Dün akşam müthiş bir keşifte bulundum..Benim işitsel zekam yok !!!
Bunu söylediğimde G. "o ne demek ilk defa duyuyorum" dedi. Durur muyum hiç, başladım atıp tutmaya.. Benim anlamam içim gözümle görmem lazım. Yoksa söylenenler bir kulağımdan girip ötekinden çıkıyor. İşte bu sebepten, ışıklara geldiğinde ikinci sağdan dön, ilk sola sap.... diye uzayıp giden adresi bulamadım ve kayboldum tabi ki..
İyi ki de kaybolmuşum. Müthiş keskin kekik kokuları arasında dolandım bir süre.. Bir koku bu kadar mı güzel olur. Sanki bütün hücrelerimde dolaşıp , içimi tazeledi. Buralarda ( az ilerideki dağlarda ) kekik mi var acaba diye düşünürken, öğrendim ki baharat fabrikasından geliyormuş koku...
Oysa bu kalabalığın içine girmeden daha bir kaç gün önce tatildeydim ben.. Sessiz, sakin , bahçedeki akşam sefalarıyla, her sabah kahvaltı için dalından kopardığım tazecik biberlerle haşır neşirdim. Uzun yıllar sonra ( sanırım 4 yıl oldu ) ilk defa denize girdim bu sahilde. Korktuğumun aksine su soğuk değildi. Ve girer girmez nefesim kesilmedi. Zaten ya Mayıs ya da Eylül ayında deniz tam benim istediğim ayarda oluyor. Hafif dalgalı denizde kendini sırt üstü bırakıp, gözlerini kapattığın anda, o denizin sesi her şeye iyi geliyor. Dinlendiğini hissediyor insan...
Ve ben bu yaşıma geldim, ilk defa gece gökyüzünü gördüm.. Evet evet ilk defa. Elektriğin kesildiği bir akşam, başımı yukarı kaldırıp baktığımda inanamadım gördüğüm güzelliğe. Şimdiye kadar görmemişim hiç. Nasıl kaçırmışım diye hayıflanmadan edemedim. irili ufaklı binlerce yıldız. Farkedemiyoruz şehrin ışıklarından. Kim bilir daha neleri kaçırıyoruz, bakıyoruz ama görmüyoruz..
Kısacası uzun bir aradan sonra geri döndüm işte..