Yaklaşık 2,5 yıl önce yazdığım bir yazıda Down Cafe 'den bahsetmiş, İzmir'de olmadığı ve gidemediğim için hayıflanmıştım. Hafta sonu Denizli'ye gidince, işim biter bitmez " hadi " dedim A'ya. "Beni Down kafeye götür". Birazcık aradık ama çok da zorlanmadık. Yol üstünde geniş bir yeşillik alan üzerinde, ağaçların arasında , huzur verici ( laf olsun diye söylemiyorum, gerçekten huzur vericiydi. Belki yeşilliğin bol olmasından, belki de benim sempatimden...) bir kafeydi. Hava oldukça sıcak ve bence mevsim normallerinin üzerinde , ki 32-33 derece civarı olduğu için çimlerin üzerinde atılmış masalarda oturmak istedik.
Bir kaç 46 lık garson görünce etrafta şaşırdım. Biz kendi aramızda konuşurken , kız yanımızda bitmiş, farkında değilim.Göz göze gelince karşılıklı gülümsedik.
"Tüm çalışanların 46+1 olduğunu düşünüyordum" dedim. "Ama onlar tek başlarına olsa yürümez ki burası " cevabını aldım. Meğer 9 tanesi 46+1, geri kalan 5 tanesi de 46 lıkmış. Siparişleri isminin Ecem olduğunu sohbet esnasında öğrendiğimiz dünya tatlısı , güler yüzlü sevimli kızımız getirdi. Ardından Onur geldi.
Yanlış hatırlamıyorsam ikisi de 22 yaşlarındaydı, ama daha küçük gösteriyorlardı. Araştırmacı gazeteci kişiliğim hortlamış gibi, soruları sıraladım. Hayatlarından memnunlardı. Mutlu oldukları anlaşılıyordu. Daha sonra fotoğraflarını çekmek için izin istedim. Sohbetimizi fazla anlatmayayım, birazcık merak edip siz de bulunduğunuz şehirde arayıp bulun, umarım yaygınlaşmıştır. Her ilde benzeri kafelerin açılması gerekir.
Hesabı ödemek için içeri girdiğimde duyuru panosu gözüme ilişti. Kısacık notlar yazılıp asılmış. Arada beni gülümseten notlar da vardı. Hiç olumsuz yazanı görmedim.
Kafeden ayrılmadan önce , son kez dönüp arkama baktığımda , şarkıya eşlik ederek dans ediyordu Ecem.
Çalışanların güler yüzlü oluşları, samimi ve sıcak ortam, çimlerin üzerinde yudumlanan kahveler.... Daha ne isterim ki ben.Tüm yorgunluğumuzu atıp ayrıldık... Hepsine çoookkk çok teşekkür ediyorum.