"Aşina olan bilinmez" demiş Hegel... Bugünlerde çok kullanıyor, her yere yazıyorum bu sözü. Gönül isterdi ki, bu kadar gerek kalmasın tekrarlamaya. Hayat işte... Ne zaman ne olacağını kestiremiyoruz. Başımıza ne geleceğini... Dudağımızın ucuyla " vah vah" dediğimiz, dilimizden gönlümüze pek de inmeyen üzüntülerin, üzülmüş görünmelerin mesebbibi olan olaylara maruz kalacağımızı kestiremiyoruz. Ne aldığımız nefesin, ne sahibi olduğumuz sıhhatin kıymetini bilemiyoruz. Nankörlük değil bunun açıklaması. İnsan elindekinin kıymetini bilmiyor da, ne yoksa onu istiyor şeklinde de açıklayamıyorum. Bana göre, şükürsüzlük değil hayır. Aşinalık !!
Ölümle,savaşla, terörle, hastalıkla, yoklukla... o kadar iç içe yaşıyoruz ki.. O kadar aşinayız ki. Öylesine bildiğimiz şeyler ki.. Hissedemiyoruz ruhumuzda, vicdanımızda... Gözümüzün önünde ama bizden çok uzak gibi ..
Bir anneye sormuşlar. Hangi çocuğunu daha çok seviyorsun diye.Kadın cevap vermiş;
Küçüğünü büyüyene kadar,
Hasta olanı iyileşene kadar,
Gurbette olanı eve dönene kadar....
Yani, insanın öncelikleri zamanla değişebiliyor. Tıpkı bu anne gibi. Hangisi daha korunmasız, daha muhtaç, daha uzaktaysa O yavrusunu seven anne gibiyiz biz de... Hangisi elimizde yok, hangisine daha çok ihtiyacımız var, neyin yokluğunu çekiyoruz , o daha önemli oluyor bizim için. Elimizdeki önemini yitiriyor. Oysa hepsi elzem, hepsine muhtacız...
Belki de bu yüzden , ne büyük zenginliklere sahip olduğumuzun farkında değiliz. Ta ki elimizden gidene kadar. Duymamız, bilmemiz, görmemiz yetmiyor . Yaşamadan bilemiyoruz, anlayamıyoruz, önemini idrak edemiyoruz.
Yaşlılık ya da hastalık. Sadece çevremizdekilere özgü bir son değil . Biliyoruz ki, mutlaka bizim de yolumuz düşecek, biz de o yollardan geçeceğiz. Ölüm bizim de kapımızı çalacak, çalana kadar ruhumuzda hissetmeyeceğiz. En azından çoğumuz.
Tasavvufta üç mertebe vardır.
İlmel yakin
Aynel yakin
Hakkel yakin...
Yaratılmış ne kadar canlı varsa, elbette belirli bir ömrü var. Hiç bir şey sonsuza dek kalıcı değil. Bunu biliyor olmamız ilmel yakin. Bir yakınımızın vefat ettiğini görmek aynel yakin.. Biz öldüğümüzde hakkel yakin mertebesine ulaşmış oluyoruz. İş işten geçmiş olacak muhtemelen. O zaman anlayacağız ne boş şeylerle uğraştığımızı, kendimizi boş şeyler için üzdüğümüzü, gereksiz yere hırs yaptığımızı son nefesimizi verirken idrak edeceğiz de düzeltmeye fırsatımız olmayacak. Pişmanlık son nefeste uğrayacak ruhumuza, aklımıza, izanımıza. Bunu biliyoruz. Ama hissedemiyoruz. Yoksa niye didişelim ki birbirimizle, niye düşmanlık besleyelim ? Niye kötülük yapalım?..
Son zamanlarda üzücü şeyler yaşıyoruz...
Hiç durmadan şehit haberleri alıyoruz...
Sevdiklerimizi, yakınlarımızı kaybediyoruz...
Az önce bir arkadaşım, yavrusunun, canının, can paresinin hastanede olduğunu yazdı. Bilinci kapanmış.. Solunum sorunu varmış.
Çok üzüldüm.
Yaşamadığım bir duygu. Allah da yaşatmasın. Evlad acısı ne demek bilmiyorum, Allah bildirmesin..
Bildiğim, annemi babamı kaybettim. Evlad acısı çok daha zordur sanırım.
İnşallah , kuzusu iyileşir arkadaşımın, kucağına alır bir an önce..Sarılır sımsıkı..
Dün de bir arkadaşımız annesini kaybetti. İşte bu kayıp, bildiğim bir acıydı.Zamanla içime daha çok koyan, ruhuma yayılan, baş etmekte zorlandığım..
...
Ahirete göçmüş anne babalarımıza, yakınlarımıza, sevdiklerimize rahmet diliyorum... Arkadaşımın yavrusuna, kimin hastası varsa , hepsine acil şifalar diliyorum...
...
...
ölümü benim kadar çok düşünen varmıdır acaba diye onu düşünüyorum. Mezara ölü indirme, ölü ile aynı odada kalma yarım saat kalma gibi bir sürü şeyi tecrübe ettim yaşadım. İlk başlarda ürküyor insan tabi. Ama sonra çok sıradan ve olağan karşılıyor. Her şeye gülüp geçebiliyor bunu gerçekten öğreniyor.
YanıtlaSilBazen umarım tüm çocuklar anne ve babalarının ölümünü görürler diye dua ediyorum. Baıları anlamasa da demek istediğim ana ya da baba için evlat acısı onları zaten yaşarken birer ölü haline getirir. İşte bu yüzden ben de böyle dua ediyorum.
Bazen eve gidince bakıyorum şöyle bir anneme ya şimdi sağlıklı yanı başımda duruyor bir gün gerçekten kaybedeceğimi anlıyorum sonra bu düşünceyle gidip yanaklarını falan sıkıyor öpüyorum. Gerçekten de üç günlük dünya bugün var yarın yokuz.
Sen de fazla üzme kendini her gün yeniden doğuyor her gün yeni şeylerle geliyor.
Çıplak Yazar, hiç öyle şeyler denemedim. ama denemesem de, zaten alışıyorum. Alışıyoruz. dayanılmayacak kadar acı geliyor bazen yaşananlar. Ama çok çabuk unutuyoruz. Normale dönüyoruz. Hayatın düzeni bu. "hayat devam ediyor" çok klişe bir laf belki ama öyle..
Silzor bir durum..
YanıtlaSilHem de nasıl zor Prenses...
SilDuygularımız da kendimiz kadar bize has. Ne olursa olsun başkasını bütünüyle anlamaya imkan yok bence. Herkes kendi imtihanını veriyor. Tabi bu imtihanda pek çok kişiyle varlıkla da bağlar kuruluyor, mesele girift bir hâl alıyor. İnsan kavrayışını aşan muazzam bir olay bu. Velhasıl hepimiz her anımızdan sorulacağız. Ne mutlu kurtulanlara ❤
YanıtlaSilTecrübe aktarılmıyor, yaşamadan bilemiyoruz. Aynı şartlarda olsak da, farklı etkileniyoruz. Bu da imtihanın sırrı . İnsan olamayı, son nefesimize kadar insan olarak yaşamayı nasip etsin Rabbim..
SilAmin.
YanıtlaSilSadece amin.
Amin Narda...
SilGerçekten kelimelerin kifayetsiz kaldığı anları çok yaşar olduk ... Benim de etrafımdakileri ard arda yitirdiğim ve tanımadığım ama memleketim insanı bir çok kişinin kaybıyla sarsıldığım dönemler daha dün gibi ...
YanıtlaSilYitirilenler büyüdükçe mi çoğalıyor bilemiyorum ...
Ama evlat acısı ....
Canından can gitmesi ....
Rabbim her şeyin hayırlısını versin ... Ölümün de ... Hem kendim hem de sevdiklerim adına ....
Eskiden büyükler böyle derken anlamazdık ...
Dilerim her kimin ne şekilde dua ya da şifaya ihtiyacı varsa Allah ım yardım etsin ...
Geçmişlerimize Rabbim rahmet eylesin ...
Hala şehit vermeye devam ediyoruz...Onlar da ana kuzusu hala.Annelerin yüreği yanmaya devam ediyor.Dua etmekten başka elimizden hiç bir şey gelmiyor. Rabbim sıralı ölümler versin lafı ne kadar da doğruymuş..
SilInsanoğlu bir gün öleceğini bilen tek canlıdır.Mantık,bunu bilen insanın hırstan fenalıktan uzak olmasını bekler ama görünen o ki bilakis bir gün öleceğini bildiğinden inanılmaz bir açgözlülük hissediyor ve yaşayan en tehlikeli tür oluveriyor.bilemiyorum...
YanıtlaSilHaklısın Levent, çok doğru söylemişsin... Biliyor ama, bilmesi onu iyi, dürüst, alçak gönüllü yapmıyor. Ve bazı insanların gözünü sadece toprak doyuruyor / doyuracak..
SilLisede stajer olarak devlet hastanesinde çalışmıştım. Muhasebe okuduğum halde adli rapor odasına vermişlerdi beni. İşimiz mahkemelik olan olayların raporlarını hazırlamak, otopsilerde daktilo bildimiz için acil sekreterya hizmeti ve cenazelerin ailelerine teslimiydi. ilk bir ay ağlamaktan iş yapamıyordum. Sonraları farkına armadan daha az üzülmeye, ağlamamaya ve olağan karşılamaya başladım. Stajım bittiğinde o kadar kanıksamıştım ki uzak bir akrabamı kaybettiğimde cenazede üzülemeyen, ağlayamayan bir tek ben vardım, bu durum beni dehşete düşürse de anladım ki sürekli bir şeyi yaptığında, yaşadığında bir süre sonra farkında olmadan kabulleniyorsun. aradan geçen yirmibeş yıl duyarlılığımı geri getirmiş midir bilemiyorum. Ben anneanne, babaanne ve dedeler dışında kimsemi kaybetmedim, nasıl katlanırım hiç bilmiyorum. Allah sevdiklerini kaybedenlere sabır, hastalara şifa nasip eylesin. (Amiyn).
YanıtlaSilİnsan başına gelmeden bilemiyor ve başına geldiğinde dayanma gücü de ardından geliyor Calimero..İnsan,nisyandan gelirmiş.Eğer unutmasak, hep aynı ruh haliyle kalsak, yaşayamazdık . Duana aminn diyorum..
SilBilmek kafi gelmiyor. Yaşamak gerekiyor bazı şeyleri. "Bir musibet bin nasihatten iyidir" derler ya hani.
YanıtlaSilAslında biz yavrularımızı şimdi şehit olarak veriyor gibi görünsekte, yıllar önce ruhlarını sattık, satıyoruz. İslam ahlakıyla techizatlandırmadığımızdan sebep. Yavrular koruyup kollanamadı. Verdiğin anne misalinde olduğu gibi. Anna-baba gurbete giden evladı için endişelendi. Halbuki yanıbaşındaki yavrusu, internet başında, gönlü, ruhu nerelere karıştı haberi olmadı.
Toplumun çarpık düzeni...Değer yargılarımızın eksikliği / yanlışlığı..bahsettiğin konu da işin acı tarafı. Kimleri ölmeden kaybediyoruz , muamma...
Silişte sana kelimelerin yetmediği anlar..
YanıtlaSil:(
Amin...
YanıtlaSilAllah şifa versin yavrucağa..
Teşekkür ederim, uzun aradan sonra sizi görmek güzel..
SilÖlüm adı bile ne kadar soğuk değil mi ?hele ki gözlerinin içi gülen güzel kızımla bu kelimeyi yanyana getirmek benim için henüz çok uzakken çok daha korkunç bir hal alıyor düşünsel dünyam da ... Hala kabul edemiyorum Azrail'in kızımın yakınlarında dolaştığını ...Ah nasıl bir acı bilemezsiniz(ki dilerim ki bilmeyin) hiç bir tesellisi yok Ruhum buz gibi hissiz oluyor bazen bazen çıldıracağımı hissediyorum sabrımın bu kadar denendiği hiç bir dönem yaşamadım büyük ihtimalle isyan ettiğimden dolayıda günahkarım hayattan hiç bir beklentim yok şu sıralar ruhum uyukluyor gibi ve uyandıramıyorum....uyandırmakta istediğim söylenemz .... Hayat biliyorum ki böyle bir şey ve yine biliyorum ki zamanla küllendireceğim bu acıyı da ....
YanıtlaSil