7.12.2012

SANA ÇİĞ TANELERİNİ VERSEM......



       İnsan ilişkileri çok gariptir. Hele ki iletişimde  zaman ve imkan sorunu varsa, derdinizi anlatmıyorsanız bir türlü, yanlış anlamalar alır başını gider. Tavşan dağ, tepe, taş... ne  bulursa hepsine küser de , hiç birinin haberi olmaz. İlişkiye mesafe girer, soğukluk girer..İş bu raddeye gelince gurur da girer. Ne kıran sorar, ne kırılan söyler. Ama bir an gelir birinin sabrı biter. Biter  bitmesine de, anlam veremediğini anlamak olmaz derdi. Yapıcı yaklaşmak yerine bastıramadığı öfkesi, hadi en iyi ihtimalle gereksiz suçlamasıyla gelir  karşı tarafın kapısına.. Çünkü haklıdır, suçsuzdur, hiç bir şey  söylememiştir, kırmamış , incitmemiştir. Hatta trip yapan  karşı  taraftır. Durup dururken sorun çıkarmakta üstüne yoktur. Çocuk gibidir, hiç olgun tavırlar da göstermemiştir.
     İyi de canım benim, sormazlar mı?
     Mesele kimin haklı olduğunu ortaya çıkarmak mı?
    Yoksa anlaşıp orta yol bulmak mı?
Kırıldıysa bir taraf ne önemi var ki  bunların?
Bu kadar zor mu gönül almak...
Konuşup işi tatlıya bağlamak...
Değer verdiğini üzmeye değer mi..
Madem giden geri gelmiyor, zaman akıp gidiyor...Ne gerek var  geri gelmeyecek zamanı heba etmeye...Ne gerek var bir gönlü mahzun bırakmaya.....Gözlerden akan çiğ tanelerine değer mi.... 

                                                 
                                                      bazen önemli değildir ne söylediğiniz
                                            karşıya nasıl yansıdı siz onu biliniz...

                                                                             
                                                      


6.12.2012

HER ÇOCUK ÖZELDİR & TAARE ZAMEEN PAR


"Gördüğüm şey, hissettiğim şey 
ve 
görmediklerimiz de hissetmediklerimizdir...
ama  bazen,
gördüklerimiz , aslında öyle değildir
ve asıl görmediklerimiz öyledir.."
      Daha 10 yaşındaki İshaan 'ın sözleri bunlar. Sadece gözüyle gördüğüne inanan günümüz insanına tam bir hayat dersi. Oysa bizim gördüklerimiz sadece hissettiklerimizden ibaret.Bu nedenle sadece gözümüzle değil, gönlümüzle, aklımızla da bakmamız gerekiyor dünyaya...Dünyanın içindekilere..Surete kapılıp gitmemek , perde arkasında olup biteni de anlamak, anlamaya çalışmak... Bazen olayların tek bir nedene bağlanamıyacağını bilmek ....Ya da olayların , görünüştekilerden çok farklı sebepleri olabileceğini bilmek gerekiyor....
     İşte bu yüzden çocukların hayal dünyasını geniş tutmak çok önemli . Bırakın özgürce hayal etsinler ki, tabulardan, kalıplardan uzak düşünmeyi bilsinler.kendi hedeflerini kendileri belirlesinler. İnsanı büyüten hayalleridir, mutlu bir "büyük" yapan da, hayallerini gerçekleştirebilmesidir. Bunun için kulak verin onların iç seslerine, ruh dünyalarına inin...Korkularını kovalayıp, güven verin.. Sizin yanınızda mutlu hissetsinler kendilerini..Yalnız olmadıklarını bilsinler....Kalplerini sessizlik değil, sizin güven ve şefkat veren  sesiniz  doldursun.
     Yukarıdaki replik "Her Çocuk Özeldir" filminden bir alıntı.Yine bir Aamir Khan filmi. Disleksi hastasi küçük bir çocuğun, başarısızlık, güvensizlik ve  yalnızlıkla dolu hayatının  , ailesinden koparak yatılı okula gönderilmesi neticesinde ,içine kapandigi bir anda, resim öğretmeni sayesinde  başarıya, öz güvene doğru uzanan hikayesi...


Dünyadaki minik yıldızlar




zaman durma noktasina geldigi an hayal gücü devreye girer...



düşlerin dokusu, bir süeter gibi ısıtır...



işte sizin hedefiniz, hedeften sapmayınız
baştan aşağıya ne isteniyorsa yerine getiriniz..


vardır benim gibi niceleri..
yalnız değilim..
yalnız değilim , uyur- gezer, şaşkın...
yürürken tökezliyorum, şüphelerim var..




hayatının amacını mutlu olduğun yerde ara...



boş kaldı gözlerim, gözyaşlarım bile terketti beni..
sessizlik doldurdu kalbimi
hissetmiyorum artık ne acı, ne de başka bir his..
terk etti beni tüm duygular
sanki boşluktayım
sen her şeyi hissederdin değil mi anne ?



O iyi bir çocuk,
O'na iyi bakın yeter.

taare zameen par

bana gereken, tüm ihtiyacım olan özgür olmak...


Not: Disleksi  dinleme, konuşma, yazma, okuma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında  önemli güçlüklerle kendini gösteren bir öğrenme bozukluğudur.Ancak bu zeka düzeyinde bir problem olduğunu göstermez. Hatta zeka düzeyi çok yüksek olan çocuklarda da görülebilmektedir. Bu çocukların çok özel yetenekleri de olabilir. 

HAYAL...YALNIZCA HAYAL...


bugün sana gelmek istiyorum
dokunmadan seni sevmek
görünmeden seni seyretmek
ve 
yüreğimde seni hissetmek istiyorum
.....

RUH TEMBELLİĞİ



Yıllar önce bir arkadaşımın tavsiyesi ile okumuştum Oblomov'u. Üstelik büyük bir keyifle. Şimdi anlıyorum bu keyfin sebebini. Demek ki, oblomovistliye daha o zamanlardan adaymışım ben. 
Gün geçtikçe artan bir tembelliğin içindeyim sanki. Gücüm yok ki kurtulayım. Tüm enerjimi , hevesimi , şevkimi...... yapmam gereken ya da yapmak istediğim her ne varsa onları ertelemek için bahane bulmakta kullanıyorum..
Bu halden kurtulmanın, hayatın dizginlerini ele almanın tek yolu, belki de hedefleri küçültüp, merhale merhale ilerlemek..Aza kanaat etmeyen, çoğu bulamaz hesabı yani. 
Daha devam ederdi bu konu ama..... üşendim...sonra anlatırım..





4.12.2012

MÜMKÜN MÜ ?


Sevdin mi  "rağmen " seveceksin...
seni, senin kadar sevmemesine,
az sevmesine,
belki de sevmemesine rağmen...
karşılık beklemeden,
sorgulamadan,
yargılamadan, 
sabırla seveceksin..
bıkmadan,
usanmadan.
Sevdin mi kendinden vazgeçeceksin..
ya da kendinden geçmeyeceksin..



RUHUMUZUN KARA DELİKLERİ



anladım ki, 
çocukluktan gelen yoksunluklar
yaşanmamışlıklar
büyüdüğümüzde
ruhumuzun kara delikleri oluyor...
ne kadar yutarsa yutsun doymayan,
hiç bir şeyle kapanmayan, 
her güzel anımızı ve küçücük mutluluklarımızı  bize bırakmayan
kocaman kara delikler.....


HEM ZARİF OLMALI, HEM DOĞRU




Aldanmamak lazım hiç bir zaman görünüşe
ne sözde, ne davranışta,
ne de giyimde ,kuşamda...
bazı sözler vardır ki ardında saklıdır gerçeği
ve sanki bir uçurum çiçeği..
ya kendi haline bırakır görmezlikten gelirsiniz
ya da hırs eder peşine düşersiniz
anlamaya çalışırsınız sözlerdeki derinliği

seni bir daha görmek istemiyorum der ya hani
" bir an ayrılamam senden" dir bazen  bunun tercümesi
devamlı kötülüyorsa, eleştiriyorsa
üzülmeyin sakın, ya sizi kıskanıyorsa ?
canı acıyan, can acıtmak ister  kimi zaman
zehir gibi olur sözleri
o anda hiç bir şeyi görmez gözleri...
kırar yıkar, parçalar,
sizi de, sizinle olan geçmişini de harcar..

İnsan olana yakışır
Açık yüreklilikle konuşmak
Her söylediğinin arkasında durmak,
Kolaydır, karşıdan esip yağmak,
Ya da durduğun yerden  laf savurmak...
Cesaret göstererek doğruyu söylemek değildir marifet
Akıllı olup, doğru zamanı kollamak,
Budur asıl mesele ve ilişkilerdeki zarafet....