hayatımın temel taşı, belki köşe başı, belki de direği olmuş biriyle hesaplaşamamış olmak
en kötüsü de asla hesaplaşamayacak olmak ...
en olmadık zamanlarda aklıma düşüveren sorular,
acabalar,,,
hangisi daha acı,
senden mahrum olmak mı,
senle geçen zamanın aslında hiç yaşanmamış olması mı..
yaşanmamış olmak ?
ne gereksiz bir ifade,
yetersiz
gülünesi belki de..
hem de acı bir tebessümle..
yaşanmışlıklar mı daha çok acıtır,
yaşanamayanlar mı....
nerde, kimde saklı bunun cevabı.....
sana, seni sevdiğimi söylemiş miydim hiç .." hayır"..
bana, beni sevdiğini söylemiş miydin hiç.." hayır"..
peki, biz bir birimizi sevdik mi... bilmem..
eşyanın tabiatı gereği sevmemiz gerekirdi oysa ...
şimdi bana söylediğin güzel bir cümle, güzel bir taltif bulup çıkarmak istiyorum hafızamın derunundan..
ancak her el atışımda geçmiş denilen o yığından,
elimi yakan bir şeylerle çıkıyorum..
bir söz, bir bakış, bir tavır..
neticede yüreğimi sıkan, kanatan bir kahır..
evet kahrediyorum, neye kime olduğunu bilmeden
ve hatta buna kafa yormadan..
çünkü düşünmek daha müphem kılacak her şeyi..
karışığım..
beynim kadar, ruhum da...
sana olan duygularım da..
söyle nereye koyayım seni hayatımda
en güzel yerinde durabilir misin,
kendini buna müstahak görebilir misin..
kalbimin hiç bir şagili , senin dolduramadığın yere nazar dahi edemez..
ancak bu boşluk biliyorum ki sonsuza dek benden gitmez..
hep merak ediyorum biliyor musun,
acaba izliyor musun beni
her düşüp kalkmamda, sızlıyor mu için
müsebbibi benim diyor musun..
bilirim demezsin..
çünkü sen hatadan arisin !!..
ben yetemedim..
ben bilemedim..
ben beceremedim..
şimdi için rahat olsun
ben de senin gibiyim..
sen kadar suçlu,
sen kadar haksız..
ve belki sen kadar yalnız....