Aristo'nun Poetika kitabının ardından , biraz düşünme payı kalsın, o güzel beyinciğim azıcık dinlensin diye elimin altındaki kitaplara baktım ve Stefan Zweıg'in Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'i gözüme kestirdim. ( Vay be, bir kitap tanıtımı yapacağım, üstelik öncesinde okuduğum kitabın adını da veriyorum. Durun bitmedi, şimdi ben aynı yazarla ilgili daha önce yazdığım yazıya bağlantı vereyim de havam tam olsun )
Orhan Pamuk, " bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti " diye başlar ya hani Yeni Hayat romanına... Bu öyle hayatınızı değiştirecek bir kitap değil. En azından benim hayatımı değiştirmedi. Sizin adınıza konuşmayayım . İncecik bir kitap olduğuna bakmayın, çok esaslı mesajlar veriyor bana göre. Anlatımı oldukça akıcı, karanlık bir nokta kalmıyor, anlattığı her neyse, hangi duyguysa, hangi ortamsa aynen yaşatıyor. Sanki kitabın kahramanı sizmişsiniz gibi... Acıyı, umutsuzluğu, utancı, nefreti, tutkuyu içinizde hissediyorsunuz. İşte bunlardan dolayıdır ki, etkilendim. Öyle bir noktaya geldi ki hikaye, kitap elimde dakikalarca kalakaldım. Nasıl ya dedim kendi kendime... Bir insan nasıl kendi içinde bir birine bu kadar zıt iki kişilik sergileyebilir. Kendisi için yapılan fedakarlığı nasıl görmezden gelir? Hayata bağlanması için, birinin kendi hayatından vazgeçişinin karşılığı bu mu olmalı? Bırakın minnet duymayı, öfke ile hakaret ile aşağılama ile karşılık vermesi nasıl bir mantığın eseridir ? Tutku insanı nerelere sürükleyebilir? Hayatın geneline baktığınızda oldukça kısa sayılabilecek 24 saat insan hayatını bu kadar derinden nasıl etkileyebilir?
Daha fazla açıklamaya gerek yok , okunmalı diyorum.
bu sıralar bu kitabı çok duyar oldum, okuma listeme ekleme vakti geldi galiba... güzel paylaşım için teşekkürler...
YanıtlaSilİnce bir kitap soslu badem.. Zaten elinize aldığınız an,bitirmeden bırakamayacaksınız.Adeta içine çekiyor hikaye...
SilMr pamuk hangi kitabı okumuş bilelimde Allah yolumuzu şaşırtmasın.
YanıtlaSil:))) Güldürdün beni Levent. Beyaz Kale Pamuk'un ilk okuduğum kitabıydı. Diğer kitaplarını aynı keyifle okuyamadığım gibi, Benim Adım Kırmızı'ya anca 50. sayfaya kadar dayanabildim. Beyaz Kale hatırına son dönem çıkardığı kitapları okumuyorum
Silartık. Yoksa imajı hepten sarsılacak.
Yorumun ve anlatım için Tesekurler Efendim . Umarım okumaya nail oluruz..
YanıtlaSilZweing okunmaz mı hiç...:)
SilGaliba kitabın özeti, "Besle kargayı oysun gözünü" atasözümüze çıkacak...
YanıtlaSilTanıttığın için teşekkürler :)
Hemen hemen ;)
SilAnın belirleyici olduğu anla varken yirmi dört saat çok devasa olabiliyor demek ki :)
YanıtlaSilKesinlikle Acemidemirci...Hatta bir söz, bir bakış, bir an....
Silya yeni aldım ben de bu kitabı ama kırmızı kedi yayınları :)
YanıtlaSilBakalım beğenecek misin Deep ..
Silİnsanı merak ettirmişsin:) okumak istediğim kitaplar birikti anacım ama bunu da ekledim:)))sokak hayvanlarına mama almaktan, tedavi ettirmekten kitap alamıyorum not ediyorum sadece:))))
YanıtlaSilteşekkürler:)
Ve en çok da çeviri yapıp bizimle paylaşmaktan :) Ailecek sizi takip ediyoruz demeyi isterdim ama, sadece ben okuyorum ne yazık ki .:))
SilStefan Zweig'ın Merhamet'ini, kendi hayatının şiirini yazanlar'ını, kendiyle savaşanlar'ını çok sevmiştim. Bunu da hemen okunacaklar listeme ekliyorum.
YanıtlaSilBen her ne okuduysam hoşuma gitti.
Silbelki benim de hayatımı değiştirir
YanıtlaSilokuyayım.
Bir söz okumuştum Tolga "sizin sınandığınız olayları biz çekirdek çitleyerek atlatıyoruz" gibi bi'şeydi. Oku bakalım sonuç ne olacak ben de merak ettim.
SilBu kitabı tavsiye eden arkadaşlarım çok oldu merak etmiştim ama altını çizdiğin cümleler okadar guzel ki merakım daha da çok arttı. En kısa zamanda hemen alıp okumalıyım:) Sevgiler !:)
YanıtlaSilBeğenirsiniz umarım, iyi okumalar ve sevgiler :)
Sil