5.04.2015

ASLINDA BENİM DERS ÇALIŞMAM LAZIM, ZİRA SINAVLAR KAPIDA...

Stabil ; dengeli, düz, oturmuş, kararlı, değişmez... Ve elbette benim hiç sevmediğim bir kelime ve ahval..Bazen kendimden bile sıkılıyorum ben. Ortamdan, insanlardan...Beynimde  fırtınalar esiyorsa hele, aynı hızla mekan değişsin, yanımdakiler  değişsin istiyorum.  Bi'şey yapmayı düşündüğüm anda, daha yapmaya başlamadan sıkıldığım oluyor...
Neden mi?
Dengesiz biri miyim, değil miyim o ayrı bi' konu...  Düşünmek yoruyor.. Sorgulamak.. Sorularla boğuşmak.. Onun için hızla değişmeli her şey...Düşünmekten alıkoymalı beni. En azından yavaşlatmalı...
Ne yazık ki bu aralar stabil kelimesini hazmetmeye çalışıyorum ve sabırlı olmayı öğrenmeye ..... Sakin olmaya, öfkelenmemeye, iç huzurumu  korumaya çalışıyorum...
İlişkinin seviyesi, düzeyi, niteliği ne olursa olsun, insan kaybetmeyi sevmiyorum ben.  Gidenin ardından belki  öylece bakıyorum bazen. Bazen içim yanıyor, yüreğim kanıyor , susuyorum ama sevmiyorum.. Hele  iki kelime etmeden gidenleri anlayamıyorum. Hiç mi söylenecek sözleri olmuyor acaba ?
İyi insan yok. Nasıl herkesin doğrusu farklıysa, iyilik anlayışı da öyle. Kimseye yaranamıyorsun. En güzeli kendine iyi olmak belki de. Bencillik anlamında değil elbette.  İçini, vicdanını rahat   ettirme. Ben cümlelerimi toplayamasam da siz  anladınız .
Bugün dışarı çıktığımda papatyalar gördüm yeşillikler arasında. Muhteşemdi. Bahar gelmiş meğer. Farkında değildim. Oysa hala üşüyorum ben. Ama cidden üşüyorum.
Neyse, çok şükür bu yazıyı da dereden tepeden bahsederek ,  kazasız belasız atlattım.  İçimden geçenleri susturdum :) Duygularıma hakim olmayı öğreniyor muyum ne :))

26.03.2015

UMUT, GELDİYSEN ÜÇ KERE VUR...

Pek bi ağlak oldum şu son günlerde. Hava bulutlu diyene, sen bana  su samuru mu  dedin deyip, zırlıyorum. Samur demişken, İki yeşil Su Samuru ne güzel kitaptır öyle. Yıllar yıllar önce okumuştum da çok etkilenmiştim.Aile kavramını,  bütün olmayı çok güzel  anlatıyordu.  Bir kitabın  iyi, güzel olarak nitelendirilmesi için  her cümlenin anlam yüklü olması gerekmiyor bana göre. Bir cümle, hatta bir kelime beni can evimden  vurmuşsa güzeldir.
Filmler için de  aynı şey geçerli. Sisten gelen diye bir film izlemiştim. Tarzı bana uygun değildi ama, başladığım işi bitireyim düşüncesiyle sonuna kadar izlemiş, son 5 dakikada  tahmin edemeyeceğim kadar etkilenmiştim. Bir kasabayı yoğun bir sisle birlikte, yanlış hatırlamıyorsam devasa  canavarlar basıyor. İnsanlar  öldürmeye çalıştıkça çoğalıyorlar.  Filmimizin kahramanı oğlunu, sevdiği kadını ve yaşlı bir çifti arabasına alıyor ve uzaklaşmaya çalışıyorlar ama, her yerde canavarlar var. Acı çekerek ölmek istemedikleri için, kahramanımızdan kendilerini öldürmelerini istiyor ve razı ediyorlar. Tabancada 4 mermi var ve beş kişiler.  Sonunda adam tek tek hepsini öldürüp, araçtan dışarı çıkıyor. Ağlayarak ölümünü beklerken sislerin dağıldığını ve insanların  akın akın kendisine yaklaştığını görüyor.  Anlıyor ki artık canavarlar yok.  Yaşadığı pişmanlığı düşünebiliyor musunuz? Bu yazı bir film tanıtımı olmadığına göre, sonunu söylememde sakınca yok değil mi? Yoksa süper bir filmdi. Sonuna kadar katili hizmetçi zannediyorsunuz ama bahçıvan çıkıyor gibi bir  yorum yapmazdım :)
Demek ki neymiş, son ana  kadar umudu yitirmemek lazımmış. Umut insanı ayakta tutarmış. Umudunu yitirenin hiç bir şeyi kalmazmış.
Umutlu olmam gereken zamanlardayım. Gün mü olur ay mı olur bilemiyorum.  Annem  yoğun bakımda ve  durumunda değişiklik yok ne yazık ki.
Yanağına dokunabileceğim kadar yakınımda, yüreğine dokunamadığım kadar uzağımda...Umutluyum, iyileşecek ve ben O'nun yüreğine dokunacağım...


16.03.2015

..........

Bazen çelişkide kalıyor insan..
Ağzına geleni söyleyip, içini rahatlatmakla  sessiz ve vakur kalıp,  öfkesini bastırmak arasında...
Şu an susuyorum, ama içimde öfke de yok....İşte bu daha büyük bir çelişkiymiş gibi geliyor bana...

13.03.2015

.......

Ben kahve severdim, O çay...
Ne kahvenin hatırında, ne çayın  sıcağında,
Buluşamadık.....

GİTME DUR DİYEMEDİM YAAA!!!!

Son 10 gün içinde üçüncü kez, üç kişi dışarı çıkmamızın ardından eve dönüşte  ..Hah sebebini buldum, bu kez takım değiştirmeyi unutmuşum. Sanırım ondan sebep bu başıma gelenler... Neyse, bahçemiz büyük ve  karanlık. Ben de arka bahçeden dolaşıp eve girmeye çalışıyorum.  Sağ tarafımda bir  gölge hissedip döndüm sayın okuyucu. Ya hu bu sayın okuyucu  da nereden dolandı ki dilime. Hangi blogda gördüm de ç/aldım acaba. Rica ediciim, sahibi kimse gelsin alsın..
Sağıma dönmemle birlikte  ikinci kat balkon kenarında, klima ünitesi üzerinde konuşlanmış bir adam gördüm. O şaşkınlıkla  " n'apıyorsun sen orda " dedim.  Sorulabilecek en saçma soru. Hani otobüs falan bekliyorsa, " burdan geçmez, iki adım ötede metro var oraya git" diyeceğim ..Bi'şeyler geveledi de, ne olduğunu anlayamadım.  Bağırdım avazım çıktığı kadar. Lakin,  basiret bağlanması böyle bi'şey sanırım. "İmdat " diyeceğim yerde, "Kefilllll" diye bağırıyorum .. Kefil, apartman görevlimizin  adı.  En alt katta oturuyor. Kim ,  hangi sebeple koymuş bu adı bilmiyorum . Adamı ne zaman görsem, bankadan kredi çekesim geliyor. Nasılsa kefil hazır. Zavallı ürkmüş olacak ki,  hemen yere atladı o yükseklikten. Ben bi' kez  daha bağırdım ama nafile.. Üstelik olduğum yerde çakılı duruyorum. Üstüme doğru yürüse, çantamı alıp gitse yapacak  bir şey yok.  Kaçtı gitti bizimkisi.. Hani ellerimin arasından kayıp gider gibi..  Kimse duymadı ya hu. Çok bozuldum çookk. Apartmanın önünde saldırıya uğrasam kimsenin ruhu duymayacak demek ki.
Kalakaldım  oracıkta. Benim kaderim mi  acaba gidenlerin arkasından  bakmak diye uzun uzun felsefi  iç  konuşmanın ardından eve girip, komşumun kapısını çaldım. Dediğine göre  nefes alamıyormuşum. Üzülünce  nefes alamam da demek ki, korkunca da  alamıyormuşum..
Sonra aldı mı beni bi' düşünce. demek ki ben evde yalnızken, evimin duvarlarında örümcek adamlar dolaşıyormuş. Demek ki her akşam  bayrak töreni gibi panjurlar kapatılıp, sabah aynı törenle açılacakmış. Ben daha 3 gün önce gecenin 2.30 unda evden çıkıp havalanına gittim. Ya o anda biri olsaydı, kesin  helvam kavrulmuştu.
Son zamanlarda insanlar çığırından çıktı. Hayır saat daha 22.00 bile olmamış, bu neyin kafasıdır erkenden hırsızlığa çıkıyorsun.
Bu memleket gün geçtikçe yaşanmaz bir hal alıyor, benden söylemesi...


10.03.2015

İÇ SES

Seni seviyorum kız Telve. İki gündür sabah altılara kadar çalışıp, bugünü boş boş geçirdin ya, tutup alnından öpesim geliyor. İşte en çok da bu dengesizliklerin hoşuma gidiyor. Yok yok, dengesizlik içinde denge tutturuşun diyeyim... Hiç rahatsız olmuyorsun ya bu serkeşlikten, bayılıyorum  bu rahatlığına..
Ne diyordu, Rus edebiyatından bir kitabın kahramanı " neyse ki ölüm var !!!"..
Ölmeyecek miyiz bir gün, çalış çalış nereye kadar. Bak keyfine, hayatın tadını çıkar. Senin yerine olsam var ya,  bi' film koyarım şimdi, bi' de kahve... Uzat ayaklarını izle.  Romantik komedi olsun.
Haaa bu arada doktora gitmeyi unutma.. Gözlerini fazla yoruyorsun gibi..Ama   yarın  kendini topla mutlaka. Vur dediysek öldürme yani..


BIRAKTIĞIN YERDEYİM...


Sanırım artık alışmam gerek.. Ama sensizliğe nasıl alışır  insan. Kabullenmeli belki de, bilmiyorum. Zaten sana karşı  doğru kelimeyi hiç bir zaman bulamadım ki ben. Ya yanlış oldu ya da eksik. Anlatılmıyor demek ki bazı şeyler.  Kelimelere döküldükçe basitleşip güdükleşiyor.
Düşünüyorum da,   yükler bindirdim yüreğine.  Her şeyim ol istedim. Yetinmeliydim oysa. Senden gelen her esinti  ruhumu  okşayıp geçerken, daha  fazlasını istememeliydim. Çocukça sahiplenme duygusuydu benimki.  Sadece  bana bakarken gülsün gözlerinin içi, sadece ben olayım  tüm yürekten gelen sözlerinin muhatabı,  akşam koşarak bana gel istedim.  Hüznünde, sevincinde,  yıkıldığında aklına ben geleyim istedim.
Ama sen yıkılmazsın ki !!!
Sana hayranlığım bu yüzdendi işte. Bu kadar güçlü olduğun için sığınmak istedim sana. Şimdi bilmediğim bir şehrin, bilmediğim sokaklarında adımların kime doğru?  Aklına düşüyor muyum olmadık bir zamanda. Hangi şarkıda  için cız ediyor. Hangi cümle  beni sana hatırlatıyor? Yoksa en iyi yaptığın şey unutmak mı?
Sevgili,
Sevmeyi beceremedik, ayrılmayı beceremedik. Bir vedayı çok gördük birbirimize..
Sen   giderken yalnızdın,
Ben  severken.......