Neyse, Çarşamba akşamı üç arkadaş kız kıza eğlendik, fasıl eşliğinde yemek yedik. Güldük, şarkı söyledik. Perşembe, yani dün Kuşadasına gittik. Yine üç kişi ama farklı bi ekip tabi ki. Malum, sıkıntılıyız. Mekan ve şahıs değişikliği şart :) Kuşadası'na gitmek için bundan daha güzel bir vakit olamazdı. Sessiz sakin ve deniz çarşaf gibi...
Hava Mart ayında olmamıza rağmen süperdi. Güneşli, tatlı bir serinlikte. İçeride soba yakıp, hatta" üşüyorum bennnnnn" diye sızlanıp, yarım saat sonra denize giren arkadaşımı görünce , " acaba ben de mi girsem" diye de düşünmedim değil..Ya hu arkadaş, insan soğuk der, yavaş yavaş suya girer. Ama resmen attı kendini . Çok kıskandım çok. Ben yazın bile seramoni eşliğinde binbir nazla giriyorum denize.
Tabi ki sadece kumsala yazılar yazmakla yetindim, gerçi dalgalar hepsini götürdü, anca adımı temize çıkarabildim :))
Günün en güzel taraf, Sally Coper ve Emma Shaplin'le tanışmaktı. Hele Sally'e bayıldım. Bu nasıl bir yetenektir, nasıl bir keman çalmaktır böyle..Bayıldım, bayıldım...
Kedicik olmadan olmaz :))