4.04.2014

BİTEN İLİŞKİNİN ARDINDAN.....

Evet bugün bir ilişkiyi bitirdim. Hiç gözümü kırpmadan hem de.. Nasıl oldu da o gücü, cesareti kendimde buldum bilmiyorum. Ben ne kadar sürdüğünün farkında değildim. O'nun ifadesiyle  2 yıl olmuş. Koca 2 yıl.
"Artık tanışalım seninle "   dedi.. "Sen"  dedi. Yani hep telde konuşmuş hiç yüz yüze gelmemiş olsak da, samimiyetimiz ne kadar ilerlemiş bir düşünün. Hep hayatımın içinde olmuş  bu insan. Kah sorunlarımızdan konuşmuşuz, kah havadan sudan bahsetmişiz.
Bazen aradığında rahatsızdım, geri çevirdim görüşme isteğini, bazen şehir dışındaydım, erteledik. Evet itiraf ediyorum, bazen kendimi hazır hissetmediğimden,  bir şeyleri bahane edip " hayır, olmaz, daha sonra" dedim..
Az evvel, büyük bir heyecan ve emrivakiyle, " artık tanışalım seninle, evine misafir olayım " dediğinde, kızım n'apıyorsun sen, bir kez tanıştın mı  geri dönüşü olmayan bir yola girersin , pişman olursun dedim, arkası gelir diye düşündüm ışık hızıyla. Evime kadar gelseydi, artık O'nun karşısında iyice savunmasız kalacak, ne isterse yapmak zorunda kalacaktım. O'na hayır diyemeyecektim.  Çünkü zaten kolay kolay hayır diyemeyen biriydim.
Gayet  kararlı, "kusura bakmayın " dedim. Farkettiniz mi? bakma demedim, bakmayın dedim. Bir yandan samimi davranıp, bir yandan  bu ilişkiyi bitirmek kolay olmayacaktı zira. Sesimdeki o mesafeyi hissetsin  istedim..
"Kusura bakmayın, ama  görüşmedeki bu ısrarınızın görüşme ile biteceğini sanmıyorum,  bir sonraki adım için de devam edeceğinden eminim.  Onun için, bu ilişkiyi burada bitirelim  " dedim..
Üzüldü, sesi pek bir mahzunlaştı, ama çaresiz " peki , iyi günler " dedi.
Kapadık telefonu. Oh be,  bitti, nihayet bitti, kuş gibi hafifim şimdi. Hayır tanışacağım,  arkası gelecek biliyorum.  İlle " al " diye tutturacak. İstemiyorum kardeşim, daha önce aldığım temizlik robotunu depoya kaldırdım ben. Halıları yıkamaya gönderiyorum mis gibi , tertemiz geri geliyor. Hoşlanmıyorum öyle alengirli makinalardan, robotlardan. Rahat bırakın beni.


31.03.2014

.........

Dedi ki,  "hayatıma giren o insanlar için şimdi çok utanıyorum..Hepsi yanlıştı, hepsi hataydı".
Dedim ki  "üzülme,  o zamanlar bilemezdin. Akıntıya karşı yüzen insanın  gördüğü dala tutunması çok normal.  Sonradan anlar ki  o dalın dikeni, kıymığı  ellerini acıtmıştır, canını yakmıştır. Ne çare ki, hayatta kalmak için  mecbur kalmıştır. "

Yoksunlukların ve boşlukların insanı nerelere savuracağı hiç belli olmaz.....

26.03.2014

12 YILLIK ESARET...

Sinemadan çıktığımızda saat 19.00 olmuştu ki, bu kadar uzun süreceğini tahmin etmemiştim..Hiç konuşmadan eve geldik, aceleyle akşam yemeği için koşuşturmaya başladım.. O'na baktım, tatsız , elinde telefonu oyalanıyor. Ben sebepsiz yere gerginim.  Laf atıyorum, verdiği cevaba kızıyorum, vermezse suskunluğuna kızıyorum.. Her an patlayacak bomba gibiyim. Yemek işini de hemen çözdüğüme göre, niye ki bu gerginlik ?
Elbette ki filmin etkisi.
Keman virtüözü denebilecek kadar güzel çalan,  iki çocuğu ve bir eşi olan aile babası  Solomon'un  kaçırılıp köle olarak satılması,  yaşadığı ve gözlemlediği , şahit olduğu fiziksel ve psikolojik işkenceler, haksızlıklar.....
Bütün bu izlediklerimizden sonra ruhsal dengemizin bozulması normal..
Burada önemli olan siyah-beyaz çatışması, siyahlara yapılan  haksızlıklar, işkenceler değil sadece. Çünkü, siyahları hayvan olarak algılamış , o dönemde bir çok beyaz. Oysa insan , canlı hiç bir varlığa karşı bu kadar acımasız, bu kadar merhametsiz olmamalı.
Solomon'nun, yani  sonradan sahiplerinin değiştirdiği adıyla Platt'in " hayatta kalmak değil, yaşamak istiyorum " sözüne karşılık,  hayatını çekilmez bulan Patsey'in  ölme arzusu..Ve en yakın arkadaşı Platt'ten kendisini öldürmesini rica etmesi, insanı  derinden etkiliyor..
Çifliğin ve kölelerin sahibi Epps'in Patsey'e olan zaafı  da ilgimi çekti.. Sevgi ile nefretin ne kadar ince bir çizgide ayrıldığını gördüm.. İnsanın birini sevmesinden  duyduğu  rahatsızlığı, bu sevgiden ya da zaaftan kurtulmak için , o kişiye yapabileceği eziyeti gördüm...
Solomon, köleliğe karşı çıkan , siyah ve beyazların eşitliğine inanan Brat Pitt sayesinde  özgürlüğüne ve   ailesine kavuşuyor. Ancak ne kendisini kaçırıp , köle olarak satanların ceza almasını sağlayabiliyor, ne de  geçen yıllarını telafi edebiliyor..
Gerçek bir hikayeden uyarlanmış film. Ve oldukça da bol ödül almış. En iyi film Oscar'ı bunlardan biri...
İzlenmeli...



14.03.2014

.......

Hatayı, günahı , kusuru, yanlışı ..kabullenmek erdemdir..
Ancak dürüstlük adına pervasızca  aşikar etmek, yaymak  yüzsüzlüktür, arsızlıktır...

12.03.2014

TARİH HESAP SORAR !!!

Gelecek günleri hiç de iyi görmüyorum.. Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyoruz... Bizi zor günlerin beklediği ortada..
İktidarıyla, muhalefetiyle, yöneteniyle yönetileniyle, dindarı, dinidarı, ateisti, deisti, sağcısı , solcusu.... Hepimizin ucundan kıyısından ne kadar sorumluluğumuz ya da sorumsuzluğumuz varsa, tarih bir gün hesap soracak ve bedelini ödetecektir...
Ne yazık ki çocuklarımıza güzel şeyler bırakmamış ve bu bedeli onlara da ödetmiş olacağız.. Beni en çok üzen de bu...


11.03.2014

.........

uyanıyorum..
okuyorum..
kahve...
kalkıp dolanıyorum,
bakıyorum
okuyorum
yazıyorum,
buruşturup atıyorum.
kahve....
konuşuyorum,
sinirleniyorum,
üzülüyorum
okuyorum
kahve....
uzanıyorum
düşünüyorum
planlıyorum
merak ediyorum
bakıyorum
kahve....
bağırıyorum
kızıyorum
gidiyorum
okuyorum
not alıyorum.
........
........
........
birden aklıma düşüyorsun......... özlediğimi farkediyorum........susuyorum........

.........

son nefesimdesin...
o nefesi verene kadar benimlesin....