Berlin Duvarı'na kadar gidip de ismimi yazmamak olmazdı..Benim için küçük, insanlık için büyük bir yazı :))
Şehir turumuzun 2., gezimizin 3. günü , bana göre çok verimli geçti. Zira hep görmek istediğim Berlin Duvarı'na gittik. Heyecan vericiydi. Sonradan öğrendiğime göre dünyaca ünlü 100 ressamın çizdiği duvar resimleri karşımızdaydı. Hepsi karşısında durup dakikalarca incelemeye / seyretmeye değerdi. Biz Berlin'in doğu tarafında kalıyorduk ve doğuya bakan duvarda oldukça soyut ( soyutun oldukçası nasıl oluyor ya hu ? ) , felsefi çözümlemeler isteyen resimlerdi. Ancak duvarın arkasına baktığımda sadece ve sadece yazılar vardı. Hava çok soğuktu ve Leyla " gidelim " diye tutturdu. Bu nedenle kabaca baktım hepsine....
Bu araba, duvar müzesine dahil. Ancak sırrı nedir çözemedim. Netten yaptığım araştırmaya göre, arabalarıyla Batıya geçen ve alkışlarla karşılanan bir çiftin ve genel anlamda geçişlerin sembolü olabilir mi acaba ?
Bu resim en çok etkilendiklerimden...
Duvarın arkasına geçtiğinizde bu manzaralar karşılıyor sizi. Batıdaki binalar daha eski, Doğu, bir önceki yazımda da bahsettiğim üzere, şantiyeye benzediğinden, eski binalarla yeniler yan yana... Hatta bazen bana çok çirkin gelen görüntüler oldu. Yeni binaları ne kadar modern olursa olsun, sevmedim..... Yama gibi duruyordu..
Ve işte Batıya bakan duvar. Önce acaba doğu ile batıyı karıştırıyor muyum dedim. Bana göre resimler, yazılardan çok daha ilgi çekiciydi ve batıya yakışıyordu.Sonra düşündüm, toplumların ve kişilerin bunalımlı zamanlarında, kaos halinde sanatsal açıdan üretim daha fazla olur gibi bir yorum getirdim kendimce.Ama , bu resimlerin ressamlar tarafından yapıldığını göz önünde bulundurunca ( yazıların menşeini bilmiyorum, ya da kimlerin yazdığını) tezimi kendi kendime çürütmeye karar verdim:))
Araba gibi, bisikletin de sembol ve müzeye dahil olduğunu düşünürken, genç bir kız gelip, zinciri çözdü ve alıp gitti. Bana da saflığıma gülmek kaldı :))
Leyla artık mızmızlanmanın şiddetini artırmaya başlayınca, O'na değil, ellerimi donduran soğuğa yenildim ve hadi gidelim dedim. Gönlü olsun, kıramayıp tamam dediğimi düşünsün .Tabi bunu okuyunca ne diyecek bilemiyorum :))) Otobüsümüze binip, Berlin Duvarı'nın orijinal halinin bulunduğu yere gittik.
Berlin Duvarı aslında böyleymiş...
Duvarın arkasındaki, birbirine paralel bu blokların ne olduğunu , ah almanca bileydim de rehbere soraydım..
Gogıl amca , 155 km uzunluğunda diyen tur şoförünün aksine , duvarın 46 km uzunluğunda olduğunu söylüyor. Yıkılan duvar kalıntıları bir yerde depolanmış, saklanıyormuş.Kalan kısmı da sökülecekmiş zamanla. Tabi ki hepsi değil.
Belki de Berlin Duvarı'nı utanç duvarı yapan sebeplerden biri de, duvarı aşmaya çalışırken insanların canlarından olmaları. Değişik tarihlerde, küçük büyük, kadın çocuk demeden bir çok insan bu uğurda can vermiş. Hayatını kaybedenlerin resimlerinin ve ölüm tarihlerinin yer aldığı .... ne denir ki buna ? anıt mezar mı ? işte öyle bir yer vardı. Küçük çocukların da olduğunu görünce içim cız etti....
Berlin duvarı yıkıldıktan sonra, depoya kaldırılanların dışında bir bölümü Amerika'ya satılmış. Ancak dükkanlarda 5-10 euro karşılığında duvar kalıntılarından almak/ edinmek mümkün....
Sıra geldi günün özetine.....
Yani Duvar, kapitalist sistemin çarklarına daha fazla karşı koyamadığı için yıkılmış. :)