Oldukça kalabalık bir caddede, kol kola yürüyoruz..
Öyle derin mevzulara dalmadık..
Havadan sudan, ama keyifli bir sohbet bizimki..
Zaten onca insan yanımızdan gelip geçerken, derinlere dalmanın pek de mümkünatı yok :)
Karşıdan gelen, biri 8-9 diğeri 11-12 yaşlarında iki çocuk, bize iki adım kala, hafifçe yere eğilip, ağızlarındakini püskürtüyorlar, ardından sinir bozucu bir kahkahayla...
Öyle gülmekten kendilerini tutamayıp yaptıkları bir hareket değil..
Ne zevk aldılarsa , üstümüz başımız özellikle pantalonlarımız pembe- mor, garip bir renge bürünüyor...
Vişne suyu gibi bişey sanırım..O anda ellerinde ne var bakmak aklıma gelmiyor..
Sinirleniyorum..
Üstümün başımın batmasına değil, yıkarsın geçer, geçmedi, atarsın olur biter..
Beni sinirlendiren, aymaz tavırları..
Utanmazlıkları...
"Beğendiniz mi yaptığınızı? " diyorum...
Etraftan bizi görenler, "cık cık " deyip, çocuklara kızıyorlar..
Durup tartışmanın anlamı yok, yola devam ediyoruz..
Ama o kadar pervasızlar ki, arkamızdan bağırıyorlar,
" Siz de beyaz pantalon giymeseydiniz !!!"
Beyazlara gelesiniz diyesim geliyor ( anlamını bilmiyorum gerçi :))
Yanımdaki söyleniyor, " şu kadar para verdim, daha ikinci giyişim, ya çıkmazsa bu lekeler ? "
Çocukça haşarılıkları anlarım..
Ama bu komşunun bahçesinden gizli gizli erik koparmaya, kapının ziline basıp kaçmaya benzemiyor...
Arabaları anahtarla çizmek, camları taşlayarak kırmak, kartopunun içine taş koymak çocukça haylazlığı aşıyor..
Çünkü işin içinde başkasını rahatsız etmek var, zarar vermek var, canını yakmak var...
Acaba diyorum,
Çoluğuna çocuğuna, eşine şiddet uygulayanların çocuklukları böyle miydi?
Yolda kendi halinde dolaşan kedi- köpeği tekmeleyerek öldürenlerin,
Trafikte yol verme yüzünden tartışıp arbede çıkaranların,
Üç kuruş için adam bıçaklayanların,
Sahte belgelerle adam dolandırmaya kalkanların,
Hırsızlık yapanların,
Kız arkadaşını, eski eşini / sevgilisini hunharca öldürenlerin...
Yolda kaza yapıp, yaralıyı hastaneye yetiştirmek yerine, bırakıp kaçanların çocuklukları böyle miydi ?
Belki olayı abartıyorum..Ama insan yedisinde neyse, yetmişinde de odur sözü geliyor aklıma...
belki büyüyünce düzelirler.hiç belli olmuyor .çocukluğu çok yaramaz geçenler büyüyünce sessiz uslu akıllı birey oluyorlar. ama hepsi değil bazılarıda 7 70 misali sevgiler:))
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim Fund@..yaramaz olsunlar, ona lafım yok. Ama kimseye zarar vermesinler, kazara verdiklerinde bunun utancını ya da pişmanlığını taşısınlar en azından..
YanıtlaSilsizdeki de sabırmış diye geçirdim de içimden, ben de olsam ne tepki vereceğimi bilmezdim ve üstelememeyi tercih ederdim sanırım ama siinirimi nasıl geçirirdim onu bilmiyorum.
YanıtlaSilÇocuk işte! deyip geçemiyorsun bazı davranışlarında.. Çocuk yaşta ama çocuk gibi değil.. Aile, çevre faktörü en büyük etkisi tabi..
YanıtlaSilBu dediğin yaramazlık boyutunu aşmışa benziyor. Yaptıklarının farkındaymışlar ve bu "kötülükten" zevk almışlar gibi görünüyor, sorun orada. İnsanlara saygıyı,eziyet etmeyi önemsemiyorlarsa iş kötü...
YanıtlaSilHep paspal bir şekilde dolaşmak geliyor içimden. Öyle rahat oluyor ki. Çoğu zaman böyle yapıyorum zaten. :)
YanıtlaSilHaram yemek çocuğa sirayet edermiş. Sütü bozuk derler ya...
Kişinin aynası çocuktur der babam.Onların örnek aldıkları büyükleri vardır mutlaka,artık insanlık zor zanaat.
YanıtlaSilGeçmiş olsun canım.
Geçmiş olsun..
YanıtlaSilAnadolu'da bir yerlerde,doğacak çocukların güzel ahlaklı olması için,annelerin,hamilelik ve süt emme süresi boyunca haram şüphesi taşıyan hiçbir gıda yemediklerini ve içmediklerini biliyorum.
Kıssadan hisse denir ya,bu bir kıssa değil,ama bundan hisse çıkar mı bilmiyorum..
Cem, beni sinirlendiren o kadar çok olay ya da kişi var ki....Bu anlık bir sinir oldu ve akşama kadar o halde gezdim :)
YanıtlaSilDondurma Delisi, aile başta etken tabi.. ama bu yaştaki çocukları asıl etkileyen arkadaşlar.. Aile en fazla 6 yaşına kadar verebileceğini veriyor..
N. Narda, beni üzen de bu..Zarar verdiğini gördüğünde hiç utanç duymaması, pişmanlık yaşamaması...
Sağol canım, geçti gitti bile...Ama benim açımdan..O çocukların geleceği ne olur bilemem..
Budeliçocuk, bizde derler ki, dede üzüm yemiş, torunun dişi kamaşmış.. Bazen büyüklerin yaptığı hataların neticesini sonraki nesiller çekiyor..Ya da sonraki nesillerde etkisi görünüyor.. dediklerin çok doğru..