hüzün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hüzün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12.12.2012

MELANKOLİ





Her gün konuşuruz biz. Hem de saatlerce. Bazen düşünürüm  nereden konu buluyoruz, nasıl hiç  sıkılmadan konuşabiliyoruz bu kadar ? Konu kendimiz  olmayabilir..Bir arkadaşımız, ortak  tanıdığımız,  yolda gördüğümüz ilginç bir kişilik, siyaset, düşünce sistemleri....aklınıza ne gelirse.
İkimiz de mantıklıyızdır. Orta noktada buluşuruz çoğu zaman. Birimiz diğerinin bildiğine farklı bir açıdan bakıyordur, bu hoşumuza gider..Birimiz diğerinin bilmediği ya da hiç düşünmediği bir konuya parmak basıyordur, buna da bayılırız.Yeni şeyler öğrenmek, ufku genişletmek, farklı pencere edinmek heyecanlandırır, ayrı bir haz verir bize.
Ama bugün olduğu gibi nadiren de olsa asla ortayı bulamadığımız, mutabakata varamadığımız zamanlar da olur.
Tartışmanın konusu melankolik yapıdaki insanlar..Yani ciddi anlamda psikolojik rahatsızlık olarak değil de, halk diliyle hüzün ve yalnızlık sevdalıları . Konuşmamızdaki ortak nokta; bu tip insanların iki gruba ayrıldığı..İlk gruptakiler pek ilgilendirmiyor bizi. Yani birazcık bu duyguları barındırsalar da kendilerinde, sırf bu hali abartarak insanların dikkatini üzerine çekmeye çalışan, daha karizmatik olduğunu düşünen ilgi meraklıları.
Diğer grup ise, haklı nedenlerle ruhsal çöküş yaşayan , kendini çıkmazda hisseden , pesimist düşünen, her daim mutsuz dolaşanlar. Tamam mazoşist yapıda olup , acıyla beslenen insanlar da var. Acı çektikçe kendini var eden, hatta bu durumu üretkenliğe dökebilenler mevcut toplumumuzda. Böyleleri hep şikayet halindedirler. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin durum değişmez. Yıllar sonra dinleseniz de problem aynıdır, ama çözüm yoluna  gidilmemiştir. Çünkü çözüm işlerine gelmez. Onlar bu halden (içten içe ) mutludurlar.
 Buraya kadar fikir bazında aykırılık yok. Ama ben diyorum ki, bir insan grubu daha var. Ne dikkat çekmek için,  ne de  bu halden zevk aldıkları için... Gerçekten çözüm yolu olmadığından, çıkış yolu bulamadıklarından hüznün ve mutsuzluğun pençesinde olanlar  var. Onlar için mutluluğun reçetesi, madem ki kurtuluş mümkün değil kabullenmek..  Kabullenmek için de zaman gerekiyor elbette. Bu süreçte düşüp kalkmalar, dibe vurmalar , boşluğa düşmeler kaçınılmaz. Lakin, bizim kız itiraz ediyor. Çözümsüzlüğün mümkün olmadığını söylüyor. Yani kabullenmek ve bununla yaşamayı öğrenmek çözüm sayılmıyor O'na göre. Durum ne kadar kötü olursa olsun, mutlaka çıkar yol bulunur. Yeter ki insan istesin, gayret etsin. Zaten insanın hayattaki tek amacı ve görevi bu değil mi diyor.Yani her şart altında mutluluğa, ruhsal dinginliğe ulaşmak.
Kim haklı bilmiyorum. Ben yine de çözüm yolu olsa bile , bedeli ağır olacağı için insanların bu yolu tercih etmeyip , mutsuzlukla sarmaş dolaş olabileceklerine inanıyorum. İster bu duruma teslim olup, kendilerince mutlu olurlar, ister sonuna dek ayak diretip   imkansızlığa boyun eğmezler..Bedeli hüzün olsa da...