" Bana korkmadan risk alanların cesur olduğu öğretildi.
Ama daha cesuru, korkularına rağmen risk alanlardır.
Cesaret korkunun ettiği duadır.!!!" *
"Ömrüm seni beklemekle nihayet bulacaktır" demiş Fitnat Hanım.
Bizim ömrümüz de beklemekle geçiyor işte. Hep bi'şeyleri bekliyoruz. Herkes bi'şeyler değişsin istiyor hayatında. Ahh yanlış oldu, değişsin değil, değiştirilsin istiyor, birileri değiştirsin. Bu işimize geliyor. Değişsin demek bizim adım atmamızı gerektiriyor, harekete geçmemizi, seçim yapmamızı, yola koyulmamızı.... Ama işimize gelmiyor. Sorumluluk almak istemiyoruz. Sonuç istediğimiz gibi olmazsa suçlu konumuna düşmekten korkuyoruz. Oysa ki biz neticelere katlanacak kadar güçlü ya da cesur değiliz. İşte o zaman karşımıza hemen "ağlarını ören kaderin bize yaptığı haksızlık" çıkıyor. Adil davranmayan hayatın başkalarına cömert davranırken bizden esirgedikleri... Sıkıca yapışıyoruz, can simidimizmiş gibi... Sarıldıkça dibe çöküyoruz, batıyoruz !!!. Oysa bizi dibe çeken " haksızlık" olarak adlandırdığımız o durum değil, karşı koymak yerine teslim olmamız, ona sarılmamız, kurtulmaya çalışmak yerine kurtarıcı beklememiz...
"Mevzu acı çekmekten ibaret değildi. Aynı zamanda acı çekerek bir şeyler öğrenmekti" ** Acı, üzüntü, korku, yılgınlık içimizdeki "yapmalıyım/ yapabilirim"'i ateşlemiyorsa , çıkış yolu bulmamıza yardımcı olamıyorsa "dipsiz kuyularda merdivensiz kalmak" kaçınılmaz son olacaktır. Acıyla olgunlaşmak kavramını yeni baştan düşünmemiz gerekiyor belki de..
Bizi dibe çeken, yaptığımız seçimlerimiz, aldığımız ya da alamadığımız kararlar. Bizi çaresiz bırakan çaresizliğimiz değil, çareyi başka yerlerde aramamız. Önce sen kendin için çözüm arayacaksın, buluncaya kadar aramaktan vazgeçmeyeceksin.. İşte o zaman değişecek hayatın. Tüm olumsuzluklar, beklemeyi bırakıp adım attığında , senden uzaklaşmaya başlayacak.
Mutlu insan hayatta her şey kendisine bahşedilen insan mıdır, aleyhine olan durumları fırsata çeviren mi?
Başarılı olan insan olgunlaşmış şartlarla bir yerlere gelen midir, olumsuzlukları basamak yapıp yükselen mi?
"İnsan insanın kurdudur" ***. İnsan , insanın ilacıdır. İlaç , bazen derdine derman olmaz. Bazen de o anki sorunu çözer, başka sorunlara sebep olur. ya da ilaç zannettiğin de sana ilacıymış gibi bakar.
Şimdi her şeyi elinin tersiyle itip, tüm mazeretlerden sıyrılıp, hayatına sahip çıkma zamanı.
Bekleme... Gelmeyecek....
** Damga Ve Toplumsal Kimlik kitabından alıntı
*** Hobbes'un sözü
güzxelmiş, biz ki büyük değişimler isteyip kılını dahi kıpırdatmayan insancıklarız
YanıtlaSiltembel ve korkak...
SilHalimiz. Ama öyle yine de her zaman...
YanıtlaSilhal-i pürmelalimiz...
Sil"Acıyla olgunlaşmak" anahtar cümle bu sanki. Üzerinde düşünüp sorgulanması gereken en önemli kavramlardan biri. Hayat her zaman dümdüz akmıyor muhakkak ki. Kimi zaman artı'larla ivme kazanıyorken kimi zamanda eksilerle dibe vurabiliyoruz. Önemli olan sorunları alt edebilecek gücü, azmi, ümidi ve sabrı göstermek ve her zaman krizi fırsata dönüştürmenin yollarını aramak, sanırım. Takipteyim, ben de beklerim :))
YanıtlaSilSizi aramızdan görmekten mutluyuz , hoş geldiniz..
SilNe güzel bir yorum olmuş :)
yaş ilerledikçe bizi bizden başkasının düzeltemeyeceğini anlıyoruz ama o zaman da değişmek için iş işten geçmiş oluyor.Taşın altına elimizi sokmamak rahat, denememek ve böylece hiç yanılmamış kalmayı kendimize kar sayıyoruz.Bunları okuyunca , zarardaymışız da haberimiz yokmuş gibi hissettim.
YanıtlaSilGeç değildir bence.. Nefes aldığımız sürece, fırsatımız var demektir.
SilBir kahve içmeye geldim. Halimizi gördüm sanki.
YanıtlaSilKahvenizi nasıl alırsınız? ;)
SilŞekersiz:)
SilKimse değişmiyor, haliyle hiçbirşey değişmiyor, neticesinde kimse değişmemeye devam ediyor.
YanıtlaSildeğişmeyen tek sey değişim diyerek kandırdılar bizi sanırım...
Sil