Benden çok iyi koleksiyoncu olurmuş.Biriktirmekte ve saklamakta üstüme yok.
Baktım dolaba envai çeşit bitki çayı. Hepsi mis gibi, jelatini bile açılmamış. Bergamotlu yeşil çay, tarçınlı yeşil çay, üzüm çekirdekli mürdüm erikli, kayısılı.... uzar gider bu liste.Merak etmeyiniz, son kullanma tarihlerini sık sık kontrol ediyorum :)
Kıyafetlerde de durum aynı..Tipik kadın modeli..Dolabı doludur, ama üzerine giyecek hiç bir şeyi yoktur. O şişman gösteriyor, bu üzerime yapışıyor.....Madem öyle, dün gördün işte. Kızılay ne güzel kaldırıma koymuş kıyafet toplama sandığı.. Ama nerde..Dolabı sıcak tutacak illede. Olmadı dolu gösterecek..
Hadi bunlar neyse, bir gece yarısı darbe yapar, halledersin..
Asıl sorun beynimdeki karmaşa.
Beynimdeki doluluk..
Haaa çok mu bilgiliyim..Yok canım ne haddime, kim çok para ister yarışmasına girsem ,suratıma bakan ilk soruyu sorma zahmetine bile girmeden, direkt eler beni .Öyle çok bişey bildiğim falan yok. Ama nerde gereksiz bilgi var, belki bir gün lazım olur deyip, depolamışım bir yerlere.. Lazım da oluyor gerçi ama, o kargaşalıkta ara bul bulabilirsen..
Tabi sadece gereksiz bilgi birikimi değil derdim.. Asla gerçekleşemeyecek hayallerim de var. İnsanda bi entellik merakı var ya hani..Ben kültür açısından fakir olunca, hayal enteli mi olmuşum ne. Mesela son zamanlarda ikinci ünv. takıntısı başladı. Ya kardeşim okuyacaksan, yap başvurunu git oku. Hem ne güzel sınav derdi de yokmuş..Ağzında sakız gibi ne dolandırıp duruyorsun.. Baktın gördün bu konuda girişimin yok, kaldır at çöpe.
Balerin mi olmak istiyorsun ( paniğe mahal yok, yaşım tutuyor :)) ama ille de yuvarlanarak mı yapmak istiyorsun, ( hoş ben ona da üşenirim ya, neyse ) bak bakalım balede o tür icat edilmiş mi? Hala yoksa öyle bir imkan , sar gazeteye, bir parkta bank üzerine bırak.. Belki bir taliplisi olur..
Hiç bana insana dinamizm kazandıran hayalleridir falan demeyin.. Oluru var olmazı var. Olmazların peşinden koşup hayal kırıklığına uğramaya ne gerek var. Olacakları besle büyüt..( Tam burda elin oğlu/ kızı gelsin , katletsin falan demeyeceğim )
Bunu unutmamam lazım.. aman ne çok şey biliyorum ben bir bilseniz ( Yukarıdakilere mi inanmıştınız yoksa, gereksiz o bilgi, derhal beyninizden atın, hatta bunu da az sonra atabilirsiniz :)) Hani konuşmaya başlasam bırakın külünü, mangal kalmaz ortada. Hoşgörülü olmaktan tutun da, insanın kendisini koruyabilmesi, insanlarla ilişkisini ayarlayabilmesi, beğenmediği yönlerini nasıl törpüleyebileceği, mutlu evliliğin sırları, 10 krizde iyi dost olmanın yolları ......hepsi hakkında konferans verebilirim.Ama uygulayabiliyor muyum ? Nerdeeee, hatta bazen bakıyorum yazdığım yazılara, altında da kendi yorumumu okuyorum, tamamen bir birine tezat....Bu kadar mı olur ya? Düşüncelerim otur oturduğun yerde diyor, yaptıklarım hadi kalk gidelim...Ufak tefek can sıkıntılarını kafaya takıyorum, ondan sonra da neden kafaya takıyorum diye takıyorum..Biraz rahat olmalı insan.O halde ne yapmak lazım, bildiklerini değil, yaptıklarını ölçüp biçeceksin..Kendini değiştirebiliyorsan değiştir, değiştiremiyorsan olduğun gibi kabul et, barış kendinle..Şimdi bunun beyinle ne alakası var.. Bilemedim ben de..Siz iliştiriverin konuya bi zahmet :)
Beynimiz nasıl bilmiyorum..Belki ikinciye başlar bitirirsem, üçüncü tıp düşünüyorum, o zaman söylerim.. ( bu hayaller çöpe gitmeden iyice kullanayım da aklımda kalmasın diye söylüyorum :)) Ama hep şöyle hayal ediyorum.. Küçük küçük odacıklar var. Birinde birikim, birinde hayaller, birinde sinirler..... gibi. Odacıkların da içinde dolaplar, dolaplarda çekmeceler.. İşte her şey oralarda depolanıyor. Çok karışık olursa lazım olanları bulmak, kullanmak zaman alıyor gibi.Ya da Allah korusun o karmaşada yanlış bişey de geçebilir insanın eline..
Gereksizleri atmak, ortamı havalandırmak lazım..
Kendimizle barışmak lazım...
Müdahale edemediğimiz olayları ve insanları oldukları gibi kabul etmek lazım..
Kapasite ile uyumlu hayal kurup, askıya almadan peşinden koşmak lazım..
Yapılacak işleri biriktirmeden sıraya koyup halletmek lazım..
Ruhtaki ataleti atmak lazım..
Her daim güler yüzlü, pozitif düşünceli olmak lazım...
Yeni bir yol, yeni bir kişilik lazım.
Hepimize , en çok da bana kolay gelsin :))
Kendimi suçlu hissettim şimdi bak. 2. üniversiteyi aklına sokan biri olarak :)) Kayıtlar başladığında ben haber vericem zaten. O zamana kadar en azından bu konuyu rafa kaldırabilirsin. Bu da eylül-ekim demek oluyor.
YanıtlaSilYok canım , olur mu öyle şey Nalanca, ne suçluluğu ? Netice de güzel bir şeye vesile oluyorsun.Tamam o zaman bekliyorum :) Gerçi ben baktım o söylediğin siteye, hatta bölümü de sosyoloji yerine felsefe mi seçsem diyorum :)
YanıtlaSilFelsefe okuyan bir arkadaşım var. İlk dönem çok çalışmamasına rağmen geçti. Bana çok ağır gelmişti felsefenin dersleri. Gerçi bu dönem epey bir felsefe dersim var. Felsefeyi seviyorsan neden olmasın. Hatta ilk dönem ortak derslerin özetlerini çıkarıp blog yapmıştım. Seçersen eğer linkini veririm.
YanıtlaSilSeviyorum ama, ders olunca, aramızdaki münasebetin akibeti ne olur kestiremiyorum :))Tabi ki seçersem, isterim.Teşekkür ederim...
YanıtlaSilBen sosyolojiye kayıt oldum bu sene,dersler hemen hiçbirinde kolay değil,dışarıdan okumak da öyle kolay değil zaten.Buna rağmen onur belgesiyle ilk dönemi geçtim.Özetle düzenli çalışırsanız oluyor.Şimdi bir sembolik mantık dersi var ki evlere şenlik :)
YanıtlaSilOkumanın yaşı zamanı yoktur,elbet gereğini duyuyorsanız.
Yeni bir yol belki de..
YanıtlaSilYeni bir kişilik çok zor..!
Sen ikinci üniversiteyi boş ver, askere gel.. orada format atıyorlarmış beyine :)
YanıtlaSilLevent / Dışarıdan okumanın zorluğunu çok iyi bilirim :) İlkini sadece sınavlara girerek bitirdim .Onur belgesi.Süper.Sana da bu yakışır ve nedense hiç şaşırmadım :)
YanıtlaSilBudeliçocuk / Zor ama başka yolu da yok..
Dönence / Sen bi git gel hayırlısıyla, referans olursan onu da düşünebilirim :)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil