Tamamen derslere yönelik açtığım facebook sayesinde bir çok arkadaşım oldu. Not ve soru paylaşımı, derslerle ilgili konuşmalar derken, bir gün bir mesaj aldım. " Sevgili Telve, grup kuruyorum, seni ekledim. Belirli bir sayıya ulaşmam gerekiyordu. Eğer istersen daha sonra gruptan ayrılabilirsin "...Daha ne grubu, ne oluyor orada demeden cevap yazdım " Demek beni kötü emellerine alet edecek, sonra kullanılmış bir mendil gibi kenara atacaksın öyle mi ?"
Sadece güldü Sevgili Zeynep...
Açtım, inceledim, yaptığım espriden utandım.
Mikrosefali aileleri diye bir grup. Hiç duymamıştım böyle bir şey. Çevremde duyan var mıydı onu da bilmiyorum. Okudum. Hem hastalıkla ilgili bilgiler edindim. Hem de bambaşka bir dünya ile tanıştım.
Mikrosefali, yaş ve cinsiyete bağlı olarak değişen , baş ve baş çevresinin standartlardan küçük olması demekmiş.Tabi buna bağlı olarak beynin gelişememesi. Hamilelikte oluşan bir hastalık. İlk yedi ayda olması ile, son iki ayda olmasının sebepleri farklıymış . Ne kadar erken yakalanılırsa, durum o kadar ciddi olabiliyormuş.
Hastalıkla ilgili bilgiler vermeyeceğim elbette. Zaten merak eden netten öğrenebilir.
Benim yazmak istediğim, çocuklarına karşı bu kadar büyük sevgi, şefkat besleyen, "uyuduğunda bile özlüyoruz" diyen anneler.. Ne yedireceğini, nasıl yedireceğini bilemeyen anneler.. Çünkü çocuklarda yutma zorluğu var. Hatta bir çoğunda yok . Püre haline gelen yemeği bile yedirmekte zorlanıyorlar. O çocukların ağzından çıkan bir kelime ile öyle mutlu oluyorlar ki..
Bu annelerin yalıtılmış bir hayatları var anladığım kadarıyla. Öncelikle dışa açılmaya vakitleri yok. Çünkü bir çoğu yalnız, yardımcı olacak kimseleri yok. Hastaneye gidip gelirken, evde çocuklarıyla ilgilenirken yalnızlar. Bir diğer sebep, insanların saçma sapan sorularına karşı tahammülleri kalmamış. Bu nedenle evde çocuklarıyla ilgilenip, vakit buldukça internete giriyorlar. Araştırma yapmak için, karşılaştıkları sorunlara çözüm bulmak için, bir birlerine destek olmak, zorlandıkları konularda yardımlaşmak için...Banyo yaptırmak bile sorun olduğunda ( ayakta duramayan çocuklar var çünkü ) neyi nasıl yaparsam daha kolay olur, çocuğumun canını acıtmam derdinde bu anneler. Karşılaştıkları zorluklar için hiç de şikayetçi değiller. Tek korkuları "bizden sonra bu çocuklar ne olur?, kim bakar " . Annelik böyle bi'şey işte. Tek düşünceleri, tek dertleri yavrularının emin ellerde olduğunu bilmek.
"Ben çok şükür gözyaşı döktüm " diyor bir anne... Düşünebiliyor musunuz? Artık şırıngayla yemeği bıraktı, yutabiliyor diye sevinen anneler..
Birbirlerine öyle güzel destek oluyorlar ki ... Bir çok şeyi kendileri bulmak zorunda.. Farklı sorunlarla karşılaşıp, kimsenin denemediğini deneyip, bunları kendi aralarında konuşup tartışıyorlar.
Ve görüyorum ki, çocuklar bu annelerin yaşam kaynağı.. Yaşama sevinci. "neden biz, neden ben" sorusu yok .."neyi, nasıl yapabilirim " sorularına cevap arıyorlar sadece..
Ben bu anneleri hayranlıkla takip ediyorum..
Sevgi dolu oluşları, gayretleri, sabırları, enerjileri gerçekten etkileyici..
Dilerim ki gözlerinden düşen her damla sevinç gözyaşları olsun..
Dilerim ki bu enerjileri ve sevgileri hiç bitmesin..