatayı hep ararız , taa ki bulana kadar..
Yoksa içimize sinmez değil mi...Çünkü biz , genelde acıyla beslenen milletiz..
Silyutkundum.
YanıtlaSilnasıl bir hikaye bu.. yürek burkuyor..
ah aylin.. dünyanın sevilesi bir yanı yok işte.
kalemine sağlık.
Bazen mecbur olduğu için yaşar insan....
Silİçeriği aşırı duygusal bir yazı yazdığında yazının üstüne uyarı yada bir işaret koysan ''duygusal içeriklidir'' gibi.. Ona göre okuyup okumamaya karar versem.. İnsan bir tuhaf oluyor. Okumaya başlayıncada sonuna kadar gidiyor daha bir tuhaf oluyor
YanıtlaSilOlmaz, öyle bir uyarı koyarsam okumazsın sen ..İyi böyle :)
Sil