İsteksizce kalktı yataktan. Önemli bir gündü...Heyecanlıydı, korkuyordu.. Aslında duygularından çok da emin değildi. Bu kalp atışlarındaki hızlanmanın sebebini, onu korkutanın ne olduğunu bilmiyordu..
Terliklerini giymek istedi, bir teki her zamanki gibi kayıptı. Güldü kendi kendine...
- Akıllanmazsın kızım sen.. Her sabah aynı terane.. Şunların ikisini yan yana koysan,, ayırmasan da sabah hemencecik bulsan ne olur sanki..
Lavaboya gidip, musluğu çevirdi.. Ellerini yıkadı defalarca.. Farkında bile değildi. Ahhh bu gün bir bitseydi.. Akşam olsaydı da televizyonun karşısında sere serpe otursaydı..
- Geçecek, göz açıp kapayıncaya kadar geçecek..
Hemen kendine geldi, yüzüne hızla bir iki avuç su serpti. Saçlarını tarayıp, tepeden bağladı. Derli toplu olmalıydı. Dolabın kapaklarını açtı. Giyinirken zorlanacaktı. Üzerine hem rahat, hem düzgün bir şeyler giymeliydi.
- Ya kendimi kaybedersem... Ya bağırıp çağırmaya başlarsam ?
Kafasındaki bu saçma düşüncelerden çabucak kurtulmalıydı. Mutfağa gidip su koydu. Süte uzandı, vazgeçti. Ayılmak için sade içmeye karar verdi. Kahve fincanını avuçlarının arasına alıp pencereye yöneldi. Dışarıyı seyretmek hoşuna gidiyordu. Her insan ayrı bir dünya demekti onun için. Neriman teyzeyle göz göze geldi . Yaşlı kadın can sıkıntısından, bıkıp usanmadan her gün giderdi o markete. El salladı camın arkasından gülümseyerek..
- Ben de mi onun gibi olacağım ? Yaşlandığımda tek başıma?...
İçi daralmaya başlamıştı, farkettiği anda döndü odaya doğru. Akşamdan toplamakla iyi etmişti. Huzursuz olurdu dağınık bıraksa...
Fincanı mutfağa bırakıp hızlıca çıktı evden.. Koşar adımlarla giderken, neler söyleyeceğinin üzerinden geçti bir kez daha. Suçlamayacaktı. Sesini yükseltmeyecekti..Uzun yıllar geçmişti üzerinden. Artık kendini kontrol edebilmeliydi..Bunca yıl sonra karşılaşmaları sevgi dolu olmasa da , ki bu çok zordu, en azından saygılı davranmalıydı..
O'na yaklaştıkça yeniden başladı çarpıntısı. Hiç bakmadan ilerledi, adımları geri geri gidiyordu sanki. Geri dönmeyi düşündü bir an, vazgeçti.. Çok geçti artık..
Ses etmeden , ilişir gibi oturdu bir kenara... Hemen söze başlamalıydı.. Uzatmanın alemi yoktu.
- Çok uzun zaman oldu, dedi..
Gerisini getirmek zor olacaktı.
- Hep gelmek istedim sana... İnan istedim.. Ama olmadı işte, biliyorsun..
Ağlayacak mıydı ne.. Sanki sesi çatallaşmaya başlamıştı. Yutkundu, öksürdü..Mırıldanır gibi çıktı ağzından kelimeler..Bakmıyordu hiç O'na doğru. Bu çekinme, ürkeklik eskiden beri vardı gerçi. Sahi hiç gözlerinin içine bakmış mıydı ? Bakabilmiş miydi ? Bir an düşündü. O'nun karşısında eskiden beri aynı duyguları hissederdi. Korkuyla karışık bir heyecan...
-Ben vazgeçtim.. Sorgulamalardan, hesaplaşmalardan vazgeçtim. Çünkü ne kadar uğraşsam da işin içinden çıkamıyorum.. Soruların cevabı sende , biliyorum.. Bu konuşmayı çok önceden yapmalıydık. Beni bunca cevapsız soruyla bırakıp gitmemeliydin...
Hiç durmadan konuşuyordu. Sanki otomatiğe bağlanmış gibi... Ne çok prova yapmıştı oysa.. Hepsini unutmuş, aklına geleni söylüyordu..Bir ara dayanamayıp ağlamaya başladı.. Ne kadar kaldı orada farkında bile değildi. O'nunla yaptığı en uzun konuşmaydı..Hoş sorularına cevap vermekten başka konuşamazdı ki daha önce karşısında...
Hava kararmak üzereydi neredeyse.. Yavaşça doğruldu , ayağa kalktı.. Geldiğinden beri ilk kez O'na doğru baktı. Dayanamadı, hıçkırarak üzerine kapaklandı.. Ağladı ağladı... Sonra bir avuç toprak aldı eline, kokladı içine çeke çeke.. Öptü, Usulca yere bıraktı...
- İnan seni affetmeyi çok istiyorum ... Kim bilir belki bir gün.....
Birden geri dönüp koşarcasına uzaklaştı oradan... Tahmin edemeyeceği kadar hafiflemişti. Konuşmak iyi gelmişti ...