Kadının özgürlüğü, kadın hakları, kadının kişiliğini kazanması, kadına değer verme, saygı duyma, kadının çalışması, toplumda hakettiği yeri alması....... söz konusu olduğunda , mangalda kül bırakmayan, atıp tutan en demokrat erkekler bile, kendi eşleri, sevgilileri, arkadaşları ( kendi kadınları ) söz konusu olduğunda, her türlü siyasal, ideolojik kimliklerini, ilkelerini, düşüncelerini.... bir kenara bırakıp, ilkel erkek benliğine dönebiliyorlar...
( lütfen genellemelerden kaçınalım sayın Telve, hiç yakışıyor mu size ...)
Şöyle oluyor aslında;
YanıtlaSilHer birini bizim geleneklerimiz ve göreneklerimize göre yetiştiriyor anneleri.
Ve o p.p. çok kıymetli olduğu için çaylarına bile şekeri anneleri atıp karıştırıyor. Sonra o küçük erkek çocukları büyüyor, Avrupa'ya Amerika'ya master yapmaya gidiyor. Oralarda bazı şeyleri normal ve evlerinde olandan farklı olabileceğini görüyor ama insan ilk 5 yaşına kadar ne öğreniyorsa her şeyi onun üzerine inşaa ediyor. Geri döndüklerinde, geri dönmüş oluyorlar ve bir yerde bir zamanda içindeki gerçek kimliği ortaya çıkıyor ve BOM!!!! kendi eş, sevgili ya da senin dediğin gibi kendi kadınına içindeki ataerkil öğretilerini sunuyor.
Ne çok yazdım. (İmla hatalarının kusuruna bakma)
Sevgilerimle
:)
Pe Hito, o kadar iyi toparlamışsın ki ...
YanıtlaSilSen çok yaz zaten, :)
Kendimize doğrultulan silah , yine bizim eserimiz diyorsun yani.. Haklısın da.. Bazen erkekleri boşuna mı suçluyoruz acaba diye düşünüyorum..
( Yok bu yoruma bu vakitte cevap vermemeliydim..Sen de anlam bozuklukları için kusura bakma, kaldı ki imla hatası da görmedim :))