Eğer yazmazsam çatliiyycimm sevgili okuyucu..
Bir günün daha sonuna geldik, attık tuttuk, protesto ettik, ona buna laf giydirdik. Kadına uzanan eller kırılsın dedik, dilleri es geçtik. Şiddet ve ölümdü karşı çıktığımız, tecavüzdü en korkunç bulduğumuz.
Bu ülkede her gün, kaç " yasal tecavüz " yaşanıyor haberiniz var mı sizin? Hatta böyle bir kavram literatürümüzde var mı acaba ? İşin resmi kurum içinde gerçekleşmesi suç olmasını engeller mi gerçekten? Hadi ortada suç yok diyelim, bunun kadın ruhu üzerindeki yansıması nedir ? Bu konuda araştırma yapılmış mıdır ? O imza her şeyi mübah kılıyor mu gerçekten? Tecavüzü protesto etmek için etek giyen erkekler böyle bir suçu mütemadiyen işliyor olabilir mi sizce ?
Şiddetten anladığımız nedir?
Tekme tokat girişmiyor olsak bile, " sen ne işe yarıyorsun ki bu evde " sözü psikolojik şiddet değil midir? Beceriksiz, kaşık düşmanı, iki lafı bir araya getiremeyen sünepe... lafları dille dövmek değil midir? Kadının aldığı maaşı küçümsemek, maaşını elinden almak, çalışmıyorsa eğer, ihtiyaçları için hiç durmadan para istemek zorunda bırakmak ekonomik şiddet değil midir?
Sorunlarımızın üzerini örtmekten ne zaman vazgeçeceğiz acaba?
Teşhis konmadan tedavi mümkün müdür ?
Büyük bir şirkette üst düzey yönetici olan bir kadının, sırf eşinden daha iyi bir pozisyonda diye hakarete maruz kalması şiddet değil mi ?
Sadece aşık olduğu için evlendiği eşi liseyi bile bitirememişken, kadının üniversite mezunu olmasını hazmedemeyen ve her fırsatta açığını yakalamak için uğraşan adamın yaptığı ne sizce ?
Kadın sevince gözü hiç bir şey görmüyor sayın okuyucu..
Alttan alıyor,
Sabrediyor,
Görmezden geliyor,
Yutuyor, yutkunuyor da ağzını açıp bişey söylemiyor.
Ama adam sevince öldürüyor...
Bazıları gerçekten öldürüyor,
Daha insaflısı mı diyeyim, yoksa daha vahşi olanı mı diyeyim bilemedim... İşte onlar hayatta bırakıyor da , kadının hayallerini katlediyor. Umuduna ket vuruyor. Yaşama sevincini an be an çekip alıyor. Ruhuna işkence ediyor hiç yılmadan.
Eğer bir kadın öldürüldüyse, tecavüze uğradıysa lanet okumaktan da geri durmuyor böyleleri.. Çünkü ne yaptıklarının farkında değiller çoğu zaman.. Kendi acizlikleri altında öyle ezilmişler ki...
İşte bütün bu katiller, tecavüzcüler böyle aileler içinde yetişiyor sayın okuyucu.. Huzurun, güvenin, sevginin ve her şeyden önemlisi saygının esamesinin okunmadığı bu evlerde suça meylin tohumları atılıyor .
Lütfen " ben ne dedim ki, ben ne yapıyorum ki" savunmalarının arkasına sığınmayalım. Söylediğinize ya da yaptığınıza bakmaktan vazgeçin artık. Karşınızdaki insanda yansıması nasıl oluyor, nasıl bir travma yaşatıyorsunuz bunu anlamaya çalışın diyorum..
Şiddet sadece kadınların maruz kaldığı bir travma değil. Erkeğimiz de, çocuğumuz da bu travmayı yaşıyor. Ama kadın daha savunmasız, daha aciz..
Ortada kutlanacak bir gün yok sayın okuyucu, şimdi sessizce dağılalım....
8.03.2015
6.03.2015
İYİYİM İYİ...
Neyse, Çarşamba akşamı üç arkadaş kız kıza eğlendik, fasıl eşliğinde yemek yedik. Güldük, şarkı söyledik. Perşembe, yani dün Kuşadasına gittik. Yine üç kişi ama farklı bi ekip tabi ki. Malum, sıkıntılıyız. Mekan ve şahıs değişikliği şart :) Kuşadası'na gitmek için bundan daha güzel bir vakit olamazdı. Sessiz sakin ve deniz çarşaf gibi...
Hava Mart ayında olmamıza rağmen süperdi. Güneşli, tatlı bir serinlikte. İçeride soba yakıp, hatta" üşüyorum bennnnnn" diye sızlanıp, yarım saat sonra denize giren arkadaşımı görünce , " acaba ben de mi girsem" diye de düşünmedim değil..Ya hu arkadaş, insan soğuk der, yavaş yavaş suya girer. Ama resmen attı kendini . Çok kıskandım çok. Ben yazın bile seramoni eşliğinde binbir nazla giriyorum denize.
Tabi ki sadece kumsala yazılar yazmakla yetindim, gerçi dalgalar hepsini götürdü, anca adımı temize çıkarabildim :))
Günün en güzel taraf, Sally Coper ve Emma Shaplin'le tanışmaktı. Hele Sally'e bayıldım. Bu nasıl bir yetenektir, nasıl bir keman çalmaktır böyle..Bayıldım, bayıldım...
Kedicik olmadan olmaz :))
4.03.2015
GİDEN KİMDİ, KİMDİ KALAN ?
3.03.2015
........
Birbirimize ne çok benziyoruz sevgili....
Ben hasreti göze alıp sevecek kadar gözü karaydım,
Sen, kalbimi kırıp, gidecek kadar ...
Ben hasreti göze alıp sevecek kadar gözü karaydım,
Sen, kalbimi kırıp, gidecek kadar ...
LUCİA DE B.
Verdiği mesaj güzeldi ama..
Haklı olduğuna inanıyorsan, sonuna kadar dik durmayı bileceksin.
Umudunu yitirmeyeceksin...
Doğru mutlaka gün yüzüne çıkacak, sabredeceksin...
En güzeli de kulağın hep vicdanında olacak. Oradan gelen mırıltıyı bile es geçmeyeceksin..
İnsanı çevresine, olaylara, insanlara en çok da kendisine karşı öfkelendiren şeylerden biri de vicdanına kulak tıkaması sanırım.. Engelleyebileceği haksızlıklar karşısında susarak ortak olmak.. Vermesi gereken tepkiyi verememek.
Sonuç ne olursa olsun, kendi zararına olsa bile, doğrunun ortaya çıkmasına seyirci kalmamalı insan....Ne yapması gerekiyorsa yapmalı..
28.02.2015
....
Gözü kapıda olup, ilk fırsatta gidenin ardından, keşke şöyle demeseydim, öyle yapmasaydım demenin anlamı yok...O zaten gitmenin bir yolunu bulacaktı..
N' ya...
N' ya...
İŞTE ÖYLE.....
Son 2-3 gündür çevremdeki insanlarla konuşuyorum.
Konu öyle bir yere geliyor ki, kendimi akıl verirken buluyorum :)) Çok iddialı oldu değil mi ? Kendimi fikir beyan ederken buluyorum ..
Aslında konular birbirinden farklı, ama benim söylediklerim üç aşağı, beş yukarı aynı şeyler..( Dün akşam üstü yaşlılar hakkında yaptığımız konuşma hariç )
Beni en çok şaşırtan şey iste, şu aralar, başkalarına söylediğim bu sözlere fazlasıyla ihtiyaç duyuyor olmam. Ama insanın ağzından çıkanı kulağının duyması farklı şey, duyduklarını yüreğine kabul ettirmesi farklı...
Önce kendimi dinlemem lazım..
Ne hissediyorum,?
Ne düşünüyorum,?
Bunların sebebi ne ?
Nasıl çözebilirim?
İnsan başkalarına yalan söyleyebilir ama kendine asla..Kendini kandırmaya başladığı anda umutsuz vak'a haline dönüşmüş demektir. Teşhis doğru olmalı ki, tedavi işe yarasın...
Yalan söylemek deyince, dün çok sevdiğim ve hayatıma yeni yeni giren bir arkadaşımla kahve içimi sohbet ettik. Eyvallah şehrini anlattı bana.İlk defa duydum ve hoşuma gitti. Allahın işine karışma, kulun işine karışma, asla yalan söyleme...Kısacık görünen , geniş kapsamlı düsturlar...
Bütün bunların dışında, hiç durmadan konuşasım var sevgili okuyucu.. Dereden tepeden, ipe sapa gelmez şeyler hakkında..
Ya da herkes sussun, sessizleşsin dünya...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)