Sanki başlık sorun sadece. Buraya ne yazmam gerektiğini bilmiyorum ki. Aslında yazmak istediğim çok şey var da, yazmamam gerek diye düşünüyorum.... Neyse başlayalım bakalım, suya sabuna dokunmadan , kimseye laf sokmadan , içimdekileri dökmeden nasıl yazılırsa artık....
Sınavlarım bitti. Artık 4. sınıfım. Şimdiden , bitince hangi bölüme başlasam düşüncesi sardı beni. Bu kafayı meşgul etmek lazım. Sayın savcımın dediği gibi "hayat boşluk kabul etmiyor". Sen kendini meşgul etmezsen, tercih hakkını kaybetmişsin demektir. Hayatın dayatmalarına boyun eğmek zorundasın ki seni neyle oyalayacağı belli olmuyor.
Dün akşam Halil Cibran 'ın Başkaldıran Ruhlar'ını okudum. ( Aslında bugünlerde mutluyum , tekrar aynı heyecanla, aynı hızla, aynı istikrarla kitap okumaya başladığım için. ) O kadar güzel cümleler var ki, okudukça anlamı derinleşen. İkisi benim için diğerlerine en azından bugün ağır basıyor.
"Merhamet, gerçekten suçlu olan bir mahkum için gereklidir, bir masuma gelince, onun ihtiyaç duyduğu tek şey adalettir."
Zaten darb-ı meseldir. Kendinin savcısı, başkalarının avukatı gibi davran.Çoğumuz biliriz de, uygulayanımız pek azdır. Yukarıdaki sözle bağlarsam, kendinin avukatı olur, kendini haklı çıkarırsan, bir de adalet istiyorum zira masumum dersen, yandı gülüm keten helva. Hepimiz yaptıklarımızın bedelini ödemek zorundayız. Ödeyelim de. Yeter ki vicdanımız rahat olsun.
Çok konuşan insanları sevmiyorum.
Çok konuşanlar ya bilmeyenlerdir, cahilliklerini örtmeye çalışırlar. Ya suçludurlar, suç bastırırlar.
Çok konuşan, karşısındakini dinlemez, dinleyemez. Bu nedenle de yaptığı sorunu çözmek değil, öfkesini,nefretini kusmaktan ibarettir.
Tam yirmi gün önce feci bir trafik kazası geçirdim. Gece yolculuğuna alışkınım. Acemi değilim. Ama sabah İzmir'den İstanbul'a yola çıkıp, akşama kadar bir oraya koş, bir buraya koş, işlerini bitir, sonra tekrar yola çık, iftarı yolda yap. Gece 11. 30 , bünye pes etti, trafik affetmedi , gözlerim kapanmış ve bammmm. Önce bariyerler, ardından önümde giden dolmuşa çarpmışım ki, zavallı adam iki takla atmış. Arabadan çıktığımda yan yatıyordu garibim dolmuş. Arabam pert oldu. Allahtan sağlam arabaymış da burnum bile kanamadı.
Çok şükür can kaybı yok.
Can kırıklığı var.
Ahım tuttu diyene ,
Oh olsun diyene kırgınlığım var.
Ben neymişim de bunca insanın ahını, bedduasını üzerime çekiyorum anlamadım ki :)
Biri de "Allah belanı versin" demişti:)) Versin, versin ki diğer tarafa bi'şey kalmasın. Versin ki, sizin başınız göğe yükselsin . Yeter ki siz iyi olun, huzurlu olun . Sizin hayatınız günlük güneşlik olsun, işleriniz yolunda gitsin. Öyle mutlu , öyle mutlu olun ki, aklınızın ucuna bile gelmeyeyim. N'olur gelmeyeyim...
Neyse, bir nebze rahatladığıma göre, bu kadarı yeter.
Diğer söz neydi, çok da önemli değilmiş demek ki... :))