6.10.2013

...........

Boşuna dememişler,
" Herşey olacağına varır.."
Eğer  müdahale eder, olağan akışı bozarsanız,
Ne kadar iyi niyetli olursanız olun,
Verdiğiniz zararı telafi edemezsiniz....






3.10.2013

KİMSEYE SONSUZ KREDİM YOK....

    
     "Orada alicenap bir duruş sergileyemedin" dedi... Başka biri söylese, bu cümleye bozulurdum. Enaniyetime  ters düşerdi. Ama biliyorum ki, objektif değerlendirmiş. ....." Doğru " dedim...
 (Aslında bu kelimeden kasıt,  birebir sözlük anlamı değildi elbette.. Yüce gönüllülük anlamında kullanılmıştı. Ortada onursuzca bir durum yok yani )
     Bu cümle çıkış noktası. Konu uzadı .. Kime, ne kadar, nereye kadar taviz verilmeli, hoşgörü tanınmalı ? Bunun  sınırı olmalı mı ?  Davranış tarzını belirlerken ölçü nedir ?
     Herkesin görüşü, doğrusu ,  tavrı elbette farklı olacaktır...
     Benim düşüncem, insan   kendi kişiliğine, doğrularına ( bu doğrular yazılı yazısız toplum kuralları da göz önünde bulundurularak, yaşanmışlıkların insana kazandırdığı değer yargılarının süzgecinden geçerek belirlenmeli )  ahlak anlayışına, insan ilişkilerine verdiği öneme  yakışır biçimde davranmalı her zaman.  Yani karşınızdaki buna değer mi değmez mi düşünmeyecekseniz.  Öncelikle kendi vicdanınızın sesi ve gereğidir yapılması gereken.. İyi, kendi zafiyetlerinden olabildiğince arınmış, her türlü kötü his ve düşünceden uzak durmaya çalışan  bir insanın ölçüsüdür bu. Karşı taraf bunu takdir eder ya da etmez o ayrı mesele...
     Ancak, hoşgörüde sınır tanımamak, insanın kendisine eziyet etmesi demektir.  Yok bu genelleme oldu. Şöyle düzeltelim, ben sınırsız bir hoşgörü tanıyamam kimseye.. Kim olursa olsun. İsterse canımın parçası , hayatımın anlamı, yaşama gayem...... gibi,  büyük büyük laflar ettiğimiz insan olsun karşımda farketmez... Çünkü unutmamak gerekir ki ben de insanım.. Demirden değilim ki.. Duygularım var, bıçak sırtında seyreden hassasiyetlerim var. Korumakla mükellef olduğum  ruh  ve akıl sağlığım var...
    Hoş görürsünüz, yapılan hatayı affedersiniz, görmezlikten gelirsiniz, amenna.. Belki bu  tavır, karşı tarafın kendisini sorgulamasına sebep olur. Belki durup, ben ne yapıyorum diye düşünür..... Ama bu tavrınız karşı tarafa cesaret veriyorsa, aynı tutumu sergilemeye devam ediyorsa,  hatasını anlayıp geri dönmüyorsa,   vicdanınıza deyin ki,  artık yeter...  Bu noktadan sonrasını ben kaldıramam. Ağır gelir.  Üstelik,  kendime karşı büyük bir haksızlık etmiş olurum. Hala aynı hoşgörüye devam edersem, yapılan haksızlığa veya kötü muameleye ortak olmuş olurum.. Zira, yapılan kötülüğe ses çıkarmamak , razı olmak anlamına gelir, suç ortaklığıdır...
Her ne kadar sabır ve sabırlı olmak  güzel hasletlerden olsa da, sınırsız olmamalı...
Bir yanağıma tokat atana, öbürünü çevirmek bana göre değil...İlkini affedebilirim, ikincisine dur derim..
Yüreğime ayak basan olabilir, verdiğim değere göre hoş görürüm.. Ama bir yere kadar....
Hiç kimsenin yüreğim üzerinde tepinmesine izin vermem !!!!
 





1.10.2013

..........



Kim kime yoldaş belli değil....
İzmir de,
 ben de 
ağlıyoruz...



30.09.2013

BEYAZ GİYME SÖZ OLUR, SİYAH GİYME TOZ OLUR....

Çok mu amiyane bir söz olur bilmem ama, hayata gol atmış gibiyim bu aralar. Pek bi huzurlu hissediyorum kendimi. Hatta dingin demek daha doğru olur.
İşte tam böyle  hissederken  duygular arasında çok ince bir çizgi olduğunu düşünmeye başladım. En azından benim  penceremden böyle görünüyor. Çok gülenin, gülmesi bitmeden ağlamaya başlamasının sebebi de  bu mu acaba ?
Yıllar önce bir arkadaşım demişti, " sevgi ne kadar yoğunsa, nefrete dönüşmesi o kadar kolay olur " diye. Şimdi demek ki, her şeyi kararında yaşamak lazım diyeceğim de...Demiyorum...Onun yerine amaaaaannnnn, ne farkeder, herşey bir gün gelip bitmiyor mu diyorum..İyi de olsa kötü de olsa miadını dolduran gidiyor. Olay, durum, duygu,  insan....hiç farketmiyor. Çok da sorgulamamak lazım belki de.
E be telve, mutluluğu da sorguluyorsun ya, kızım bi dur, yaşa, içine sindir...Sorularla kendini boğmanın alemi ne ?....
Konuyla  alakasız başlığa,  başlıkla alakalı bir parça.....:))







28.09.2013

............

Bu Eylül başka.....
Bambaşka..
Ağaçtan yapraklar düşerdi önceden,
Bu Eylül'de sen düştün yüreğimden ..






27.09.2013

...............

Bir mezar kazmak istiyorum..Yüreğimde kendi canına kıymış ne kadar insan varsa, hepsini toptan  gömmek ve üstünü toprakla örtmek istiyorum...




26.09.2013

BANA GELSİN....



Duru,
Tadı çok hoş,
Tıpkı berrak görüntüsü gibi..
Hep uzaklara bakan, hüzünlü gözlerin gibi
Yudum yudum içiyorum..
Gözlerimi kapatıp,
Bir iksiri içer gibi,
Ayaklarım yerden kesiliyor,
Ruhum hafifliyor,
Zaman dediğin nedir ki,
Sal yakasını, istediği yere aksın,
Seninle olduğum "an" bana yetiyor..
Her şarkıda,
Her şarkının tınısında , kokun burnuma geliyor,
İçime çekiyorum.
ve çoğalıyorum..
Bitmese...
Araya ayrılık girmese..
Aslında üzülmüyorum gidişine,
Sadece sabırsızlanıyorum,
Ya gelmezse korkusu liklerime işlerken,
Sözlerini hatırlıyorum..
"Elimi bırakma "...
Hayaline sımsıkı sarılıyorum..
Artık hazırım,
Bilmediğim diyarlarda çıkmaz sokaklara dalabilirim..
Ve sokak çalgıcıları..
Neydi sevdiğin  şarkı?
Umurumda mı,
Sıradakini bizim için söyle diyorum,
Ama bizden bi'şeyler olsun içinde..
Umudu harmanlasın hüzünle,
Öyle güzel söyle ki, o da duysun
Duysun ki, özlediğimi bilsin
Her neredeyse, kiminleyse,
Bana gelsin...