5.01.2015

İNSAFSIZ...

Yüreğim yangın yeri...
İki kelam et de söndür şu  hasret ateşini...


YENİDEN BAŞLAMAK ???

Yeniden başlamak diye bi'şeye inanmıyorum..
Geri dönersin, kaldığın yerden devam edersin, yön değiştirirsin, her şeyi oluruna   bırakırsın..
Ama yeniden başlayamazsın.. Yok öyle bi'şey..Yeni sayfa açmakmış,  sıfırdan başlamakmış, eski defterleri kapatıp, yeni başlangıçlara imza atmakmış..

Yok öyle bi'şey...
Bunca yaşanmışlıklar varken...
İçini buran pişmanlıklar, canını yakan  hatalar, kalp kırıklıkları, başarısızlıklar, hüzünler, özlemler, gerçekleşmemiş hayaller.... Sırtında bunca yük, ayaklarında bunca pranga varken,  neyin yenisiymiş, başlamasıymış ki bu...
Önce  kabul edeceksin,  barışacak, uzlaşacaksın. Olmadı ağzına geleni söyleyip içini  rahatlatacaksın. İyisiyle kötüsüyle, hatasıyla sevabıyla yaptığın ve söylediğin her şeyi kabul edeceksin.  Yok öyle yeniden başlıyorum deyip, onları cami avlusunda bırakır gibi çekip gitmek..

Yeniden başlayamazsın...
Yeniden yapılandırabilirsin...
Hali hazırdaki şartları tekrar gözden geçirip,  yeni rota belirleyebilirsin...
Geçmişin izlerini silemezsin, terkedemezsin, görmezden gelemezsin...
Ama onları sindirebilirsin,  lehine çevirebilirsin....
Ya da boşver, bildiğin gibi yap işte...
Neticede bunlar benim doğrularım...:)


.....



Yorgun görünüyorsun...
Yüreğime uzan da dinlen biraz...


1.01.2015

APOCALYPTO



Yılbaşında film izlemekten daha parlak bir fikir olamazdı benim için.  Ama  nasıl olmuş ta bu filmin adını daha önce  duymamışım, şaşırdım doğrusu. Eh ne yapalım, bu kadarlık kusur kadı kızında da olur...
Mel  Gibson'un Farhad Safinia ile  senaryosunu yazdığı ve yönettiği bir film.
İnternette zaten filmle ilgili bir çok bilgi edinebilirsiniz. İlaveten diyorum ki,  insanın / insanlığın karanlık bir tarafı var sayın okuyucu. Yaşadığı yüzyıl, kaydettiği ilerleme, içinde bulunduğu çağ ne olursa olsun, asla  yok edemediği, saklayamadığı, bastıramadığı vahşi ve acımasız bir tarafı var işte. Maya halkının kan, vahşet ve acımasızlık dolu hayatından kesitler verirken, günümüzde de aslında hiç bir şeyin değişmediğini görüyoruz. Güçlü olan, zayıfı ezmeye hala devam ediyor ne yazık ki. Belki yöntem farklı, belki daha akıllıca  ve kurnazca..Ya da pervasızca... Ama insanlığın ilk gününden bugüne kadar  saflığından hiç bir şey kaybetmemiş  vahşet...Günümüzde de devletler işgal ediliyor, halka zulmediliyor,  kadın - çocuk ayrımı yapmadan insanlık dışı muameleler  sürüyor ne yazık ki..
Filmin ana teması hakkında yazılanlar açıkcası pek de umurumda değil. İster Amerika'yı protesto etmek için olsun, ister hristiyanlığa sırt çevirme mesajı verilmiş olsun, filmin bir solukta izlenmesine engel değil hiç birisi. Bir babanın oğluna  korkusuzluğu aşılamasını,   oğulun, atalarından gelenlere sahip çıkmasını, ailesine kol kanat germesini, umudunu kaybetmeyenin sonunda mutlaka kazanacağını gördüm ben...

İzlemenizi tavsiye ederim :)


.....

Sevmiyorum dayatmaları. Sebebi, gerekçesi ne olursa olsun.
Ben kimseye  sitem etmiyorsam,  insanlarla savaşmak yerine kabuğuma çekiliyorsam,
Kimseden hesap sormuyorsam,  kimseye hesap vermek istemediğim içindir...
Vazgeçin siz de...Tıpkı benim vazgeçtiğim gibi...

29.12.2014

"Yazacak çok şeyim var" ile "ne yazsam acaba arasında"   gidip geliyorum sayın okuyucu. Halim harap.Sabahtan beri geçmek bilmeyen baş ağrısı, nefes almada zorlanma...Üstelik sabah 4 dersten final sınavına girecek olmanın gerginliği de cabası.  Haa ne diye geriliyorum, onun cevabını ben de bilmiyorum.
......
Taslağa aynen devam:)
......
Artık finallerim bitti .  Çok yoruldum çok. Evdekilerin deyimiyle, şartelleri yakmak üzereymişim. Şartelin attığını biliyorum da,  nasıl yanar, hep birlikte göreceğiz.Ya hu  " bayandan az kullanılmış beyin " diye ilan  verecek halim yok ya.. Kapasiteyi zorlasam da , madem var kullanayım bari diyorum.
Geçen sene istatistik dersimiz vardı ve ben  çalışamadığım için bütünlemeye razı girdim sınava. Ama nasıl bir mantığım varsa,   mantıkla çözerek geçtim . Bu sene de uzantısı/ devamı metod dersimiz var, ona da çalışamadım  ondan da geçecek gibiyim.
Tabi neden çalışamadı ki bu telve dersine diyeceksiniz. Perşembe çalışırım, cumartesi kısa bir tekrar yapar, pazar da sınava girerim diyordum.
Naz geldi.
Misafir..
Şehir dışından. Severim kendisini, iyi de anlaşırız. Baktı ben çarşamba günü pas vermiyorum, gömülmüşüm ders notlarına. Sabahtan akşama film seyretti. Arkadaşım,  hangi akla hizmet 4 filmi arka arkaya izliyorsun.  Hadi kendine acımadın, bana da mı acıman yok.  Gece olmuş saat 4.
" Uyucam ben yoruldum" dedim.
"Gitme  aynı odada uyuyalım" dedi.
 "niye"..
"Korkuyorum"
"Ne izledin sen sabahtan beri"
"4  tane korku filmi izledim".
Üç harflilere gelesin Nazzzz diye diye kıvrıldım koltuğa. Zaten  olup olacağı günde 3-4 saatlik uykum var.  Onu da koltuk tepesinde geçirdim iyi mi..
Naz'ın intikamı ertesi gün de devam etti tabi ki. Tutturdu  Kemeraltına gidelim.  Ya hu 2 gün sonra sınavım var, rahat bırak beni dediysem de dinlemedi.Bütün bu olumsuz  ahval ve şerait içinde sabah  Kemeraltı'nın yolunu tuttuk.
"Hayatımı kararttın benim" diye söylene söylene gezindim bütün gün... (Tabi ki şaka yollu) Böylelikle ben hayatımın tesbitini yapmış oldum.
Kadınların morali bozuk olduğunda neden kendilerini alışverişe verdiklerini çözdüm sayın okuyucu. Ben nefret ederim alışverişten ama, yok karar verdim sık sık  gideceğim bugünden sonra.  Efendim, şimdi o  satış temsilcisi dediğimiz tezgahtar kızlar var ya,  üzerinize bir şey giydiğiniz zaman öyle sözler söylüyorlar ki..Aynaya dönüp bir daha bakıyorsunuz, bu bahsettiği ben miyim  acaba diye.. Kilonuzun fazlalığı, boyunuzun azlığı hiiiç önemli değil... Geçirin üzerinize  bi çuval, bırakın kendinizi tezgahtar kızın  yaratıcılığına... Zannedersiniz ki dünyaca ünlü bir mankensiniz.  Aman efendim, elbiseyi ne güzel taşıyormuşsunuz,  bu renk de pek bi açmışmış.  Zaten bu modeli bu sene çok satmışmış..
Tezgahtar kızla yarıştık, her seferinde ben kazandım.  Aldırtmadım hiç bişey. Ta ki artık  dolaşmaktan sıkılana kadar....Tam 6 saat ..Rekora gitmek üzereydim ki, sürünerek evin yolunu tuttuk..
Şimdi elime  "Ayşegül Tatilde" kitabını  alıp, dinlenmek istiyorum..
Ya da "Neşeli Günler" filmini bilmem kaçıncı kez seyretmek...
Çok yoruldum çok...


24.12.2014

......

Bir insanı, yaptığı hata nedeniyle cezalandıracağınız zaman, ceza ile hatanın orantılı olmasına dikkat edin.. Aksi takdirde, her şey aleyhinize dönebilir. Aşırı suçluluk duygusu,  karşınızdakini savunmaya itebilir...
Ve  bir de bakmışsınız ki, sonunda suçlanan siz olmuşsunuz..