İnsan ilişkileri çok gariptir. Hele ki iletişimde zaman ve imkan sorunu varsa, derdinizi anlatmıyorsanız bir türlü, yanlış anlamalar alır başını gider. Tavşan dağ, tepe, taş... ne bulursa hepsine küser de , hiç birinin haberi olmaz. İlişkiye mesafe girer, soğukluk girer..İş bu raddeye gelince gurur da girer. Ne kıran sorar, ne kırılan söyler. Ama bir an gelir birinin sabrı biter. Biter bitmesine de, anlam veremediğini anlamak olmaz derdi. Yapıcı yaklaşmak yerine bastıramadığı öfkesi, hadi en iyi ihtimalle gereksiz suçlamasıyla gelir karşı tarafın kapısına.. Çünkü haklıdır, suçsuzdur, hiç bir şey söylememiştir, kırmamış , incitmemiştir. Hatta trip yapan karşı taraftır. Durup dururken sorun çıkarmakta üstüne yoktur. Çocuk gibidir, hiç olgun tavırlar da göstermemiştir.
İyi de canım benim, sormazlar mı?
Mesele kimin haklı olduğunu ortaya çıkarmak mı?
Yoksa anlaşıp orta yol bulmak mı?
Kırıldıysa bir taraf ne önemi var ki bunların?
Bu kadar zor mu gönül almak...
Konuşup işi tatlıya bağlamak...
Değer verdiğini üzmeye değer mi..
Madem giden geri gelmiyor, zaman akıp gidiyor...Ne gerek var geri gelmeyecek zamanı heba etmeye...Ne gerek var bir gönlü mahzun bırakmaya.....Gözlerden akan çiğ tanelerine değer mi....
bazen önemli değildir ne söylediğiniz
karşıya nasıl yansıdı siz onu biliniz...