Sanırım 9-10 yaşlarındayım..Sabahın ilk saatlerinde gözümü açıyorum. Yer minderindeyim.
İki kanatlı tek pencerenin aydınlattığı küçük bir oda. Tam karşımda maviye boyanmış kapı. Pencereyle aynı renk. Ve ikisi arasında tel dolap..Dolabın önünde dedem. Yüzünü pencereden gelen aydınlığa dönmüş, önünde rahle. Üzerinde Kur'an-ı Kerim.. Sanırım sesini duymuyorum.. Hafif öne arkaya eğilerek, içinden okuyor.
Sağ tarafımda ocaklık.. Ve ninem ( anneannem) ateşi yakmış, ekmek yapıyor sacın üzerinde.. ( O zamanlar ekmekler günlük olarak her sabah yapılırdı ). Ortalığı mis gibi ekmek kokusu sarmış.. Sağ tarafımdaki duvarda asılı küçük bir saat. Üzerindeki tavuk, her saniyede başını yere eğip, yemleniyor... Tam arkamda duvarın dibinde sedir.... Bir ucunda yorganlar üst üste yığılmış....
Her insanın sığınağı, limanı vardır. Başı dara düştüğünde, sıkıldığında, üzüldüğünde, bunaldığında, önemli bir karar arefesinde....... saklandığı, düşüncelere daldığı, rahatladığı , çıkar yol bulduğu/ bulmaya çalıştığı bir sığınak... Kendini güvende, rahat, huzurlu, dingin hissettiği bir liman... Bu kişi de olabilir, her hangi bir yer de, hatta bir eylem..... Bazen bir şiir, bir şarkı....
Galiba benim sığınağım işte bu hatıra.. Son günlerde çok fazla aklıma geliyor.. Aslında sığınmayı gerektirecek bir hal üzere de değilim. Gayet iyi olduğumu bile söyleyebilirim.. Ama neden aklıma geliyor o sahne çözemedim....