1.09.2015

HAYAL DÜNYAMDAN...MİM...

Bu metruk eve sığınalı neredeyse 6 yıl olmuş. Sabah erkenden   bahçedeki tulumbadan su taşıyıp, sabah temizliğimi bitirdiğime göre, özel günler için sakladığım  elbiselerimi giyebilirim. Dün kazandığım parayı çok iyi kullanmalıyım. Deniz kenarında bir gevrek ve  çaydan   ibaret kahvaltımı yaptıktan sonra, kitapçıya gidip  20 sayfa daha okumalıyım. Eğer biraz daha  uzun kalırsam bedava okumaktan mahrum kalırım diye korkuyorum.  Dikkat çekmemeliyim.  Sanırım, yevmiyenin yanında aldığım bahşişle kendime bir kahve ısmarlayabilirim.
Bugün  epeydir heyecanla beklediğim  konferansa katılacağım.   Konu ne, konuşmacı kim   sormayın, şu an hayal edemedim :))
Elektrik de olmadığı için  hiç bir masrafım yok. Günlük işler yapıp, kazandığım parayla yine günlük yaşıyorum. Bazen yalnızlık içime koyuyor ama  sadece kendimden sorumlu ve özgür olmanın verdiği keyfi hiçbir şeyle  değişmem. Ara sıra yaşlanınca  ne yaparım diye düşünsem de , şimdiden bunların derdine düşmek  saçma geliyor ve hemen uzaklaştırıyorum kafamdan.
Dün parkta tanıştığım bayan, saati 50 liradan  ders verebileceğim bir öğrenci bulmuş. Çok sevindim. Eğer gereksiz harcamalardan kaçınırsam,  hep hayal ettiğim o tura katılabilirim.
.....
 Sessiz Prenses mim için teşekkür ederim. Sanırım aşırı yorgunluk ve yoğunluk beni böyle bir hayale itti ...

20.07.2015

TATİL MÜZİKLERİ MİMİ.

Ankara'dan  misafirlerimiz vardı bayramda. 5 tane de ateş parçası genç.  Ben Aydın'la anlaştım en çok.  O da itiraf etti, birbirimize benzediğimizi ve iyi anlaşacağımızı.  Tam istediğim insan tipi. İstediğim demeyeyim, hoşlandığım.  Zeki , genel kültürü iyi, okumayı seven ama sıkı çalışmaya gelemeyen. Gündeme duyarlı.  Üstelik te hukuk öğrencisi, daha ne isteyeyim . Çalışmayı sevmediğinden olsa gerek, Türkiye 9. su olmuş sınavda.  Aydın'ın bir numara küçüğü Fen lisesini kazanmış bu sene.  Öyle bir bakışları var ki, insanın ruhunu delip geçiyor adeta. Selahaddin.. İsminin t ile söylenmesine çok sinir oluyormuş.  Dikkat ettim ben de. Kelimelere takıntılı. Ne demek istiyorsanız  onu söyleyeceksiniz. Düşüncelerinizi tam ifade edeceksiniz. Yoksa müthiş sorguluyor.  Sohbet esnasında  çok takıştık. Bir ara acaba sinirlendiriyor muyum ki diye endişeye kapıldım. Zira ifadeleri çok sertti. Ama annesi " normalde kimse ile konuşmaz, ama seni sevdi  demek ki, sohbet ediyor " deyince  rahatladım..
Sonra üzüldüm. Zeki  diyorsam, gerçekten normalin üstünde zekayı kastediyorum. İşte böyle insanların  hayatta mutlu olma ihtimali zayıf görünüyor bana nedense. Belki önyargı bilemiyorum. Zeka seviyesi arttıkça mutluluk hormonu daha mı az salgılanıyor ne.  Zeki çocuk, zeki eş, zeki dost  sahibi olmak hoşumuza gidiyor da,  böyle insanları dengede tutmak  zor mu ne..  Hep teyakkuzda olmayı gerektiriyor sanki.
Neyse, konumuz mimdi zaten..
Prensese teşekkür ederim mim için...Mimin sahibi İrem Yağızel'e de ayrıca teşekkür ediyor, ellerinize sağlık diyorum

1- Haziran ayında en çok dinlediğin müzik ?

Deniz Seki'den  işte bu şarkı. Nakaratı  dolandı uzun süre dilime...

2- Rock mı Jazz mı?
Leonard Cohen hayranı olarak  elbette rock diyorum..

3- Kitap okurken en çok hangi tür müzikler dinlersin ?
a-  Dikkatimi dağıtır, sessiz ortamda kitap okumayı severim.
b-  Hangi şarkı olsa farketmez,  kulağa hoş gelen her tür müzik olabilir..
c- Zaten bir süre sonra müziği duymayacağım için   hiç önemli değil,
Bu cevapların hepsi doğru. Sadece okuduğum kitaba,  o anki ruh halime,  okuma amacıma göre cevaplar değişebilir..

4- Hangi şarkı seni huzura çağırır ?
 İşte bu zor bir soru.  Beni genelde hüzne çağırır şarkılar nedense.  Huzura çağıran çıkmadı henüz sanırım. Ama ney olabilir gibi geldi. Bir ara deneyeyim.

5- Bu yaz ayını hangi şarkıyla anlatırsın?
Sözlerini tam hatırlamıyorum ama, Ferhat Göçer'in bir şarkısı var,  "gençliğimi geri verseler, bu kez en çok kendimi severim" Hah işte bu şarkıyla anlatırım.


6- Sokakta yürürken en çok hangi şarkı tempona arkadaş olur ?
Hımmm yürürken şarkı dinlemem ki ben..

Narda,  seni mimledim canım. Tabi ki, kadrolu mimcim Değmesin Yağlı Boyayı  es geçmiyoruz :) Şahin Erdem,  sizi de mimlesem mi bilemedim .. Size bırakıyorum ..


12.07.2015

....VE SEN BİLMEYECEKSİN....


Ne uykuda, 
Ne rüyada,
Her yalnız kaldığımda, 
İçim yana yana ,
ismini anacağım,
Ama sen bilmeyeceksin......
Sarıp sarmaladığım,
Herkesten sakladığım,
Atmaya kıyamadığım,
Sana ait ne varsa,
Tek tek ortaya  koyacağım,
Kah gülecek, kah ağlayacağım,
Seni sensizliğinde  anacak,
Ömrümce unutmayacağım,
Ama sen bilmeyeceksin.....
Gözüme uyku girmeyecek bazı geceler,
Duvarlar üstüme üstüme gelecek,
İçim sıkılacak,
Bana hep zifiri geceler,
Sanki sabah hiç olmayacak,
Ama sen  bilmeyeceksin....
Hiç bir yere sığmayacağım bazen,
Kendimi amansız  sokaklara atacak,
Deli gibi dolaşacağım,
Her gördüğüm simada  senden izler arayacağım,
Ama sen bilmeyeceksin....
Dalıp gideceğim uzaklara,
Hiç gelmeyen baharlarda,
Ayaz vurmuş tomurcuklarda
Umutsuzca seveceğim,
Ama sen bilmeyeceksin...
Dokunmadan,
Konuşmadan,
Gözlerine bakmadan,
Usul usul,  hiç bıkmadan 
Kimseyi böyle sevmeyeceğim,
Hiç kimse benim gibi sevmeyecek,
Ama sen bilmeyeceksin...


8.07.2015

6.07.2015

HAİKU

Bu aralar  haikuya merak sardım..



Mevsimler geçti
Yok senden bir haber
Gözler bulutlu...



Lal oldu dilim
Vuslat bahara kaldı
 Şimdi mevsim kış...



Nazlıdır yarim
Çalsa gönül kapımı
Kuşlar cıvıldar..



30.06.2015

29.06.2015

SANKİ MİMLENMİŞTİM BEN....


Yazmayalı ne çok zaman olmuş. Özledim, yazmaktan çok okumayı . Gerçi telefondan  okunmaya elverişli olanları okuyorum elbette. Elverişli derken, muhteviyatı kastetmiyorum tabi ki.  Gözümü yormayacak, punto tam kıvamında olacak, zemin ne  açık ne koyu....vs.
İşte böyle bir okuma anında  Deeptone 'nun mimlediğini gördüm   de anca  yazabiliyorum. Deep'in yazılarını hızlıca gözden geçirdim ama o yazıyı bulamadım. Artık olduğu kadarıyla...
Mim  " neden yazıyoruz " idi.
Ben kafayı sıyırmamak için blog açtım. Faydası oldu mu tartışılır tabi ki.
Keşke şuraya süslü, afilli bir kaç cümle yazabilseydim ama ne yazık ki gerçek bu. Kendi kendimi yiyip  depresyona gireceğime, yazayım da okuyanlar girsin dedim :)
Yazma konusunda asla iddialı olmadım. Profesyonel bir gayem ya da hedefim de olmadı. Benim için farklı bir dünya , farklı insanlar, farklı düşünce yapılarını keşfetmek için iyi bir fırsat oldu. Açıkcası hayatıma bu kadar anlam katacağını hiç düşünmemiştim başlarken.Takip ettiğim çoğu bloğun  belli bir tarzı  var. Ben henüz bunu başaramadım. Belki kendimi sınırlandırmak istemedim, belki işte ben bu konuda iyiyim diyebileceğim bir alan yok , bilmiyorum. Bildiğim tek şey, yazarken nefes aldığımı hissediyorum, rahatlıyorum...
Mim için Deep'e teşekkür ediyor, Değmesin Yağlı Boya'yı mimliyorum ..