Aşk, Aşkın Gözyaşları, Aşk Ahlakı, Suskunlar, Mavi Karanlık....
Ve daha niceleri..
Hepsi büyük bir şevkle başlayıp, bitiremeden bir kenara attığım kitaplar..Hele bir de Olasılıksız var ki, tam evlere şenlik.. İlk sayfasından itibaren büyük bir şevkle okuduğum kitabı bitirmeye 25-30 sayfa kala , pat diye bırakmıştım...
Oysa böyle değildim ben...Başladığım bir işi mutlaka ama mutlaka bitirirdim. Hoşlanmasam da, anlamasam da , yarı uykulu, yarı uyanık okurdum her tür kitabı.
Bazen bir yazara dadanırdım. Mesela Doğu'nun Limanları ile başlayan Amin Maalouf keşfim, diğer kitaplarıyla devam etmiş, hepsini bir solukta okumuştum.......
60 ihtilalini anlatan Bir Gün Tek Başına 'yı okurken her cümleyi, her olayı yüreğimin en derininde hissettim. Ama aynı yazarın 80 ihtilalini anlatan Mavi Karanlık kitabı ne yazık ki aynı şekilde sürüklemedi beni..
Sebebini çok sorguladım. Neden bu uzaklık, geri duruş, soğuk bakış...
Çözdüm..
Özledim ben
Hem de çok
O'nu
Yani Oruç'u
Yani Oruç Aruoba'yı
Bundan 11-12 sene önce tanımıştım O'nu..Kitabını elime ilk aldığımda, çoğu cümlesi saçma ve zorlama gelmişti. Ama helezon misali farkettirmeden zamanla beni içine çekti.. Kana yayılan uyuşturucu gibi, önce insanın başını döndüren, sonra deli gibi kendine bağlayan tarzı başka bir boyuta taşıdı sanki . O'nu okumak, kelimelerle dans etmeyi öğrenmek demek..O'nu okumak, herkesin dediğini anlamak, ama hiç kimse tarafından anlaşılamamak demek..O'nu anlamak, demek istediğini onlarca cümleyle anlatmak, ama birini bile karşındakine anlatamamak demek..O'nunla olmak, insanlardan kopmak demek. Herkesin konuştuğu dili bilip, kimsenin anlamadığı dilden konuşmak demek...
Kıskanç bir maşuk gibi, aşık olanı kendine bağlayan , herkesten çekip koparan tarzını anladığımda artık çok geçti..Hani, "nasılsın " sorusuna verilecek " iyidir, ne olsun, yuvarlanıyoruz işte..." cevap kalıpları yerine, öyle sözler söyler olmuştum ki, karşımdaki bir tek şey dışında hiç bir şey anlamazdı. Anladığı tek şey ise " iyi olmadığım " dı...
Bir gün tüm cesaretimi toplayıp, ne kadar kitabı varsa yok etmiştim. Evet evet yok etmiştim. Sanki başkasına verirsem bu lanet yeryüzüne yayılacaktı. Böylelikle kurtuldum / kurtulurum zannettim..
Ama aşk böyle bir şey demek ki... Kanınıza işledi mi, bir gün döner dolaşır yakanıza yapışır yine... Demek ki, aşk bir yerlerde pusuda bekler, en savunmasız anınızda çıkar karşınıza..Ben de böyle hissetim akşam bir sohbetin ortasında..
Birden aklıma düştü..
Özlediğimi farkettim...
Aşkım depreşti..
O'na koşmalıydım..
O'nunla olmalıydım..
O'nu okumalıydım..
Bu kadar ayrılık yeterdi..
Sanırım yeniden hemhal olma vakti geldi...
Vakt_i visal....
Kendi olarak , sana gelen
Sana gereksinimi olmadan seni isteyen
Sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
Kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
O, işte......
Oruç Aruoba