özlem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
özlem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9.12.2012

SANA GELESİM VAR.




öyle birikti ki  sözlerim
sana gelip susasım var..
yüreğindeyken yüreğim,
 hayallere dalasım var...

16.11.2012

AŞKIM DEPREŞTİ...



Aşk, Aşkın Gözyaşları, Aşk Ahlakı,  Suskunlar, Mavi Karanlık....
Ve daha niceleri..
Hepsi büyük bir şevkle başlayıp, bitiremeden bir kenara attığım kitaplar..Hele bir de Olasılıksız var ki, tam evlere şenlik.. İlk sayfasından itibaren  büyük bir şevkle okuduğum kitabı bitirmeye 25-30 sayfa kala ,  pat diye bırakmıştım...
Oysa böyle değildim ben...Başladığım bir işi mutlaka ama mutlaka bitirirdim. Hoşlanmasam da, anlamasam da , yarı uykulu, yarı uyanık  okurdum  her tür kitabı.
Bazen bir yazara dadanırdım. Mesela Doğu'nun Limanları ile başlayan Amin Maalouf  keşfim, diğer kitaplarıyla devam etmiş, hepsini bir solukta okumuştum.......
60 ihtilalini anlatan Bir Gün Tek Başına 'yı  okurken  her cümleyi, her olayı yüreğimin  en derininde hissettim. Ama aynı yazarın 80 ihtilalini anlatan Mavi Karanlık kitabı ne yazık ki aynı şekilde sürüklemedi beni..
Sebebini çok sorguladım. Neden bu uzaklık, geri duruş,  soğuk bakış...
Çözdüm..
Özledim ben
Hem de çok
O'nu
Yani Oruç'u
Yani Oruç Aruoba'yı
Bundan 11-12 sene önce tanımıştım O'nu..Kitabını elime ilk aldığımda,  çoğu cümlesi saçma ve zorlama gelmişti. Ama helezon misali  farkettirmeden  zamanla beni içine çekti.. Kana yayılan uyuşturucu gibi, önce  insanın başını döndüren, sonra  deli gibi kendine bağlayan tarzı  başka bir boyuta taşıdı sanki . O'nu okumak, kelimelerle dans etmeyi öğrenmek demek..O'nu okumak, herkesin dediğini anlamak, ama hiç kimse tarafından anlaşılamamak demek..O'nu anlamak, demek istediğini onlarca cümleyle anlatmak, ama birini bile karşındakine anlatamamak demek..O'nunla olmak, insanlardan  kopmak demek. Herkesin konuştuğu dili bilip,  kimsenin anlamadığı dilden konuşmak demek...
Kıskanç bir maşuk  gibi, aşık olanı  kendine bağlayan , herkesten  çekip koparan tarzını  anladığımda artık çok geçti..Hani, "nasılsın " sorusuna verilecek " iyidir, ne olsun, yuvarlanıyoruz işte..."   cevap kalıpları yerine, öyle sözler söyler olmuştum ki, karşımdaki bir tek şey dışında hiç bir şey anlamazdı. Anladığı tek şey ise " iyi olmadığım " dı...
Bir gün  tüm cesaretimi toplayıp, ne kadar kitabı varsa yok etmiştim. Evet evet yok etmiştim. Sanki başkasına verirsem bu lanet yeryüzüne yayılacaktı. Böylelikle kurtuldum / kurtulurum zannettim.. 
Ama aşk böyle bir şey demek ki... Kanınıza işledi mi,  bir gün döner dolaşır yakanıza yapışır yine... Demek ki, aşk  bir yerlerde pusuda bekler, en savunmasız anınızda çıkar karşınıza..Ben de böyle hissetim akşam  bir sohbetin ortasında..
 Birden aklıma düştü.. 
Özlediğimi farkettim...
Aşkım depreşti..
O'na koşmalıydım..
O'nunla olmalıydım..
O'nu okumalıydım..
Bu kadar ayrılık yeterdi..
Sanırım yeniden hemhal olma  vakti geldi...
Vakt_i visal....

               Kendi olarak , sana gelen
               Sana gereksinimi olmadan seni isteyen
               Sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
               Kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
               O, işte......
                                                   Oruç Aruoba