İtidalli olmayı sevsem de, itidalli ruh halinden yana değilim..
Sevemedim, sevmiyorum..
İfrat tefrit arasında hızlıca geçişler yapayım istiyorum. En azından bu günlerde öyle..Ya çok mutlu olayım, ya da çok karamsar ama asla ikisinin ortası olmasın. Ya öfkeden kuduracak hale geleyim, ya da içimi, ruhumu, davranışlarımı huzur denilen şey çepeçevre sarsın istiyorum. Ama durup düşünüp ruh halim iyi mi kötü mü bilememek, karasız kalmak bana göre değil.
Geçer mi bu hal? Geçer elbet..
27.06.2013
25.06.2013
.......
Ulu bir çınarın gölgesinde dinlenir gibi,
Dinlenmek istedim ruhunda..
Bakışlarında soluklanmak,
Kelimelerinde huzuru yudumlamak istedim..
Gönlümden gönlüne bir köprü olsun istedim..
Ben seni sadece bu dünyada değil,
Ötelerde de yanımda ol istedim..
24.06.2013
KOLAY DEĞİL DİLİMİZDEKİNİ DAVRANIŞA DÖKMEK...
O kadar kolay değil işte o..
hani hepimizin dilinde pelesenk olan,
atıp tutuğumuz, savurduğumuz..
yalan anlayışlı, hoşgörülü olduğumuz...
ne bir olabiliriz, ne beraber yapabiliriz..
öfkeliyiz..
ön yargılıyız..
cahiliz..
zannedildiği gibi eleştiriye açık değiliz..
açığız dediğimiz zamanlarda da aslında övgüye talibiz..
hoşgörülü değiliz..
ya bizim gibi düşünsün,
ya da bizden uzak dursun isteriz..
bir tek biziz akıllı olan,
diğerlerinin akil olduğu külliyen yalan..
doğru tektir bize göre,
o da bizim düşüncemizde..
farklı olana tahammülümüz yok,
o halde durup dinlemeye, düşünmeye de gerek yok..
sustururuz farklı nağmeleri,
tek ses yeter, çok seslilik kuru gürültü,
farklılık gözü tırmalayan bir görüntü..
yalan birlik olduğumuz,
yalan mı bizden olmayanı bir kaşık suda boğduğumuz..
oysa derdimiz, sürü olmamak,
aynı düşünüp, aynı davranmamak,
öyleyse bu hazımsızlık niye,
ötekileştirmek insanları, farklı düşünüyor diye ...
hoşgörü sadece dilimizde..
davranışa dökmek o kadar kolay değil işte...
19.06.2013
12.06.2013
10.06.2013
KALMAYACAKSAN GELME SEVGİLİ....
Küçük bir dünyam var benim..
küçük ama huzurlu..
bazen içine sığamadığım,
bazen sınırlarına hakim olamadığım,
yine de dışına taşamadığım bir dünya...
dışa açılan pencerelerini kapatırım sıkı sıkıya.
ne kimse gelsin isterim içeri,
ne de nazar etsin ..
bazen
hani herkeste olduğu gibi,
daralırsam,
bunalırsam,
sıkılırsam,
pencereme koşarım..
dışarıyı seyreder , hayallere dalarım..
seni görürüm bazı günler..
seni
tekliğini
kimsesizliliğini
gözlerinin ışığı sönmüş ferini..
bir uzatsan elini
tutuverecekmişim gibi
yakın hissederim, sana kendimi..
beklerim
sabırla,
heyecanla
kapımın önüne geleceğin, hadi gel diyeceğin, bana sesleneceğin anı..
hiç naz etmem katılırım sana
önce renk renk bilyeler avuçlarında..
paylaştırırsın, bir sana, bir bana..
her birine ayrı bir hikaye uydurursun..
anlattıkça sen, ruhumu diyardan diyardan savurursun..
hiç korkmam,
endişelenmem,
üzülmem
sen yanımdayken , duyduğum tek şey güven..
sesine güvenirim
kelimelerine..
bakışlarının ardında gizlediklerine...
beni güldürmek için uydurduğun hikayelerine,
ikimizin ortak olduğu hayallerine..
tam geçmişken kendimden,
zamanı da mekanı da aşmışken,
hırçınlaşırsın..
anlarım ki kucağına düşmüşüz yine ayrılığın..
kal diyemem,
gitme diyemem,
ama ne zaman el atsan avuçlarıma,
içim burkulur da yine ses edemem..
verdiklerini geri alırken,
aldığın tek şey o bilyeler değildir,
ikimiz de biliriz..
biliriz de kelimelere dökmeyiz..
hayallerimi alırsın,
hikayelerin yalan olur da , "sus" der gibi bakarsın..
her gidişin biraz daha yakar içimi..
gelme sevgili...
gidişi olmayan gelmelerde dinlenemeyeceksek,
gelme sevgili..
çalma kapımı..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)