Yaralı bi kuş gibisin ya hani...
Gönlün kırık,
Gözlerinde hüzün..
İçinde hayata karşı bir sitem...
Garip bir boşluktasın..
Sığınak arar gibisin..
Tamir olmak istiyorsun,
İçindeki acıyı dindirmek..
Belki başını bir omza koyup doyasıya ağlamak..
Yeniden arınıncaya kadar,
Kanatlanıp uçuncaya kadar..
Dizlerine derman, gözlerine fer geri dönünceye kadar..
Gönlü geniş biri genişletsin gönlünü istiyorsun..
Yeniden güvenmek insanlara
Ve tutunmak hayata...
Sen olmak yeniden..
O eski iyi, güçlü sen...
Kaybettiğin ne varsa geri almak istiyorsun ya..
Ruhun hafiflesin,
Yüzün gülsün istiyorsun..
Sakın kimselere belli etme..
Bilmesinler,
Anlamasınlar..
Bir yara da onlar açmasınlar..
Sus...
Köşene çekil..
Ne varsa kendinden var..
Sensin kendine en büyük yar..
İnsanlar senden beter derde düçar..
Farkederlerse yaralarını, tuz basarlar.
Sus
Duymasınlar
İnsanlarla bir şey paylaşmak pek akıl kârı değil.
YanıtlaSilÇocukken bir öğretmenden şöyle bir söz duymuştum.
Sır verme dostuna,
o da söyler dostuna,
tuz ekerler postuna.
diye.
Biraz komik ama yalan da değil hani.
:)
Yolcu / haklısın..ama öğrenmenin bedeli ağır oluyor bazen...
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilo hep olmuyor, arada sahnenin ortasına atlayıp feryat figan konuşasın geliyor...
YanıtlaSilBlogger, ne güzel sözler bunlar... O'na götüreni bulmak, O'nda şifa aramak...Zor, çok zor..O'ndan uzaklaşıyorken üstelik...
YanıtlaSilCem , sahnenin tozunu bir kere yuttun mu kurtuluşun zor oluyor, alışkanlık yapıyor :))