Sen daha çok beklersin " özledim " deyip kapına dayanmamı ....
Her an kalbimde, beynimde, aklımda , ruhumda seninle dopdoluyken, ben seni nasıl özleyeyim ?
Senden ayrı kalmıyorum ki, kavuşacağımız anı düşleyeyim ?
28.04.2014
25.04.2014
Sonra işte, her şey anlamını yitiriyor birden. Ya da sıradanlaşıyor. Ne kadar safmışım diyorsun, pembe gözlük takmışım hep, inanmışım, güvenmişim.... Tutup kendini dibe batırıyorsun kısacası. Ohoo, senin bana yaptığın ne ki diyorsun kendi kendine. Bak sen şimdi gör, bir insan dibe nasıl batırılırmış deyip, yükleniyorsun acımasızca.. En ağır lafları söylüyorsun kendi kendine. Aynanın önüne falan da geçmen gerekmiyor. Yolda yürürken, işini yaparken, otobüs beklerken, hatta bir film izlerken..... Hangi taraftan saldırsan yetmiyor, tatmin olamıyorsun. Darağacında sallandırsan ruhunu, hani belki bir nebze rahatlayacaksın...Öyle demeseydim, şöyle yapmasaydım...lar havada uçuşuyor. Hiç doğru bir hamle bulamıyorsun, tüm iyiniyetine rağmen üstelik.
Oysa moda çok farklı bugünlerde. Müthiş bir "self servis" furyası var. Kendini seviyor insanoğlu. Bu sevginin gölgesinde her daim aklıyor kendini. İşin içinden çıkamamak gibi bir durumu yok üstelik. Her durum ve şartta haklı çıkmayı beceriyor. Zaten kural belli, haklı çıkamadığı durumlarda , " mutlaka O bi'şey söylemiştir de ben ondan böyle davranmışımdır" kuralı geçerli. Neticede ağır tahrik varsa, beraat kaçınılmaz yani. Hatta tutup kendini, alnından öpüveriyor malum, insanoğlu....
Kendine gösterdiği müsamahanın zerresini başkaları için kullanmıyor. Hep kendine cömert. Ama başkasının tek bir hatasına tahammülü yok. Hele bir açığını bulmasın, yerden yere vurmakta hiç çekinmiyor. Kusursuz ya kendisi ne de olsa. Hiç hatası yok ya, hatta küçük dağları yaratmışlığı bile vaki ya..
Yalnız kaldıkça daha çok seviyor kendini insanoğlu. Elinde kalan son kaleyi de teslim etmemek için canını dişine takıyor.
Ve kendine sarıldıkça, daha çok yalnızlaşıyor, çünkü başkasına yer kalmıyor....
Yalnızlaştıkça daha saldırgan oluyor...
Daha acımasız...
Daha kırıcı....
22.04.2014
.........
Artık elim ne kaleme gidiyor, ne kağıda...
Söylenecek ne kaldı ki aramızda?
Hoş biz söyleyemediklerimizde anlaştık hep...
Duygularımız, hayallerimiz sustuklarımızda gizliydi...
Sen bana baktığında içim titrerdi...
Sevdam, gözlerimden alev alev dökülürdü de ,
Hiç bir kelimeye itimat etmez,
Hiç birine bürünmezdi...
Şimdi her şey öksüz, her şey yarım...
Buğulu bir camın ardında hayat,
Öylesine yabancı, öylesine hüzünlü..
Ve nefes alışlarım bile dermansız
Şimdi anlıyorum,
Sevdaya değil, derde düşmüş bu yüreğim..
Tabip yok, merhem yok, hastalık amansız...
Buğulu bir camın ardında hayat,
Öylesine yabancı, öylesine hüzünlü..
Ve nefes alışlarım bile dermansız
Şimdi anlıyorum,
Sevdaya değil, derde düşmüş bu yüreğim..
Tabip yok, merhem yok, hastalık amansız...
21.04.2014
Takibe almak istediğim bloglar var ama bir türlü takibe alamıyorum, hata oluştu sonra dene diyor... sonrasında da olmuyor..
Yorum yazmak istiyorum, yoruma basıyorum, bu blog davetli okuyuculara açık, sen davet edilmemişsin ki ezik diye bir yazı çıkıyor, ( bknz. insan yavrusu mesela) öyle bir sorun olsa, yazıyı da okuyamamam lazım...
Fena geriliyorum söyliyeyim....
Yorum yazmak istiyorum, yoruma basıyorum, bu blog davetli okuyuculara açık, sen davet edilmemişsin ki ezik diye bir yazı çıkıyor, ( bknz. insan yavrusu mesela) öyle bir sorun olsa, yazıyı da okuyamamam lazım...
Fena geriliyorum söyliyeyim....
15.04.2014
........
Günler sonra nihayet her şey yoluna giriyor yavaş yavaş.. 3 gün gibi kısa ancak oldukça yoğun geçen hastane serüveninden sonra tam eve geldim, rahat edeceğim derken, gribe yakalanmam kötü oldu. Üstelik benim gibi birinin ( bronşiyel astımlı) grip olması demek , hani neredeyse ölümle burun buruna gelmesi gibi bi' şey.. Nefes alamıyorum, öksürük tutacak diye ödüm kopuyor, zira öksürünce sanki ciğerlerim yerinden oynuyor...
Şimdi iyiyim.
Sanırım yarına olmadı öbür güne hiç bi'şeyim kalmayacak..
Kendimi ne kadar ihmal ettiğimin farkına vardım. Sağlığımın kıymetini şimdi daha iyi anlıyorum..
Her şey bir yana, hatta 3 gün içinde en az 15 kez kan almalarını, karnımdan 2 iğne vurmalarını geçtim, acil servis tuvaletinin o pisliğini gördükten sonra, bir daha oralara düşmek mi, tövbe diyorum. Bu kadar pis ve mikroplu bir yerde sağlık kazanılır mı, yoksa kayıp mı edilir, tartışılır bence. Sağlam girenin hasta çıkacağından eminim ..Kos koca Ege Üniversitesi !!!
Benim için endişelenen, iyi dilek ve temennilerini ileten herkese çok teşekkür ediyorum...İyi ki varsınız :)
Şimdi iyiyim.
Sanırım yarına olmadı öbür güne hiç bi'şeyim kalmayacak..
Kendimi ne kadar ihmal ettiğimin farkına vardım. Sağlığımın kıymetini şimdi daha iyi anlıyorum..
Her şey bir yana, hatta 3 gün içinde en az 15 kez kan almalarını, karnımdan 2 iğne vurmalarını geçtim, acil servis tuvaletinin o pisliğini gördükten sonra, bir daha oralara düşmek mi, tövbe diyorum. Bu kadar pis ve mikroplu bir yerde sağlık kazanılır mı, yoksa kayıp mı edilir, tartışılır bence. Sağlam girenin hasta çıkacağından eminim ..Kos koca Ege Üniversitesi !!!
Benim için endişelenen, iyi dilek ve temennilerini ileten herkese çok teşekkür ediyorum...İyi ki varsınız :)
8.04.2014
Olaylar dehşet verici hızla ilerliyor. galiba yakında kendimi , kendimin helvasını yerken bulacağım :) şu an koroner yoğun bakımdayım ve ne işim var burada diyorum ... anjiyo söylentileri ve lokal anestezinin bana verdiği korku....tamamen uyutun da ne yapacaksanız yapın be kardeşim...
Anlayacağınız üzere bir süreliğine yokum . yani umarım öyle olur ve geri dönebilirim.. ha bu arada dün kalp krizi şüphesiyle acile geldim ve yine yalnızdım . artık şundan eminim, ben kesin yapayalnız öleceğim ....
Anlayacağınız üzere bir süreliğine yokum . yani umarım öyle olur ve geri dönebilirim.. ha bu arada dün kalp krizi şüphesiyle acile geldim ve yine yalnızdım . artık şundan eminim, ben kesin yapayalnız öleceğim ....
7.04.2014
KALBİME İYİ BAK....
Her şey soğuk bir kış sabahı başladı...Belki önceden farketmeliydim...Basiretim bağlanmış demek ki, mutlu mesut yaşarken , kader de ağlarını sinsi sinsi örüyormuş meğer ..
Uykudan uyanıp, susadığımı farkettiğimde dolabın dibinde bittim hemen.. Bardağı doldurdum, gerisini hatırlamıyorum... Bir anda yerde buldum kendimi. Zira beni o halde bulacak kimse yoktu evde, iş mecburen bana düştü...
Bayılmışım zaar. hayatımda ilk defa. Kör talih, naz yapacak birileri olsaydı bari etrafımda. Niye yalnız yakaladın beni..
İnsan üstü bir düşme yeteneğine sahipmişim ki, bardağı kurtarmışım :) , kemiklerimi de kırmamışım..İşte o günden sonra fabrika ayarlarıma dönmek nasip olmadı bir türlü..Hep başta bir ağırlık, ensede ağrı.. Görmezden ,, duymazdan gelsem de ı ıhhh... Ölçüyorum, borsa gibi bi tavan yapıyor, bi normale iniyor. Baktım olacak gibi değil, doktora gittim. Kronik kansızlıktan mütevellit, damarlarımdaki hepi topu 5 tüp kadarcık kanımın 4 tüpünü verdim. Hemşireye bitti mi diyorum, zira bakamıyorum, baksam çığlığı kopartacağımdan eminim. son üç- iki- bir tüp derken, neyim varsa çekti insafsız.. Sonra ekoydu, ekgeydi, efor testiydi derken, doktor aldı sonuçları eline.Aldı almasına da pek bi ketum çıktı. "neyim var" diyorum , "Var bişeyler" diyor. Olduğunu ben de biliyorum be mübarek. Yoksa kara kaşına kara gözüne çıkmadım ki karşına... Kaç gün ömrüm kaldı pazarlığına da girecek değilim... Holter takılıp, kalp ritmim, tansiyonum 24 saat boyunca ölçülecekmiş, ilaçlı damar filmim çekilecekmiş ( sintigrafi gibi bi'şey sanırım ) Ondan sonra değerlendirecekmişiz. E o zamana kadar ben meraktan ölmez miyim ?
Ertesi gün sinirime yenilip, gittim hastaneye. Aldım sonuçları, oturdum her şeyi bilen amcanın karşına.. Raporda yazan mitral yetmezlik neymiş, araştırdım..
Şimdi efendim, kısacası, iyi kapanmayan kapakların yüzünden, bir kısım kan, büyük dolaşıma gitmek yerine sol atrium ile sol ventrikül arasında evcilik oynar gibi, gidip geliyorlarmış.Bu da beni yoruyormuş. Muhtemelen, merkezi sistem bu isyan karşısında sinirleniyor, öfkeleniyor, kendisini beceriksiz hissedince, bana yorgunluk olarak geri dönüyor. Zaten kımıl zararlısı gibi ortalıkta dolanmamdan anlamalıydım. ( Sanki önceden Süreyya Ayhan'dın da... pehhhh )
Hani miskinleri anlatırken derler ya," o kadar tembeldirler ki, yangın çıksa, kaçmak ya da söndürmek yerine, alevler yaklaşsa da sigaramı yaksam " rahatlığında olurlarmış.. Son zaman bende sigarayı aleve uzatacak hal de yoktu. Dumanı içime çeksem kafiydi..
Yarından itibaren hastaneleri mesken tutacağım ne yazık ki... Üstelik bir hafta sonra sınavlarım da başlıyor. Doruk bile " ben kız arkadaşına promosyon içirtiyo dedirtmem " derken, ben " telve bütünlemelere kalmış" dedirtir miyim.. Bir ders kalsın, anında okulu bırakırım. Hocalara da göz dağı vermiş oldum böylece :) Şimdi onlar nereden bilecek diyeceksiniz. Beni takip etmiyorlarsa, bu onların kaybı, ben ne yapayım ?
İç sesim , kızım bu yaştan sonra Wittgenstein ne demiş, Gadamer nasıl düşünüyormuş, bunlarla uğraşacağına, İbni Sina'yı oku, Lokman Hekim ne demiş bi bak, olmadı Maranki'ydi, Saraçoğlu'ydu, onları takip et diyor ama nerdeeeee...
Sabah 6 da hastaneye gidecek biri için, vakit çok geç olmuş. Yoksa daha çookkk yazardım ben :)
Hepinize sağlıklı günler dilerim....
Uykudan uyanıp, susadığımı farkettiğimde dolabın dibinde bittim hemen.. Bardağı doldurdum, gerisini hatırlamıyorum... Bir anda yerde buldum kendimi. Zira beni o halde bulacak kimse yoktu evde, iş mecburen bana düştü...
Bayılmışım zaar. hayatımda ilk defa. Kör talih, naz yapacak birileri olsaydı bari etrafımda. Niye yalnız yakaladın beni..
İnsan üstü bir düşme yeteneğine sahipmişim ki, bardağı kurtarmışım :) , kemiklerimi de kırmamışım..İşte o günden sonra fabrika ayarlarıma dönmek nasip olmadı bir türlü..Hep başta bir ağırlık, ensede ağrı.. Görmezden ,, duymazdan gelsem de ı ıhhh... Ölçüyorum, borsa gibi bi tavan yapıyor, bi normale iniyor. Baktım olacak gibi değil, doktora gittim. Kronik kansızlıktan mütevellit, damarlarımdaki hepi topu 5 tüp kadarcık kanımın 4 tüpünü verdim. Hemşireye bitti mi diyorum, zira bakamıyorum, baksam çığlığı kopartacağımdan eminim. son üç- iki- bir tüp derken, neyim varsa çekti insafsız.. Sonra ekoydu, ekgeydi, efor testiydi derken, doktor aldı sonuçları eline.Aldı almasına da pek bi ketum çıktı. "neyim var" diyorum , "Var bişeyler" diyor. Olduğunu ben de biliyorum be mübarek. Yoksa kara kaşına kara gözüne çıkmadım ki karşına... Kaç gün ömrüm kaldı pazarlığına da girecek değilim... Holter takılıp, kalp ritmim, tansiyonum 24 saat boyunca ölçülecekmiş, ilaçlı damar filmim çekilecekmiş ( sintigrafi gibi bi'şey sanırım ) Ondan sonra değerlendirecekmişiz. E o zamana kadar ben meraktan ölmez miyim ?
Ertesi gün sinirime yenilip, gittim hastaneye. Aldım sonuçları, oturdum her şeyi bilen amcanın karşına.. Raporda yazan mitral yetmezlik neymiş, araştırdım..
Şimdi efendim, kısacası, iyi kapanmayan kapakların yüzünden, bir kısım kan, büyük dolaşıma gitmek yerine sol atrium ile sol ventrikül arasında evcilik oynar gibi, gidip geliyorlarmış.Bu da beni yoruyormuş. Muhtemelen, merkezi sistem bu isyan karşısında sinirleniyor, öfkeleniyor, kendisini beceriksiz hissedince, bana yorgunluk olarak geri dönüyor. Zaten kımıl zararlısı gibi ortalıkta dolanmamdan anlamalıydım. ( Sanki önceden Süreyya Ayhan'dın da... pehhhh )
Hani miskinleri anlatırken derler ya," o kadar tembeldirler ki, yangın çıksa, kaçmak ya da söndürmek yerine, alevler yaklaşsa da sigaramı yaksam " rahatlığında olurlarmış.. Son zaman bende sigarayı aleve uzatacak hal de yoktu. Dumanı içime çeksem kafiydi..
Yarından itibaren hastaneleri mesken tutacağım ne yazık ki... Üstelik bir hafta sonra sınavlarım da başlıyor. Doruk bile " ben kız arkadaşına promosyon içirtiyo dedirtmem " derken, ben " telve bütünlemelere kalmış" dedirtir miyim.. Bir ders kalsın, anında okulu bırakırım. Hocalara da göz dağı vermiş oldum böylece :) Şimdi onlar nereden bilecek diyeceksiniz. Beni takip etmiyorlarsa, bu onların kaybı, ben ne yapayım ?
İç sesim , kızım bu yaştan sonra Wittgenstein ne demiş, Gadamer nasıl düşünüyormuş, bunlarla uğraşacağına, İbni Sina'yı oku, Lokman Hekim ne demiş bi bak, olmadı Maranki'ydi, Saraçoğlu'ydu, onları takip et diyor ama nerdeeeee...
Sabah 6 da hastaneye gidecek biri için, vakit çok geç olmuş. Yoksa daha çookkk yazardım ben :)
Hepinize sağlıklı günler dilerim....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)