27.09.2013

...............

Bir mezar kazmak istiyorum..Yüreğimde kendi canına kıymış ne kadar insan varsa, hepsini toptan  gömmek ve üstünü toprakla örtmek istiyorum...




26.09.2013

BANA GELSİN....



Duru,
Tadı çok hoş,
Tıpkı berrak görüntüsü gibi..
Hep uzaklara bakan, hüzünlü gözlerin gibi
Yudum yudum içiyorum..
Gözlerimi kapatıp,
Bir iksiri içer gibi,
Ayaklarım yerden kesiliyor,
Ruhum hafifliyor,
Zaman dediğin nedir ki,
Sal yakasını, istediği yere aksın,
Seninle olduğum "an" bana yetiyor..
Her şarkıda,
Her şarkının tınısında , kokun burnuma geliyor,
İçime çekiyorum.
ve çoğalıyorum..
Bitmese...
Araya ayrılık girmese..
Aslında üzülmüyorum gidişine,
Sadece sabırsızlanıyorum,
Ya gelmezse korkusu liklerime işlerken,
Sözlerini hatırlıyorum..
"Elimi bırakma "...
Hayaline sımsıkı sarılıyorum..
Artık hazırım,
Bilmediğim diyarlarda çıkmaz sokaklara dalabilirim..
Ve sokak çalgıcıları..
Neydi sevdiğin  şarkı?
Umurumda mı,
Sıradakini bizim için söyle diyorum,
Ama bizden bi'şeyler olsun içinde..
Umudu harmanlasın hüzünle,
Öyle güzel söyle ki, o da duysun
Duysun ki, özlediğimi bilsin
Her neredeyse, kiminleyse,
Bana gelsin...






24.09.2013

...........

İzin ver gözlerine sere serpe uzanayım......
Ve baktığın her yerde, gördüğün ben olayım....




23.09.2013

BEYAZ PANTALON GİYMEYİN !!!

Oldukça kalabalık bir caddede, kol kola yürüyoruz..
Öyle derin mevzulara dalmadık..
Havadan  sudan, ama keyifli bir sohbet  bizimki..
Zaten onca insan yanımızdan  gelip geçerken, derinlere dalmanın pek de mümkünatı yok :)
Karşıdan gelen, biri 8-9 diğeri 11-12 yaşlarında iki çocuk, bize iki adım kala, hafifçe yere eğilip, ağızlarındakini  püskürtüyorlar, ardından sinir bozucu bir kahkahayla...
Öyle gülmekten kendilerini tutamayıp yaptıkları bir hareket değil..
Ne zevk aldılarsa ,   üstümüz başımız  özellikle pantalonlarımız   pembe- mor, garip bir renge bürünüyor...
Vişne suyu gibi bişey sanırım..O anda ellerinde ne var bakmak aklıma gelmiyor..
Sinirleniyorum..
Üstümün başımın batmasına değil, yıkarsın geçer, geçmedi, atarsın olur biter..
Beni sinirlendiren, aymaz tavırları..
Utanmazlıkları...
"Beğendiniz mi yaptığınızı? " diyorum...
Etraftan bizi görenler,  "cık cık " deyip, çocuklara kızıyorlar..
Durup tartışmanın anlamı yok, yola devam ediyoruz..
Ama o kadar pervasızlar ki, arkamızdan bağırıyorlar,
" Siz de beyaz pantalon giymeseydiniz  !!!"
Beyazlara gelesiniz  diyesim geliyor  ( anlamını bilmiyorum gerçi :))
Yanımdaki söyleniyor, " şu kadar para verdim,  daha ikinci giyişim, ya çıkmazsa bu lekeler ? "
Çocukça haşarılıkları anlarım..
Ama bu  komşunun bahçesinden gizli gizli erik koparmaya, kapının ziline basıp kaçmaya benzemiyor...
Arabaları anahtarla çizmek, camları taşlayarak kırmak, kartopunun içine taş koymak  çocukça haylazlığı aşıyor..
Çünkü işin içinde başkasını rahatsız etmek var, zarar vermek var, canını yakmak var...
Acaba diyorum,
Çoluğuna çocuğuna, eşine şiddet uygulayanların çocuklukları böyle miydi?
Yolda kendi halinde dolaşan kedi- köpeği tekmeleyerek öldürenlerin,
Trafikte yol verme  yüzünden tartışıp arbede çıkaranların,
Üç kuruş için adam bıçaklayanların,
Sahte belgelerle adam dolandırmaya kalkanların,
Hırsızlık yapanların,
Kız arkadaşını, eski eşini / sevgilisini hunharca öldürenlerin...
Yolda kaza yapıp, yaralıyı hastaneye yetiştirmek yerine, bırakıp kaçanların çocuklukları böyle miydi ?
Belki olayı abartıyorum..Ama insan yedisinde neyse, yetmişinde de odur sözü geliyor aklıma...




22.09.2013

...........




Canımı yakıp,
Duygularımı görmezden geldiğinden  beri,
Tüm hislerimi dumura uğratıp,
Ruhuma kıyasım var...





20.09.2013

..........

    Bir insanın aldığı eğitim, edindiği tecrübe, vardığı nokta ( makam, mevkii) , insanları, olayları ve hayatı doğru yorumlamasını sağlamıyorsa, ben onun sahip olduklarına " donanım" diyemem. Yaptığı sadece bilgi hamallığıdır......