bazı insanları anlayamıyorum
neden kendi iç savaşlarının faturasını dışarıya keserler ki
ve neden kendi yaptıklarını kendileri hazmedemiyorken ,
hatta kendi kendilerini affedemiyorken
bunun hırçınlığını neden sevenlerine yansıtırlar ki....
ne istediklerini bilmeyenler,
bilse de bunun için gayret göstermeyenler,
boşa giden gayretleri için suçlu arayanlar
önce kendinizle barışın
sonra bana yaklaşın.
cidden , bu günlerde sizi çekecek halim yok...
kimseye yük olmuyorum
kimsenin yükünü de istemiyorum....
22.12.2012
DİĞER YARIM ( IN )
bazen varlığı delirtiyorsa seni
ya da yokluğunda delirecek gibi hissedebiliyorsan kendini,
dünyaya tepeden bakacak kadar uçmuşsan mutluluktan
O'ndan ayrıldığında karanlık ve kör bir kuyuya atılmış gibi hissediyorsan
yanındayken katlanamıyorsan,
yokluğunda dayanamıyorsan
işte O'dur aradığın insan..
21.12.2012
MASUM DEĞİLİZ HİÇ BİRİMİZ...
insanın en büyük hayal kırıklığı
sanırım kendisiyle ilgili olandır
hiç tahmin etmediği, şimdiye kadar görmediği
varlığından bile haberdar olmadığı yanlarını, yönlerini görmek..
başkasında sevmediği
tasvip etmediği
kerih gördüğü özellikler..
üstelik öyle zamansız çıkar ki bu sivri yanlar,
zaten varlığı başlı başına dayanılmaz bir durumken,
bir de ortaya çıkmasındaki zamanlama hatası kıskıvrak yakalayıverir .
sanki kuytu bir köşede saklanmıştır da şimdiye kadar,
üstelik sinsice
sessizce
hiç ihtimal verilmezken varlığına,
bir söz
bir olay
bir aksilik
bir yoksunluk
aniden çıkarıverir ortaya
şaşırır insan
susar
donar
konuşamaz
ne inkarı mümkündür artık
ne de tesellisi
baş etmek de öyle zannedildiği kadar kolay değildir
..........
anlarsınız ki siz de masum değilsiniz
mazlum değilsiniz
mağdur değilsiniz
ve belki de siz de can yaktınız
kalp kırdınız
birilerini ağlattınız
ama hiç farkına varmadınız
çünkü şimdiye kadar sadece kendinize baktınız
içinizde öfkenin
kinin
nefretin
hasedin
nasıl da geliştiğini göremediniz
gelişip büyüdüğünü
kalbinize ve beyninize yerleştiğini
söküp atın içinizden
hem de hemen
yoksa ne taşıyabilir
ne de onlarla yaşamayı öğrenebilirsiniz
çünkü artık kötü olduğunuzu öğrendiniz...
herkes kadar
..........
anlarsınız ki siz de masum değilsiniz
mazlum değilsiniz
mağdur değilsiniz
ve belki de siz de can yaktınız
kalp kırdınız
birilerini ağlattınız
ama hiç farkına varmadınız
çünkü şimdiye kadar sadece kendinize baktınız
içinizde öfkenin
kinin
nefretin
hasedin
nasıl da geliştiğini göremediniz
gelişip büyüdüğünü
kalbinize ve beyninize yerleştiğini
söküp atın içinizden
hem de hemen
yoksa ne taşıyabilir
ne de onlarla yaşamayı öğrenebilirsiniz
çünkü artık kötü olduğunuzu öğrendiniz...
herkes kadar
20.12.2012
KAÇ KEZ DAHA ..
hani her defasında söz veriyorum ya kendi kendime
bir daha beni üzmene izin vermeyeceğim diye
ve dönüyorum ya sözümden
bil ki içimde cam kırıklıkları biriktiriyorum ben..
kanatıyor içimi,
içim kanıyor,
canım yanıyor..
19.12.2012
HAYAL YOLCUSU
hayalsiz olmaz değil mi
hayatın tadı, rengi
insanların yaşama sevinci
hep bu hayaller yüzünden değil mi?
hayal kurmak iyi, güzel de
kararını bilmeli..
ama kararında hayal olur mu ?
zaten hayalin özelliği uçsuz bucaksız olmasıyken üstelik..
hayale sınır koyulur mu?
sakın kararında kalma
düşüncelerini salıver sonsuzluğa..
yine de derim ki, zirveden düşüşün acısı da ağır olur
şahikalarda boy göstermek isterken insan
bakarsın, kendini bir anda yerde bulur
zaman alır toparlanması
yeniden ayağa kalkıp adım atması
yara bere içinde kalır ruhun
kim bilir belki de ömür boyu sürer korkun..
bir daha cesaret edemezsin hayal kurmaya
kurduğun hayallerin peşinden koşmaya
yerinde sayarsın
hayat ne verirse sana, kabul eder, susarsın
ama bir de başardığını düşün
tamamen değişir hayat öykün
işte bu dersin, buymuş yaşamak
mutluluğunu gösterirsin herkese haykırarak
gök kuşağı gibi renklenir her yer
şimdi sen karar ver
ya razı ol aza
de ki, ne çıkarsa bahtıma
ya da ulaşmak istiyorsan daha fazlasına
göze al her türlü zorluğu, ama unutma azı da bulamamak var sonunda..
MİMİM
Devinim ve İpecik Böcecik beni kurban ( ! ) seçtiği için şu mimi aradan çıkarayım dedim :)Gerçi Devinimin mimlemesi birazcık da benim yüzümden oldu. Ben aslında pek beceremiyorum bu mim meselesini. Ama Dönence bu konuda uzman. Uçurum Çiçeği de ilk kez mimlenmiş olsun. Ben iki kişi seçtim, ama okuyup, ben olsam ne muhteşem cevaplar verirdim diyenler varsa, buyursun cevaplasın..Çünkü herkes mim sevmiyor, ben de kimseyi zor durumda bırakmak istemiyorum..
1-Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır ?
Zor bir soru..İyi ki duygusalım ve ne yazık ki duygusalım. Aslında onların işine pek karışmıyorum, kim diğerini bastırırsa o ön plana çıkıyor , çünkü ben ikisine de güveniyorum. Doğru zamanda, doğru yerde olmayı bilirler. Haaa hiç mi hata olmuyor, oluyor elbette. İşte böyle durumlarda kimse kimseyi suçlamıyor, üçümüz birbirimize sarılıp, teselli buluyoruz :)
2-İnsanlar niye mutlu değiller?Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar?
Çünkü makinalaştık. Teknolojik açıdan geliştikçe , geniş aileden çekirdek aileye döndükçe, maddi açıdan kendimizi geliştirdikçe yalnızlaştık, duygusal açıdan aç kaldık, ruhsal açıdan da huzuru bulamaz olduk. Şimdi artık faceden günde 15 kişinin " dürt"tüğü, onlarca, yüzlerce insanın twetlediği, bir o kadarının blogta takip ettiği yalnız insanlar var. Hastalandığında kapısı çalınmayan, ne haldesin diye sorulmayan.. Bütün bu insanların yerine, gerçek hayatta gözlerinin içine baktığında ne halde olduğunu anlayan biri olsa, olabilse.. İnsanlar artık birbirlerinin gözüne bile bakamıyor.
Okumayı bırakmamız da buna sebep diye düşünüyorum. Hayal kurmuyoruz, gençliğin hedefi yok. Ya da hedef maddesel planda . Daha iyi bir iş, daha çok para.. Bu da mutlu olmayı arka plana atıyor. İyi iş ve çok paraya ulaşamayınca mutlu da olmuyor, çünkü buna endekslenmiş..Kazara ulaştıysa, yine mutlu değil, çünkü bunların mutlu etmeye yetmediğini anlıyor.
Ve insan ( muhtemelen ben de dahil ) elindekine bakmıyor, elinde olmayanı istiyor..
3-Çok para harcayıp keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğin bir şey var mı ?
Çok tutumluyumdur. Gereksiz harcamam olmaz. Aldığım ya da harcadığım muhakkak gerekli bir şeydir. Hayatımın belli bir döneminde ( özellikle ünv. de öğrenciyken ) kitaba çok para vermiştim. Yine öğrenci olsam da, bütün harçlığımı yine kitaplara verebilsem...
Keşke alsaydım , harcasaydım dediğim olmuştur. Mesela 2 gün önce bir demet kasımpatı aldım, beyaz. Ama vazoya az geldi, keşke iki tane alsaydım dedim :)
Şunu da kabul ediyorum ki insan ara sıra kendisini ödüllendirmeli, şımartmalı. Sadece mutlu olmak için , gereksiz de olsa para harcamayı bilmeli ..
4-Haklı olduğun bir konuda hakkını savunur musun yoksa susmak adalet mi dersin ?
Kendimi savunurum, üstelik nadir de olsa bazı özel insanlara karşı ( nazımın geçtiği ) , haksızken bile haklı duruma geçmeyi severim... :) Dışarıda tanımadığım insanlarla tartışmaya dökmeden konuşurum. Kendimi ifade ederim.
Tanıdığım insanlara karşı tavrım daha değişik olur. Eğer ön yargılı ve inatçıysa söyler geçerim, ısrarcı olmam. Hatasını kabul edebilecek biriyse konuşurum. Ta ki beni anlayana kadar.
5- Tok gözlü müsün yoksa her şeyim olsun diyenlerden misin ?
Tok gözlü değilim.. İlle de olmalı dediğim, mutlaka sahip olmak istediğim şeyler var. Ama bu her şeyim olsun anlamına da gelmiyor tabi. Yani demek istediğim, hayatımda önceliklerim var. Mesela, ilk üç sırada her ne varsa olmalı, olmasını isterim. Ama onlar yoksa, kalan 97 beni avutmaz. İlk üç varsa da 97 olmuş olmamış, önemsemem.
Yazdıklarımı okudum da, sorular öyle iki- üç cümleyle ifade edilecek tarzda değil.. Ya da dediğim gibi , ben bu mim işini beceremiyorum :(
1-Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır ?
Zor bir soru..İyi ki duygusalım ve ne yazık ki duygusalım. Aslında onların işine pek karışmıyorum, kim diğerini bastırırsa o ön plana çıkıyor , çünkü ben ikisine de güveniyorum. Doğru zamanda, doğru yerde olmayı bilirler. Haaa hiç mi hata olmuyor, oluyor elbette. İşte böyle durumlarda kimse kimseyi suçlamıyor, üçümüz birbirimize sarılıp, teselli buluyoruz :)
2-İnsanlar niye mutlu değiller?Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar?
Çünkü makinalaştık. Teknolojik açıdan geliştikçe , geniş aileden çekirdek aileye döndükçe, maddi açıdan kendimizi geliştirdikçe yalnızlaştık, duygusal açıdan aç kaldık, ruhsal açıdan da huzuru bulamaz olduk. Şimdi artık faceden günde 15 kişinin " dürt"tüğü, onlarca, yüzlerce insanın twetlediği, bir o kadarının blogta takip ettiği yalnız insanlar var. Hastalandığında kapısı çalınmayan, ne haldesin diye sorulmayan.. Bütün bu insanların yerine, gerçek hayatta gözlerinin içine baktığında ne halde olduğunu anlayan biri olsa, olabilse.. İnsanlar artık birbirlerinin gözüne bile bakamıyor.
Okumayı bırakmamız da buna sebep diye düşünüyorum. Hayal kurmuyoruz, gençliğin hedefi yok. Ya da hedef maddesel planda . Daha iyi bir iş, daha çok para.. Bu da mutlu olmayı arka plana atıyor. İyi iş ve çok paraya ulaşamayınca mutlu da olmuyor, çünkü buna endekslenmiş..Kazara ulaştıysa, yine mutlu değil, çünkü bunların mutlu etmeye yetmediğini anlıyor.
Ve insan ( muhtemelen ben de dahil ) elindekine bakmıyor, elinde olmayanı istiyor..
3-Çok para harcayıp keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğin bir şey var mı ?
Keşke alsaydım , harcasaydım dediğim olmuştur. Mesela 2 gün önce bir demet kasımpatı aldım, beyaz. Ama vazoya az geldi, keşke iki tane alsaydım dedim :)
Şunu da kabul ediyorum ki insan ara sıra kendisini ödüllendirmeli, şımartmalı. Sadece mutlu olmak için , gereksiz de olsa para harcamayı bilmeli ..
4-Haklı olduğun bir konuda hakkını savunur musun yoksa susmak adalet mi dersin ?
Kendimi savunurum, üstelik nadir de olsa bazı özel insanlara karşı ( nazımın geçtiği ) , haksızken bile haklı duruma geçmeyi severim... :) Dışarıda tanımadığım insanlarla tartışmaya dökmeden konuşurum. Kendimi ifade ederim.
Tanıdığım insanlara karşı tavrım daha değişik olur. Eğer ön yargılı ve inatçıysa söyler geçerim, ısrarcı olmam. Hatasını kabul edebilecek biriyse konuşurum. Ta ki beni anlayana kadar.
5- Tok gözlü müsün yoksa her şeyim olsun diyenlerden misin ?
Tok gözlü değilim.. İlle de olmalı dediğim, mutlaka sahip olmak istediğim şeyler var. Ama bu her şeyim olsun anlamına da gelmiyor tabi. Yani demek istediğim, hayatımda önceliklerim var. Mesela, ilk üç sırada her ne varsa olmalı, olmasını isterim. Ama onlar yoksa, kalan 97 beni avutmaz. İlk üç varsa da 97 olmuş olmamış, önemsemem.
Yazdıklarımı okudum da, sorular öyle iki- üç cümleyle ifade edilecek tarzda değil.. Ya da dediğim gibi , ben bu mim işini beceremiyorum :(
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)