http://aylagingunlugu.blogspot.com.tr/2016/05/zuhal-olcay-konseri-daha-iyi-nefes-daha.html?m=1
13.05.2016
12.05.2016
BİLİYORUZ DA....
"Aşina olan bilinmez" demiş Hegel... Bugünlerde çok kullanıyor, her yere yazıyorum bu sözü. Gönül isterdi ki, bu kadar gerek kalmasın tekrarlamaya. Hayat işte... Ne zaman ne olacağını kestiremiyoruz. Başımıza ne geleceğini... Dudağımızın ucuyla " vah vah" dediğimiz, dilimizden gönlümüze pek de inmeyen üzüntülerin, üzülmüş görünmelerin mesebbibi olan olaylara maruz kalacağımızı kestiremiyoruz. Ne aldığımız nefesin, ne sahibi olduğumuz sıhhatin kıymetini bilemiyoruz. Nankörlük değil bunun açıklaması. İnsan elindekinin kıymetini bilmiyor da, ne yoksa onu istiyor şeklinde de açıklayamıyorum. Bana göre, şükürsüzlük değil hayır. Aşinalık !!
Ölümle,savaşla, terörle, hastalıkla, yoklukla... o kadar iç içe yaşıyoruz ki.. O kadar aşinayız ki. Öylesine bildiğimiz şeyler ki.. Hissedemiyoruz ruhumuzda, vicdanımızda... Gözümüzün önünde ama bizden çok uzak gibi ..
Bir anneye sormuşlar. Hangi çocuğunu daha çok seviyorsun diye.Kadın cevap vermiş;
Küçüğünü büyüyene kadar,
Hasta olanı iyileşene kadar,
Gurbette olanı eve dönene kadar....
Yani, insanın öncelikleri zamanla değişebiliyor. Tıpkı bu anne gibi. Hangisi daha korunmasız, daha muhtaç, daha uzaktaysa O yavrusunu seven anne gibiyiz biz de... Hangisi elimizde yok, hangisine daha çok ihtiyacımız var, neyin yokluğunu çekiyoruz , o daha önemli oluyor bizim için. Elimizdeki önemini yitiriyor. Oysa hepsi elzem, hepsine muhtacız...
Belki de bu yüzden , ne büyük zenginliklere sahip olduğumuzun farkında değiliz. Ta ki elimizden gidene kadar. Duymamız, bilmemiz, görmemiz yetmiyor . Yaşamadan bilemiyoruz, anlayamıyoruz, önemini idrak edemiyoruz.
Yaşlılık ya da hastalık. Sadece çevremizdekilere özgü bir son değil . Biliyoruz ki, mutlaka bizim de yolumuz düşecek, biz de o yollardan geçeceğiz. Ölüm bizim de kapımızı çalacak, çalana kadar ruhumuzda hissetmeyeceğiz. En azından çoğumuz.
Tasavvufta üç mertebe vardır.
İlmel yakin
Aynel yakin
Hakkel yakin...
Yaratılmış ne kadar canlı varsa, elbette belirli bir ömrü var. Hiç bir şey sonsuza dek kalıcı değil. Bunu biliyor olmamız ilmel yakin. Bir yakınımızın vefat ettiğini görmek aynel yakin.. Biz öldüğümüzde hakkel yakin mertebesine ulaşmış oluyoruz. İş işten geçmiş olacak muhtemelen. O zaman anlayacağız ne boş şeylerle uğraştığımızı, kendimizi boş şeyler için üzdüğümüzü, gereksiz yere hırs yaptığımızı son nefesimizi verirken idrak edeceğiz de düzeltmeye fırsatımız olmayacak. Pişmanlık son nefeste uğrayacak ruhumuza, aklımıza, izanımıza. Bunu biliyoruz. Ama hissedemiyoruz. Yoksa niye didişelim ki birbirimizle, niye düşmanlık besleyelim ? Niye kötülük yapalım?..
Son zamanlarda üzücü şeyler yaşıyoruz...
Hiç durmadan şehit haberleri alıyoruz...
Sevdiklerimizi, yakınlarımızı kaybediyoruz...
Az önce bir arkadaşım, yavrusunun, canının, can paresinin hastanede olduğunu yazdı. Bilinci kapanmış.. Solunum sorunu varmış.
Çok üzüldüm.
Yaşamadığım bir duygu. Allah da yaşatmasın. Evlad acısı ne demek bilmiyorum, Allah bildirmesin..
Bildiğim, annemi babamı kaybettim. Evlad acısı çok daha zordur sanırım.
İnşallah , kuzusu iyileşir arkadaşımın, kucağına alır bir an önce..Sarılır sımsıkı..
Dün de bir arkadaşımız annesini kaybetti. İşte bu kayıp, bildiğim bir acıydı.Zamanla içime daha çok koyan, ruhuma yayılan, baş etmekte zorlandığım..
...
Ahirete göçmüş anne babalarımıza, yakınlarımıza, sevdiklerimize rahmet diliyorum... Arkadaşımın yavrusuna, kimin hastası varsa , hepsine acil şifalar diliyorum...
...
...
8.05.2016
help...
- kendi çektiğim ve yazılarımın arasına serpiştirdiğim fotoğraflar bir süre sonra neden görünmez oluyor ?
- Blogumda gezinirken, "kendi gezinmelerimi istatistiklere dahil etme" dediğim halde neden ısrarla dahil ediyor... Önceden söz dinler ve etmezdi, şimdi neden huyu değişti bu blogun ?
bilen var mı ? ne yapabilirim, nasıl düzeltirim ?
- Blogumda gezinirken, "kendi gezinmelerimi istatistiklere dahil etme" dediğim halde neden ısrarla dahil ediyor... Önceden söz dinler ve etmezdi, şimdi neden huyu değişti bu blogun ?
bilen var mı ? ne yapabilirim, nasıl düzeltirim ?
4.05.2016
ANNELER VE KIZLARI
Narda'yı biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız da bir bakın derim. Hatunu ve muhterem validelerini dün evimde misafir ettim. Şimdi çözdüm olayı. Yani şimdi derken,şimdiki şimdi değil, dün sohbet anında çözdüm. Narda 'nın bir numarası yokmuş meğer. Asıl marifet, edebiyat aşkı, engin bilgi birikimi, zeka, akıl..... hepsi valide hanımdaymış. Genetikle bazı konularda nasiplenmiş bizim hatun :)
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su
Fuzuli
İnanmayacaksınız ama, Fuzuli'yi daha 12- 13 yaşlarında okuduğunu, Karacaoğlan'la ve şu an hatırlayamadığım şairlerle hemhal olduğunu söyleyen Valide Sultan' dan bu dizeler. Yıllar önce okumuş ve unutmamış.Vay be dedim kendi kendime,ne şanslı insanlar varmış bu dünyada. Aha biri de Narda. Aman bende bir fesatlık,bir kıskançlık, demeyin gitsin. Dedim Sultan, Narda'yı aradan çıkaralım, seninle baş başa buluşalım. Bence sevindi, Narda hain planlar yapar da ket vurur diye pek sesini çıkaramadı ama gözlerinin parlamasından anladım. Sevindi :)
2.05.2016
CHALLANGE / BÖLÜM 2 VE İNŞALLAH SONDUR... DURUMA BAKİCİZZZZZ
Dün bitiremedim malum. Kaldığımız yerden devam....
16- Hadi bize el yazınızı gösterin...
Görmek istediğinizden emin misiniz ? Aslında ben inci gibi yazarım. Hattat gibi. Amma ve lakin, hızlı yazdığımdan böyle oluyor. Okulda da zeki ama çalışmayan öğrenciydim :) Yazım güzel ama canım güzel yazmak istemiyor...
17-Burcunuz nedir? Sizinle uyumlu özellikler hangileri ?
Burcum ikizler. 18 Haziran doğumluyum.
Ezbere konuşmamak için , ikizler kadınının özellikleri okuyayım dedim, hemen yarıda kestim. Anacığım neredeyse kendime aşık olacaktım :) Meğer neymişiz biz.
uyanlar; tutumluluk, değişiklikten hoşlanmak, hırslı olmak, emir almaktan hoşlanmayıp özgürlüğe düşkünlük.
Ya ben kendi bildiklerimi yazayım iyisi mi... Neşeli bir yapım var, espri yapmaktan hoşlanırım. Siz bakmayın burada melankolik şeyler yazdığıma ..Seyahat etmeye bayılırım, yeni insanlar tanımak, yeni yerler görmek hoşuma gider. Çok farklı kişilikler sergileyebilirim. Genelde kararsızlık yaşarım .. Bugün hayır dediğime, yarın evet diyebilirim. Düşünmüş ve fikir değiştirmişimdir. Ya hep ya hiç derim genelde. Bir insanı silmemek için çok çaba sarf eder, silince de dönüp bakmam..
18- Katıldığınız ilk konser hangisiydi?
Sibel Tüzün müydü acaba ? Evet hatırladığım kadarıyla öyleydi.
19- Satın aldığınız son giyisilerle birlikte bir fotoğrafınızı paylaşır mısınız?
Yüzümü eskitmemek gibi bir prensibim var :)) Sosyal medyada paylaşmam ki, yoksa dükkan sizin...
20-Günün birinde nereyi ziyaret etmek ya da nerede yaşamak isterdiniz?
Kuala Lumpur öğrencilik yıllarımda , arkadaşımla birlikte gitmeyi hayal ettiğimiz yerdi. Sanırım hala görmek isterim. Malezyalıları severim. Birini tanıma şansım olmuştu. Gerçekten çıtı pıtı, nazik insanlar...
Nerede yaşamak isterdim ? Küçük bir sahil kasabasında değil elbette. Oturduğum şehirden, semtten, evden.... memnunum... İzmir...
21- Sizi güldüren 5 kelime ya da söz öbeğini listeler misiniz ?
Benim gülmelerim "kullan at " cinsinden. Gülmüşümdür, geçmiştir. Yani aklıma gelmiyor şu an ...
22-Sahip olduğunuz en kıymetli şey nedir? Neden kıymetli ?
Yarım yamalak sağlığım var çok şükür. Akıl ve ruh sağlığından bahsediyorum. Benim için en kıymetli şeyler... Allah eksikliğini göstermesin dicem de iyi bi'şey demiş olur muyum, emin olamadım birden. Bu hayata akıllı olup ta katlanmak her aklın harcı değil.
23-Yaparken heyecan duyduğunuz bir şeyden bahseder misiniz ?
Heyecan yaramıyor bana, yasak :))
En doğru cevap, görmek için uzun süre hayalini kurduğum bir yere gitmek ve fotoğraflarını çekmek . Mesela bugün bir arkadaşımdan Uşak / Ulubey'de dünyanın ikinci büyük kanyonunun olduğunu öğrendim. Şimdiden heyecan sardı. Mutlaka gitmeliyim dedim...
Bu arada Turizm Bakanlığı ne işle meşgul merak ediyorum. Tamam bilmemek benim ayıbım olabilir de, zorla gözümüze sokun, bol reklamını yapın . Görülmesi gereken o kadar güzel yerlerimiz var ki...
24- Şu an okumakta olduğunuz ya da en son okuduğunuz kitap ?
Tabi ki de Parçalanmış Gülüşler blogunun sahibi Tolga'nın kitabı , Parçalanmış Gülüşler :))
25-Favori Disney karakteriniz hangisi ? Neden?
Bi kedisevere sorulacak sorumu bu ? Cevap belli değil mi ? Elbette , gece rahat uyumak için gündüzleri dinlenen Garfield :))
26-Ziyaret etmek istediğiniz 10 yeri sayabilir misiniz ?
Uşak / Ulubey kanyonları
Kuala Lumpur / Malezya
Mardin
Adıyaman'da güneşin doğuşunu seyretmek
Urfa/ Halfeti
Hindistan / Tac Mahal
Fas / Marakeş
İspanya
Mısır / Piramitler
Bali adası
27- Dağınık mısınız yoksa düzenli mi ?
Of of of, hem de nasıl dağınığım... Leyla'ya bi sorun isterseniz :)))
28-En sevdiğiniz 3 müzik grubu?
Duman
Depeche Mode
....... aklıma gelmedi...
29-Korkularınızdan bahseder misiniz?
Alzaymır olmaktan korktuğum için, gözlerimi kapayıp tek ayak üzerinde , kollar yana açık durmaya çalışırım bazen. En iyi yöntem buymuş. Bir de denizde boğulmak gibi saçma ve mesnetsiz bir korkum vardır.
çok şükür bitiyo galibaaaaaaa
30-Neden blog yazmaya başladınız ? Blog adınızın bir hikayesi var mı ?
Depresyona girmemek için :)) İşe yaradı mı tartışılır...
Kazanmayı çok istediğim bir sınavı kazanamayınca açmıştım bu blogu. 2011 yılıydı sanırım. Bir dönem, tüm yazılarımı silip, sonra tekrar başladım.
Blog adıma gelince.... Kahveyi çok severim ve günde bazen abartıp 5-6 fincan içtiğim olur. O nedenle "kahve molası" adını seçtim,lakin kullanılıyormuş , hem de pek bi ünlü blogmuş. Mecburen "kahve telvesi"ni de ekledim. Bana "telve " denmesinden müthiş memnunum şu an.
Nihayet bitti, inşallah okuyan da olur diyor ve şanslı isimleri söylüyorum. Profösör, Serhat Ocak ve tabiki de Değmesin Yağlı Boya.. Yolcu sevmiyordu. Hımmm Prensesi de mi eklesem acaba.Sanırım yapmadı henüz, evet Sessiz Prenses... Sessizkaldım...O kadar kitabının reklamını yaptık, Tolga..Bir de Didemika Bir Deli Bir Dolu :)) Miras'ın yazılarına çok gülüyorum ve cevaplarını merak ediyorum...
Kimlermiş, sıralayayım bari;
Profösör
Serhat Ocak
Değmesin Yağlı Boya
Sessiz Prenses
Sessizkaldım
Didemika Bir Deli Bir Dolu
Parçalanmış Gülüşler
Miras
Miras
Bu kadarla kalalım ki, bir sonrakine yazacak isim olsun elimizde :))
CHALLANGE
Bakmayın anlamının "meydan okumak " olduğuna.... Kimseye hatta kendime bile meydan okumak gibi bir gayem yok. Çelınç kelimesini görünce merak edip, aslı ne ola ki diye araştırınca, aslında burada yapılmak istenenin, verilen cevaplar vasıtasıyla, kişiyi tanımak olduğunu anladım. İnşallah yanlış anlamamışımdır. "Mim " devri kapandı, "çelınç" devri başladı sanırım.
Mimlenmek kelimesi yerine çelınçlanmak mı dememiz gerekiyor şimdi ?
Calimero aman ısrar kıyamet yap diyeli çoook oldu aslında.:) Gezip tozmaktan anca vakit buluyorum. Siz oturup kalkıp benim finallerin yaklaşmış olmasına dua edin. Hiç durmadan yazıp, yazmadığım zamanlarda blog okuyorum. Neden? Çünkü ders çalışmak zor geliyor. Ah bi başlasam.... Başlayabilsem....
Neyse yavaştan geçelim cevaplara...
1- Müzik listenizdeki ilk 10 şarkıyı paylaşın. Dinlerken nasıl hissediyorsunuz ?
- Radio Tarifa / Lamma Bada
ŞU yazımda bahsettiğim Mi'den bana kalan en güzel hatıralardan biri bu şarkı. Dinlerken kelimelerle tarif etmekte zorlandığım hüzün, özlem...ne bileyim bir sürü duygusal duygu işte :))) Böylelikle Türkçemiz " duygusal duygu " ile tanışmış oldu sayemde....
- Emre Aydın / Eyvah
Emre Aydın'ın tüm şarkılarını , şarkı sözlerini beğenirim. Felsefi bir tadı var. Ama bu günlerde bu şarkıyı çokça dinliyorum. Hele "Düşüyor sustuklarım gözlerimden yine eyvah" dizesi yok mu !!! ?...
- Zeynep Casalini / Duvar
Bir insan etrafına duvar ördüyse, o duvarları yıkmaya çalışmayacaksın. İnat ediyorsan da, duvarlara çarpa çarpa oran buran yamulunca şikayet etmeyeceksin. Bu kadar net...İşte bazen bu gerçeği unutuyorum da ben... Bu şarkı hatırlatıyor sağ olsun..
-Neşet Ertaş / Cahildim dünyanın rengine kandım...
Bunu da anlatmayayım.... Cehaletimi anlatıyor işte :) Zahidem türküsünü de severim aslında ama ikisini birden yazmayayım dedim.
- Leonard Cohen / A Thousand kisses deep
Kadife gibi,insanın ruhunu okşuyor . Cohen'i çok severim...
-Depeche Mode / Wrong
Özellikle uzun araba yolculuklarında , sadece bu şarkıyı değil, şarkılarını dinlemekten çok keyif alırdım. Dinlerken ne hissediyorum? Sanırım birazcık baş kaldırı, isyan, başına buyrukluk, uzaklara gitme arzusu, alttan alta sitem... Bunlar şarkının bana verdikleri değil, şarkıları dinlerken , onlardan bağımsız hissettiklerim.. Kabul karışık oldu biraz :)
-Sting/ shape of my heart
Desert Rose ile sevdiğim Sting'in bu şarkısı harika...
-Sezen Aksu / Vazgeçtim / Sarı Odalar
Tercih yapmak zorunda mıyam :)) Dilber Ay'dan da tavukları pişirmişem eklesem mi acaba ? Evetttt konuyu kaynattığımıza göre, sonraki şarkıya geçebiliriz...
Vazgeçtim, bu kadar yeter :))
2- Göbek adınız nedir ? Sizin için önemini anlatabilir misiniz ?
Olsa,hiç üşenmez anlatırdım ama ne yazık ki yok.
Çocukluğumda komşumuzun yeğeni vardı. Anne babası Almaya'da olduğu için, halasında kalıyor, yaz tatillerinde ailesinin yanına gidiyordu.Bir gün sokaktaki tüm çocuklar, başına toplanıp , isimlerimizin Almancasını sormuştuk. O da tek tek saymıştı. Benimkine ne dedi şu an hatırlamıyorum. Hatırladığım ve hala bırakamadığım saflığım... İnsanlara inanmaktan , güvenmekten vazgeçmeyeceğim ben :))
Tamam ben de biliyorum göbek adıyla alakası yok, aklıma geldi, ondan şeettim ..
3- Cüzdanınızda neler olduğunu bizimle paylaşın..
İki kez okudum soruyu,çanta demiyor Allah'tan. Hayatımda benim çantam kadar karışık çanta görmedim, çünkü kimsenin özel eşyasını karıştırmam ben.
Cüzdanımda ehliyetim, mesleki kimlik kartım ( nüfus cüzdanı taşımıyorum . çünkü özellikle nüfus cüzdanı kaybetmede olağanüstü yetenekliyim ) kredi kartı, para kartı, kartvizitlerim, fatura kartı, kent kart , para.
4- Kim veya ne olmadan yaşayamazsınız ? Neden ?
O olmazsa yaşayamam dediğim kim varsa gittiler de hala yaşıyorum. demek ki neymiş, onlarsız da yaşanırmış ... Ben kalbim olmadan yaşayamam sadece :)
5- Koleksiyonunu yaptığınız herhangi bir şey var mı ?
hımmm hiç bir zaman olmadı.
6-Evcil hayvan olarak ne beslemek isterdiniz?
Alerjik astımım olmasına rağmen Behlül 'ü besliyorum. Ama son zamanlarda küçücük, minnacık köpeklere merak sardım. Ama cıkkkk olmaz. Kedi candır.
-Depeche Mode / Wrong
Özellikle uzun araba yolculuklarında , sadece bu şarkıyı değil, şarkılarını dinlemekten çok keyif alırdım. Dinlerken ne hissediyorum? Sanırım birazcık baş kaldırı, isyan, başına buyrukluk, uzaklara gitme arzusu, alttan alta sitem... Bunlar şarkının bana verdikleri değil, şarkıları dinlerken , onlardan bağımsız hissettiklerim.. Kabul karışık oldu biraz :)
-Sting/ shape of my heart
Desert Rose ile sevdiğim Sting'in bu şarkısı harika...
-Sezen Aksu / Vazgeçtim / Sarı Odalar
Tercih yapmak zorunda mıyam :)) Dilber Ay'dan da tavukları pişirmişem eklesem mi acaba ? Evetttt konuyu kaynattığımıza göre, sonraki şarkıya geçebiliriz...
Vazgeçtim, bu kadar yeter :))
2- Göbek adınız nedir ? Sizin için önemini anlatabilir misiniz ?
Olsa,hiç üşenmez anlatırdım ama ne yazık ki yok.
Çocukluğumda komşumuzun yeğeni vardı. Anne babası Almaya'da olduğu için, halasında kalıyor, yaz tatillerinde ailesinin yanına gidiyordu.Bir gün sokaktaki tüm çocuklar, başına toplanıp , isimlerimizin Almancasını sormuştuk. O da tek tek saymıştı. Benimkine ne dedi şu an hatırlamıyorum. Hatırladığım ve hala bırakamadığım saflığım... İnsanlara inanmaktan , güvenmekten vazgeçmeyeceğim ben :))
Tamam ben de biliyorum göbek adıyla alakası yok, aklıma geldi, ondan şeettim ..
3- Cüzdanınızda neler olduğunu bizimle paylaşın..
İki kez okudum soruyu,çanta demiyor Allah'tan. Hayatımda benim çantam kadar karışık çanta görmedim, çünkü kimsenin özel eşyasını karıştırmam ben.
Cüzdanımda ehliyetim, mesleki kimlik kartım ( nüfus cüzdanı taşımıyorum . çünkü özellikle nüfus cüzdanı kaybetmede olağanüstü yetenekliyim ) kredi kartı, para kartı, kartvizitlerim, fatura kartı, kent kart , para.
4- Kim veya ne olmadan yaşayamazsınız ? Neden ?
O olmazsa yaşayamam dediğim kim varsa gittiler de hala yaşıyorum. demek ki neymiş, onlarsız da yaşanırmış ... Ben kalbim olmadan yaşayamam sadece :)
5- Koleksiyonunu yaptığınız herhangi bir şey var mı ?
hımmm hiç bir zaman olmadı.
6-Evcil hayvan olarak ne beslemek isterdiniz?
Alerjik astımım olmasına rağmen Behlül 'ü besliyorum. Ama son zamanlarda küçücük, minnacık köpeklere merak sardım. Ama cıkkkk olmaz. Kedi candır.
Ama bu kedi sevilmez miiii, beslenmez miiii?
8- Sizi gülümseten bir şeyleri bizimle paylaşır mısınız ?
Çok hazırlıksız yakalandım . Aile içinde, kendi aramızda yaptığımız, birbirimizi gömdüğümüz ! espirilere gülerim / gülümserim. Onun haricinde hayvan , özellikle kedi / köpek ve bebeklerle ilgili resimler,videolar gülümsetir.
9- Hangi alanda iyi olmak isterdiniz ?
Seçme hakkım da var demek. Ne olursa olsun bir alanda iyi olabilseydim keşke :) İyi bir yazar olmak isterdim mesela. İyi fotoğraf çekmeyi, iyi keman ya da piyano çalmayı... bunlardan birinde iyi olsam bana yeterdi.
10-Bize biraz güçlü yönlerinizden bahseder misiniz?
Altıncı hissim kuvvetli galiba benim. Ya da iyi tahminlerde bulunuyorum. Hislerimin arkasından giderim genelde, yanılmadığımı görmek her zaman mutlu etmiyor tabi ki....
11- Biraz da zayıf yönlerinizden ?
Sevdiğim insana çok fazla şans tanırım. Moda tabirle salağa yatarım. Ta ki canımı iyice acıtsın. Ne gerek varsa :)))
12- 8. soru gibi, bunu da özel buluyor ve es geçiyorum :))
13- Favori şiiriniz ya da sizin için anlamı olan bir şiir var mı ?
Üniversite yıllarımda Sezai Karakoç hayranlığım vardı. Neredeyse kitaplarının tamamını alıp okumuştum. Mona Roza şiirini, hikayesini de öğrendikten sonra çok sevmiştim. Hala da severim..
14- Özel bir yeteneğiniz var mı ?
Bir arkadaşım " sende olağanüstü sevme yeteneği var " demişti. Bu sayılır mı ? :))
15- Favori mevsiminiz hangisi ? neden?
Yazı sevmem sıcak olur, kışı sevmem, yakacağı olmayanlar, damı akanlar vardır. Baharı İzmirde yaşayamıyoruz ne yazık ki.Belki de bu sebepten Bahar diyeyim. Her yer yemyeşil, papatyalar, laleler..insanın içi açılıyor .
( Ama laf aramızda, ruhum sonbahara uygun )
ayyyy bayılicimmmm .. daha yarıya gelmişim. üstelik iki soruyu es geçmiştim.Yok devam edemiycem. İyisi mi seriye bağlayayım ben bunu :))))
Çok hazırlıksız yakalandım . Aile içinde, kendi aramızda yaptığımız, birbirimizi gömdüğümüz ! espirilere gülerim / gülümserim. Onun haricinde hayvan , özellikle kedi / köpek ve bebeklerle ilgili resimler,videolar gülümsetir.
9- Hangi alanda iyi olmak isterdiniz ?
Seçme hakkım da var demek. Ne olursa olsun bir alanda iyi olabilseydim keşke :) İyi bir yazar olmak isterdim mesela. İyi fotoğraf çekmeyi, iyi keman ya da piyano çalmayı... bunlardan birinde iyi olsam bana yeterdi.
10-Bize biraz güçlü yönlerinizden bahseder misiniz?
Altıncı hissim kuvvetli galiba benim. Ya da iyi tahminlerde bulunuyorum. Hislerimin arkasından giderim genelde, yanılmadığımı görmek her zaman mutlu etmiyor tabi ki....
11- Biraz da zayıf yönlerinizden ?
Sevdiğim insana çok fazla şans tanırım. Moda tabirle salağa yatarım. Ta ki canımı iyice acıtsın. Ne gerek varsa :)))
12- 8. soru gibi, bunu da özel buluyor ve es geçiyorum :))
13- Favori şiiriniz ya da sizin için anlamı olan bir şiir var mı ?
Üniversite yıllarımda Sezai Karakoç hayranlığım vardı. Neredeyse kitaplarının tamamını alıp okumuştum. Mona Roza şiirini, hikayesini de öğrendikten sonra çok sevmiştim. Hala da severim..
14- Özel bir yeteneğiniz var mı ?
Bir arkadaşım " sende olağanüstü sevme yeteneği var " demişti. Bu sayılır mı ? :))
15- Favori mevsiminiz hangisi ? neden?
Yazı sevmem sıcak olur, kışı sevmem, yakacağı olmayanlar, damı akanlar vardır. Baharı İzmirde yaşayamıyoruz ne yazık ki.Belki de bu sebepten Bahar diyeyim. Her yer yemyeşil, papatyalar, laleler..insanın içi açılıyor .
( Ama laf aramızda, ruhum sonbahara uygun )
ayyyy bayılicimmmm .. daha yarıya gelmişim. üstelik iki soruyu es geçmiştim.Yok devam edemiycem. İyisi mi seriye bağlayayım ben bunu :))))
30.04.2016
TEBDİL-İ MEKANDA FERAHLIK VARDIR -3
Berlin Duvarı'na kadar gidip de ismimi yazmamak olmazdı..Benim için küçük, insanlık için büyük bir yazı :))
Şehir turumuzun 2., gezimizin 3. günü , bana göre çok verimli geçti. Zira hep görmek istediğim Berlin Duvarı'na gittik. Heyecan vericiydi. Sonradan öğrendiğime göre dünyaca ünlü 100 ressamın çizdiği duvar resimleri karşımızdaydı. Hepsi karşısında durup dakikalarca incelemeye / seyretmeye değerdi. Biz Berlin'in doğu tarafında kalıyorduk ve doğuya bakan duvarda oldukça soyut ( soyutun oldukçası nasıl oluyor ya hu ? ) , felsefi çözümlemeler isteyen resimlerdi. Ancak duvarın arkasına baktığımda sadece ve sadece yazılar vardı. Hava çok soğuktu ve Leyla " gidelim " diye tutturdu. Bu nedenle kabaca baktım hepsine....
Bu araba, duvar müzesine dahil. Ancak sırrı nedir çözemedim. Netten yaptığım araştırmaya göre, arabalarıyla Batıya geçen ve alkışlarla karşılanan bir çiftin ve genel anlamda geçişlerin sembolü olabilir mi acaba ?
Bu resim en çok etkilendiklerimden...
Duvarın arkasına geçtiğinizde bu manzaralar karşılıyor sizi. Batıdaki binalar daha eski, Doğu, bir önceki yazımda da bahsettiğim üzere, şantiyeye benzediğinden, eski binalarla yeniler yan yana... Hatta bazen bana çok çirkin gelen görüntüler oldu. Yeni binaları ne kadar modern olursa olsun, sevmedim..... Yama gibi duruyordu..
Ve işte Batıya bakan duvar. Önce acaba doğu ile batıyı karıştırıyor muyum dedim. Bana göre resimler, yazılardan çok daha ilgi çekiciydi ve batıya yakışıyordu.Sonra düşündüm, toplumların ve kişilerin bunalımlı zamanlarında, kaos halinde sanatsal açıdan üretim daha fazla olur gibi bir yorum getirdim kendimce.Ama , bu resimlerin ressamlar tarafından yapıldığını göz önünde bulundurunca ( yazıların menşeini bilmiyorum, ya da kimlerin yazdığını) tezimi kendi kendime çürütmeye karar verdim:))
Araba gibi, bisikletin de sembol ve müzeye dahil olduğunu düşünürken, genç bir kız gelip, zinciri çözdü ve alıp gitti. Bana da saflığıma gülmek kaldı :))
Leyla artık mızmızlanmanın şiddetini artırmaya başlayınca, O'na değil, ellerimi donduran soğuğa yenildim ve hadi gidelim dedim. Gönlü olsun, kıramayıp tamam dediğimi düşünsün .Tabi bunu okuyunca ne diyecek bilemiyorum :))) Otobüsümüze binip, Berlin Duvarı'nın orijinal halinin bulunduğu yere gittik.
Berlin Duvarı aslında böyleymiş...
Duvarın arkasındaki, birbirine paralel bu blokların ne olduğunu , ah almanca bileydim de rehbere soraydım..
Gogıl amca , 155 km uzunluğunda diyen tur şoförünün aksine , duvarın 46 km uzunluğunda olduğunu söylüyor. Yıkılan duvar kalıntıları bir yerde depolanmış, saklanıyormuş.Kalan kısmı da sökülecekmiş zamanla. Tabi ki hepsi değil.
Belki de Berlin Duvarı'nı utanç duvarı yapan sebeplerden biri de, duvarı aşmaya çalışırken insanların canlarından olmaları. Değişik tarihlerde, küçük büyük, kadın çocuk demeden bir çok insan bu uğurda can vermiş. Hayatını kaybedenlerin resimlerinin ve ölüm tarihlerinin yer aldığı .... ne denir ki buna ? anıt mezar mı ? işte öyle bir yer vardı. Küçük çocukların da olduğunu görünce içim cız etti....
Berlin duvarı yıkıldıktan sonra, depoya kaldırılanların dışında bir bölümü Amerika'ya satılmış. Ancak dükkanlarda 5-10 euro karşılığında duvar kalıntılarından almak/ edinmek mümkün....
Sıra geldi günün özetine.....
Yani Duvar, kapitalist sistemin çarklarına daha fazla karşı koyamadığı için yıkılmış. :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)