19.11.2013

........


yoksunluklarının rüzgarıyla insan, kuru  bir yaprak gibidir..
nereye ya da kime savrulacağı belli olmaz..
rüzgar dindiğinde,
geriye ,
geldiği yerin şaşkınlığı
ve yaşadıklarının  pişmanlığı  kalır...


17.11.2013

BİR SÜRE DAHA YOKUM...



Ne kadar çok ara vermişim meğer...
Okuyacaklarım birikmiş ama,   sanki eski hareket de kalmamış gibi. Henüz kış moduna giremedik sanırım...
Sizi bilmem , ben yazmaktan çok okumaya meyilliyim bu günlerde.. Yok, mecburum..  Bilenleriniz  vardır mutlaka. İkinci üniversiteye kaydoldum. Kayıt bittikten 18 gün sonra vizeler kapıya dayandı. Yani Pazartesi sınav haftam..
Anladım ki ambalaja aldanmamak lazımmış. Sen kalk  sırf adı var diye İstanbul Üniversitesi'ne kaydol... Sonra sisteme gireme,  hangi derslerden sınava gireceğinden emin olma, üstelik dün , sınavlara bir ders eklendiğini gör.. İki gün kala olacak şey mi ?  Üstelik benimle beraber  başlayan arkadaşın  ders listesine eklenmemiş bile, benden öğrendi... Halimiz içler acısı.. Nette gezinirken  öğrendiğime göre, geçen sene de aynı dertten muzdaripmiş öğrenciler.. İşte ben  önceden gezinmediğim için... Şimdi anlıyorum bazı şeyleri.. resmen "kervan yolda düzülür " mantığındalar. Sisteme girmek zor, şifre yanlış diyor, yeni şifre istiyorsunuz, gelmiyor.. Bir sürü can sıkıcı problem..
Ya hu, ne işin var senin Sosyoloji'de... İlle okuyacaksan git aşçılık oku,  doğru dürüst  pilav yapamıyorsun daha !.. diye az söylenmedim kendi kendime..
Ama yok, seviyorum ben okumayı, öğrenmeyi..
Her yeni öğrendiğim, bendeki karanlık bir noktayı aydınlatıyor sanki...
Bilinçaltıma iniyorum  yavaştan yavaştan :)
Görünenin ardındakini, gizleneni keşfetmek müthiş keyif veriyor..
Hasılı, bir süre hayalet gibi dolaşacağım blogda. Vaktim oldukça   okumaya çalışacağım.. Lakin, bir süre askıya almam gerekecek... Madem başladık, hakkını verelim, değil mi ama...




16.11.2013

.......

Sana içimden geldiği gibi bir şeyler yazayım dedim..
İçimden hiç bir şey gelmediği için yazamadım...


11.11.2013

HİÇBİRİ YETMİYOR HALİMİ ANLATMAYA...

Yeni kelimeler bulmalıyız..
Şöyle içimizi ısıtan,
Yalnızlığımızı sarıp sarmalayan..
Hiç duyulmamış, hiç söylenmemiş,
Biraz melankolik, biraz umut vaadeden ,
Ama hepsi bizden
Yeni kelimeler bulmalıyız...

10.11.2013

.......

İnsanların çoğundaki söz - tavır tutarszlığını gördükçe,
Hiç bir konuda kesin konuşmamaya karar verdim...
Yani,
Her an, her şeyi yapabilirim....

8.11.2013

........

Bir olaya, duruma,  insana, amaca çok fazla odaklanmayacaksın..Ne zamanını, ne enerjini, ne de  maddi - manevi birikimini tek bir yere hasretmeyeceksin..
Yoksa bir bakıyorsun ki,  ulaşmak için  deli gibi çırpındığın şeyler yüzünden , hayatında daha önemli  yer tutan başka şeyler sana teğet geçip gitmiş ve farkedememişsin..
Aslında bu sadece ulaşmak istediklerin yüzünden olmuyor her zaman.. Ters giden, olumsuz  durum- duygu halleri de  ayağa takılan  taş parçaları gibi.. Sendeleyip düşüyorsun.. Canın acıyor,  sızlanıp dertleniyorsun.. Bu da seni yolundan alıkoyuyor.. En azından o  süreçte   dış dünyadan kopup , içine kapanıyorsun.
Bazen kendimi , hayatımın seyircisi gibi hissediyorum..  Benim dışımda gelişiyor herşey ve ben zamanında müdahale edemiyorum..
Sebep işte bunlar..
Ya lüzumsuz bir şeyin peşine düşmüşüm...
Ya da  olmadık şeyleri kafaya takıp dibe vurmuşum....

6.11.2013

ZOR ŞARTLAR...



Zor şartların, insanın  yeteneklerini geliştirdiği söylenir..
Bir bakıma doğrudur..
Ancak unutmamak gerekir ki, her şey zıddıyla kaimdir.  Zor şartlar dediğimiz olguların insana ivme kazandıran, bileyen, iyiye tetikleyen bir tarafı olduğu gibi, dibe çeken, enerjisini tüketen  , hayattan  umudunun kesilmesine sebep olan  hali de  unutulmamalıdır.
Benim gözlemlediğim şu.. Maddi  açıdan ele alınabilecek olanların  , insanın  her açıdan sınıf atlamasına, ilerleme kaydetmesine yardımcı olduğu.. Ancak duygusal açıdan değerlendirdiğimiz şartların da insanı olumsuzluğa ittiği...