31.03.2014

.........

Dedi ki,  "hayatıma giren o insanlar için şimdi çok utanıyorum..Hepsi yanlıştı, hepsi hataydı".
Dedim ki  "üzülme,  o zamanlar bilemezdin. Akıntıya karşı yüzen insanın  gördüğü dala tutunması çok normal.  Sonradan anlar ki  o dalın dikeni, kıymığı  ellerini acıtmıştır, canını yakmıştır. Ne çare ki, hayatta kalmak için  mecbur kalmıştır. "

Yoksunlukların ve boşlukların insanı nerelere savuracağı hiç belli olmaz.....

26.03.2014

12 YILLIK ESARET...

Sinemadan çıktığımızda saat 19.00 olmuştu ki, bu kadar uzun süreceğini tahmin etmemiştim..Hiç konuşmadan eve geldik, aceleyle akşam yemeği için koşuşturmaya başladım.. O'na baktım, tatsız , elinde telefonu oyalanıyor. Ben sebepsiz yere gerginim.  Laf atıyorum, verdiği cevaba kızıyorum, vermezse suskunluğuna kızıyorum.. Her an patlayacak bomba gibiyim. Yemek işini de hemen çözdüğüme göre, niye ki bu gerginlik ?
Elbette ki filmin etkisi.
Keman virtüözü denebilecek kadar güzel çalan,  iki çocuğu ve bir eşi olan aile babası  Solomon'un  kaçırılıp köle olarak satılması,  yaşadığı ve gözlemlediği , şahit olduğu fiziksel ve psikolojik işkenceler, haksızlıklar.....
Bütün bu izlediklerimizden sonra ruhsal dengemizin bozulması normal..
Burada önemli olan siyah-beyaz çatışması, siyahlara yapılan  haksızlıklar, işkenceler değil sadece. Çünkü, siyahları hayvan olarak algılamış , o dönemde bir çok beyaz. Oysa insan , canlı hiç bir varlığa karşı bu kadar acımasız, bu kadar merhametsiz olmamalı.
Solomon'nun, yani  sonradan sahiplerinin değiştirdiği adıyla Platt'in " hayatta kalmak değil, yaşamak istiyorum " sözüne karşılık,  hayatını çekilmez bulan Patsey'in  ölme arzusu..Ve en yakın arkadaşı Platt'ten kendisini öldürmesini rica etmesi, insanı  derinden etkiliyor..
Çifliğin ve kölelerin sahibi Epps'in Patsey'e olan zaafı  da ilgimi çekti.. Sevgi ile nefretin ne kadar ince bir çizgide ayrıldığını gördüm.. İnsanın birini sevmesinden  duyduğu  rahatsızlığı, bu sevgiden ya da zaaftan kurtulmak için , o kişiye yapabileceği eziyeti gördüm...
Solomon, köleliğe karşı çıkan , siyah ve beyazların eşitliğine inanan Brat Pitt sayesinde  özgürlüğüne ve   ailesine kavuşuyor. Ancak ne kendisini kaçırıp , köle olarak satanların ceza almasını sağlayabiliyor, ne de  geçen yıllarını telafi edebiliyor..
Gerçek bir hikayeden uyarlanmış film. Ve oldukça da bol ödül almış. En iyi film Oscar'ı bunlardan biri...
İzlenmeli...



14.03.2014

.......

Hatayı, günahı , kusuru, yanlışı ..kabullenmek erdemdir..
Ancak dürüstlük adına pervasızca  aşikar etmek, yaymak  yüzsüzlüktür, arsızlıktır...

12.03.2014

TARİH HESAP SORAR !!!

Gelecek günleri hiç de iyi görmüyorum.. Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyoruz... Bizi zor günlerin beklediği ortada..
İktidarıyla, muhalefetiyle, yöneteniyle yönetileniyle, dindarı, dinidarı, ateisti, deisti, sağcısı , solcusu.... Hepimizin ucundan kıyısından ne kadar sorumluluğumuz ya da sorumsuzluğumuz varsa, tarih bir gün hesap soracak ve bedelini ödetecektir...
Ne yazık ki çocuklarımıza güzel şeyler bırakmamış ve bu bedeli onlara da ödetmiş olacağız.. Beni en çok üzen de bu...


11.03.2014

.........

uyanıyorum..
okuyorum..
kahve...
kalkıp dolanıyorum,
bakıyorum
okuyorum
yazıyorum,
buruşturup atıyorum.
kahve....
konuşuyorum,
sinirleniyorum,
üzülüyorum
okuyorum
kahve....
uzanıyorum
düşünüyorum
planlıyorum
merak ediyorum
bakıyorum
kahve....
bağırıyorum
kızıyorum
gidiyorum
okuyorum
not alıyorum.
........
........
........
birden aklıma düşüyorsun......... özlediğimi farkediyorum........susuyorum........

.........

son nefesimdesin...
o nefesi verene kadar benimlesin....


8.03.2014

ALIN, BUGÜN DE SİZİN OLSUN...



Bugün Dünya Kadınlar Günü...
Yani güzel vatanımın  nüfusunun %49 'unu oluşturmasına rağmen, meclise %14 oranında temsilci gönderebilen kadınlarımın....
Çocuk denecek yaşta  evlenip,  bebeklerle oynaması gerekirken anne olup, bebek büyüten kadınların...
Berdele  kurban giden, mal gibi alınıp satılan ,  doğumdan bir gün öncesine kadar tarlada  çalışan kadınların günü...
Kapitalist sistemin çarkları arasında  ezilen,  ekonomik özgürlük yalanıyla  kandırılmış, hem evde hem iş yerinde çalışan, bırakın kadınlığı, altına girdiği onca sorumluluk nedeniyle insanca yaşamayı unutmuş kadınların günü...
Sokakta  rahat rahat yürüyemeyen,  sadece dışarıda, işyerinde tacize uğrayan değil, evde de  "yasal" tecavüze uğrayan kadınların günü....
Maddi- manevi şiddete maruz kalan, ayrılmak ya da boşanmak istediğinde bunun bedelini  canıyla ödeyen kadınlarımın günü...
Nasıl davranacağına, ne giyip ne giymeyeceğine başkalarının karar verdiği kadınların günü...
Namusun, ahlakın , edebin, hayanın  sorumluluğu üzerine yıkılmış  kadınların günü...
Karşı cinsin gölgesi altında kalmış, kendine ait yaşam alanı oluşturmaya çalışan  kadınların günü...
Tüm kadınlar  böyle olmasa da, tüm erkekler buna meydan vermese de, bu duruma sebep  ya da vesile olan, göz yuman,  gereğini yapmayan  tüm erkeklere  8 Mart Dünya Kadınlar Günü armağanım olsun....!!!