21.12.2013

......

"Çünkü değişen her şey bir şey tarafından bir şey olmaya doğru değişen bir şeydir."
Anlayın işte, nelerle uğraşıyorum :)


20.12.2013

......

Bugün seni çok özlediğimi farkettim..Ve ne kadar çok sevdiğimi..
Şu an kendime en yakın insan /lardan biri olarak seni görüyorsam, elbette sebebi geçmişe dayanıyor.Kalabalık bir aileydik.. Çok çocuklu... Ama  şimdikilerin  " nitelikli beraberlik" dediği kavramı, ucundan kıyısından seninle yaşadım ben..İkimiz de evcimendik sanırım..Beraber çok vakit geçirdik .Neden sokağa çıkıp oyun oynamazdık bilmem....
Bana tavla oynamayı, çocukluğumda sen öğretmiştin. Ama  nedense bir daha hiç oynamadık  :)
Çizdiğin resimlere hayranlıkla bakardım.. En ince ayrıntıları bile ihmal etmezdin..Bu konudaki yeteneğinin de heba olduğunu düşünmüşümdür hep.. İlkokulu bitirir bitirmez yatılı okula gitmen ,  hafızamda yer eden seninle ilgili o güzel anıları  ender kıldı..Güzeldi ama azdı..
Ben yine de,  en çok ( aynı odada uyuduğumuz için )   okuldan geldiğin bir  gece, yorganı başına çekerek ağlamanı unutamıyorum.. Neydi içini o kadar acıtan..Boş ver söyleme, ben zaten biliyorum...
Neyse ki her gece beraber olmadığımız için ,  sen benimkileri hiç duymadın...
Ben bir gecenin ağırlığını zor  taşıyorum zira...
Şimdi seni seviyorum demek ne kadar basit kalır  anlıyor musun ?



19.12.2013

........

Hayatı paylaşmadaki en önemli kriter,  yaptığın kavgalardan bile keyif  alıp almadığındır..

18.12.2013

...........

İnsanın, bulunduğu yere ait  olmadığını hissetmesinden daha vahim bir durum varsa,
O da,
Hiç bir yere ait olmadığını  düşünmesidir...

...........

İkinci üniversiteye kaydolma aşamasında görüştüğüm arkadaşımı da okumaya razı edince, kendimi O'na karşı sorumlu hissetmeye başladım haliyle.. Neyi nasıl yapacağız,  ne çalışılacak, dökümanı nerden alacağız.....
Hadi bunlar işin kolay kısmı..
Asıl mesele ders çalışmaya adapte olmakta..  Zaten okuyan, meslek icabı araştıran insanlarız, onu da hallettik diyelim..
Sorun sevgili arkadaşımın  neredeyse her gün beraber olma isteği...
Sabah galiba O'na gideceğim..
Galiba değil eli mahkum..
Ben İzmir'in bir ucunda, O diğer ucunu da geçmiş, almış başını gitmiş bir yerde..
Geçenlerde  kilometreyi sıfırladım.. 52.4 km . ile eve geldim.. Gidiş dönüş 104. 8 km..
Harbiden uzaktan eğitim..
Hakkını vere vere...

17.12.2013

GİT DESEM DE SEN KAL OLUR MU ?



İşte böyle bir şeydi aşk...
Hiç bir sözün, hiç bir tavrın hükmünü süremediği, sessiz ve dilsiz kaldığı,
Git derken bile,  ya giderse korkusunun yaşandığı...
Ama bilirdi aşk.
Onu tanıyan vazgeçemezdi,
Bırakıp gidemezdi,
Nasılsa bir gün dayanamaz, geri döner gelirdi..
Belki de bu yüzden alabildiğine pervasız,
Hatta arsız...
Umarsızdı aşk..
Ne göz yaşına kanardı, ne kalp sızısına bakardı...
Acımasızdı...
İstediğin kadar  kaç,
Faydasızdı...
Senin ruhunda, senin bile bilmediğin gizli köşeleri bilirdi..
En derin
En ince
En mahrem çizgileri...
Ne sınırlarına bakardı, ne de değerlerine...
Savunmasız bir anında  sarıp sarmalardı da,
Yalvarsan bir daha bırakmazdı...
İşte böyle bir şeydi aşk..



16.12.2013

MİM ... MİM... MİM...

Pe Hito sobelemiş beni :)  Bu hoş bir mim olmuş. Sanırım mimler  aşama kaydetmeye başlamış. İşte cevaplar;

 1-  Elimden gelse , kötü insanların alnını damgalarım.  Böylelikle her sabah aynaya baktıklarında kim oldukları gerçeğiyle yüzleşerek başlasınlar güne. Hatta ben de...  Madem kötü bir insanım,  yanıma yaklaşan bunu bilerek gelsin. Her kötülüğün bir rengi de olabilir. Yalancılar kırmızı, ihanet siyah,  kalp kırma mor...... Kimse kimseye " bana yalan söyledin " serzenişinde bulunamaz. Kardeşim görmüyor musun alnımdaki kırmızı  rengi der, kendimizi savunmak zorunda kalmayız.  Tek sorun şu,   benim gibiler mesela,   ( Pe Hito lütfen insanların genelde kötü yönlerini  söylediklerinden  dem vurma,  ben gerçekten kötü biriyim :))  her rengi sığdırabilecek miyiz alnımıza ?
 2-  Kendi kendimi kontrol etmekte  son günlerde zorlanır oldum. Belki giderek yaşlanıyor olmanın verdiği huysuzluk, belki de ruhsal yorgunluk.. Bilmiyorum..
 3-  Beni en çok kaygılandıran şey diye bişey yok sanki.. Hayatı normal akışına bıraktım. Ne gelirse amenna..
 4-  Hayatımın en kötü anı, hayatımı hep kötü yaşamama neden olan an !!!!!!
 5- Yalnızken,  kendimi oyalayacak bir şeyler mutlaka bulurum ve sıkılmam. Yalnızlığı seviyorum.
 6-  Nefret ettiğim ve asla affetmeyeceğim insanlar var..
 7-  İşimi yoğun yapamasam da seviyorum..
 8- Kadınlar / Erkekler birbirlerini anladıklarında hayat çekilmez ve monoton bir hal alacak.. Yaşasın çatışma  :)
 9- Hayat , işte burda durdum.. Hayatla bir alıp veremediğim yok aslında. Ama niye ikide bir bana bulaşıyor anlamıyorum :) Kesinlikle bende kıskandığı bir şeyler var diye düşünüyorum..
10- Çocukken babam çok  meyve  aldığı ve meyve yeme yarışı yaptırdığı için, hayatımın son dönemlerinde çok az meyve yediğimi geçenlerde keşfetim :)
11- Başkalarının zayıf tarafı  benim ilgi alanım. Hayır, aleyhlerinde silah olarak kullanmak için değil . Kişiliklerinin  büyük bir parçasının o noktadan  hareketle geliştiğine inandığım için. Bir insanı çözmenin en iyi yolu  zaaflarını bilmekten geçer bana göre..
12- Yalan söylemek zeka gerektirir. Aksi halde yalan söyleyen  kendini aptal duruma düşürmüş olur.
13- Her şey kötüye gittiği zaman  , bu sürecin geçici olduğuna ve üstesinden mutlaka geleceğime inanırım.. Galiba gözü kara bir insanım.. Belanın üstüne atladığım da oluyor. Bile bile...
14- Geceleri  sadece benim..  Bana ait.. Dünya  daha savunmasız oluyor  sanki.. Güç de benim elimde..
15- Başkalarına göre ben , zekiyim,  mantıklıyım,  aykırıyım, iyi bir akraba değilim belki ama iyi bir dost ve arkadaşım.... İtirazı olan varsa söylesin, bence de öyleyim :))
16- Kurtulmak istediğim korku, bir gün  gerçek düşüncelerimi insanların suratlarına haykırma endişesi...
17- Bazen düşünüyorum da, bu hayat daha farklı ve daha güzel yaşanabilirdi be...
18- En çok utandığım şey ,  geçmişte yaptığım hatalarım... Başkalarının bildiği ya da bilmediği..
19-Keşke ben , hiç keşke  demiyor olsaydım.. Keşkeyi lügatımdan çıkarabilseydim..
20- Anlamıyorum neden, " seninle hep didişip duruyoruz?"

Aslında kimseyi mimlemiyorum. Ama  bundan önceki mimde , serzenişte bulunan, ağlayıp sızlayan, "beni de mimle n'olur diye " yana yakıla yalvaran, hatta rüşvet teklif eden Absalom'u, vereceği cevapları merak ettiğim Almila'yı, normalde sohbet ederken zaten bildiğim, ama yazılarında da  yeni yeni mizah yönünü keşfettiğim N. Narda 'yı mimliyorum.. Kolay gelsin arkadaşlar :)