17.12.2013

GİT DESEM DE SEN KAL OLUR MU ?



İşte böyle bir şeydi aşk...
Hiç bir sözün, hiç bir tavrın hükmünü süremediği, sessiz ve dilsiz kaldığı,
Git derken bile,  ya giderse korkusunun yaşandığı...
Ama bilirdi aşk.
Onu tanıyan vazgeçemezdi,
Bırakıp gidemezdi,
Nasılsa bir gün dayanamaz, geri döner gelirdi..
Belki de bu yüzden alabildiğine pervasız,
Hatta arsız...
Umarsızdı aşk..
Ne göz yaşına kanardı, ne kalp sızısına bakardı...
Acımasızdı...
İstediğin kadar  kaç,
Faydasızdı...
Senin ruhunda, senin bile bilmediğin gizli köşeleri bilirdi..
En derin
En ince
En mahrem çizgileri...
Ne sınırlarına bakardı, ne de değerlerine...
Savunmasız bir anında  sarıp sarmalardı da,
Yalvarsan bir daha bırakmazdı...
İşte böyle bir şeydi aşk..



16.12.2013

MİM ... MİM... MİM...

Pe Hito sobelemiş beni :)  Bu hoş bir mim olmuş. Sanırım mimler  aşama kaydetmeye başlamış. İşte cevaplar;

 1-  Elimden gelse , kötü insanların alnını damgalarım.  Böylelikle her sabah aynaya baktıklarında kim oldukları gerçeğiyle yüzleşerek başlasınlar güne. Hatta ben de...  Madem kötü bir insanım,  yanıma yaklaşan bunu bilerek gelsin. Her kötülüğün bir rengi de olabilir. Yalancılar kırmızı, ihanet siyah,  kalp kırma mor...... Kimse kimseye " bana yalan söyledin " serzenişinde bulunamaz. Kardeşim görmüyor musun alnımdaki kırmızı  rengi der, kendimizi savunmak zorunda kalmayız.  Tek sorun şu,   benim gibiler mesela,   ( Pe Hito lütfen insanların genelde kötü yönlerini  söylediklerinden  dem vurma,  ben gerçekten kötü biriyim :))  her rengi sığdırabilecek miyiz alnımıza ?
 2-  Kendi kendimi kontrol etmekte  son günlerde zorlanır oldum. Belki giderek yaşlanıyor olmanın verdiği huysuzluk, belki de ruhsal yorgunluk.. Bilmiyorum..
 3-  Beni en çok kaygılandıran şey diye bişey yok sanki.. Hayatı normal akışına bıraktım. Ne gelirse amenna..
 4-  Hayatımın en kötü anı, hayatımı hep kötü yaşamama neden olan an !!!!!!
 5- Yalnızken,  kendimi oyalayacak bir şeyler mutlaka bulurum ve sıkılmam. Yalnızlığı seviyorum.
 6-  Nefret ettiğim ve asla affetmeyeceğim insanlar var..
 7-  İşimi yoğun yapamasam da seviyorum..
 8- Kadınlar / Erkekler birbirlerini anladıklarında hayat çekilmez ve monoton bir hal alacak.. Yaşasın çatışma  :)
 9- Hayat , işte burda durdum.. Hayatla bir alıp veremediğim yok aslında. Ama niye ikide bir bana bulaşıyor anlamıyorum :) Kesinlikle bende kıskandığı bir şeyler var diye düşünüyorum..
10- Çocukken babam çok  meyve  aldığı ve meyve yeme yarışı yaptırdığı için, hayatımın son dönemlerinde çok az meyve yediğimi geçenlerde keşfetim :)
11- Başkalarının zayıf tarafı  benim ilgi alanım. Hayır, aleyhlerinde silah olarak kullanmak için değil . Kişiliklerinin  büyük bir parçasının o noktadan  hareketle geliştiğine inandığım için. Bir insanı çözmenin en iyi yolu  zaaflarını bilmekten geçer bana göre..
12- Yalan söylemek zeka gerektirir. Aksi halde yalan söyleyen  kendini aptal duruma düşürmüş olur.
13- Her şey kötüye gittiği zaman  , bu sürecin geçici olduğuna ve üstesinden mutlaka geleceğime inanırım.. Galiba gözü kara bir insanım.. Belanın üstüne atladığım da oluyor. Bile bile...
14- Geceleri  sadece benim..  Bana ait.. Dünya  daha savunmasız oluyor  sanki.. Güç de benim elimde..
15- Başkalarına göre ben , zekiyim,  mantıklıyım,  aykırıyım, iyi bir akraba değilim belki ama iyi bir dost ve arkadaşım.... İtirazı olan varsa söylesin, bence de öyleyim :))
16- Kurtulmak istediğim korku, bir gün  gerçek düşüncelerimi insanların suratlarına haykırma endişesi...
17- Bazen düşünüyorum da, bu hayat daha farklı ve daha güzel yaşanabilirdi be...
18- En çok utandığım şey ,  geçmişte yaptığım hatalarım... Başkalarının bildiği ya da bilmediği..
19-Keşke ben , hiç keşke  demiyor olsaydım.. Keşkeyi lügatımdan çıkarabilseydim..
20- Anlamıyorum neden, " seninle hep didişip duruyoruz?"

Aslında kimseyi mimlemiyorum. Ama  bundan önceki mimde , serzenişte bulunan, ağlayıp sızlayan, "beni de mimle n'olur diye " yana yakıla yalvaran, hatta rüşvet teklif eden Absalom'u, vereceği cevapları merak ettiğim Almila'yı, normalde sohbet ederken zaten bildiğim, ama yazılarında da  yeni yeni mizah yönünü keşfettiğim N. Narda 'yı mimliyorum.. Kolay gelsin arkadaşlar :)



15.12.2013

......

özeldin..
özlendin...



.........

İradesine hakim olan insanlara hayranlığım var. Hem de öyle böyle değil. Sanırım kendimde gördüğüm en zayıf nokta bu olduğu için.. Son günlerde  asgariye inmiş durumda. İrade derken, içine çok şey giriyor benim anlayışıma göre.. Kararlılık, sabır, kendine hakim olma....
Bu konuda kafa yormam gerekiyor ..
Son günlerde hiç mi hiç sabırlı değilim.. Kararlı da değilim.. Kendime söz verdiğim her şeyden vazgeçesim var.
Bunlar neyse de, olur olmaz şeylere sinirlenip patlamasam çok iyi olacak...
Oysa insanın dik bir duruşu olmalı... Dolduruşa gelmemeli.. Kim ne derse desin cevap vermemeli..
Sakin telve, sakin...
Derin bir nefes al, al, al... sakın bırakma öyle kal :))


14.12.2013

MUTSUZLUĞUN RESMİ...

Bazı kadınlar görüyorum.. Yıpranmış  ve mutsuz..
Bir resimde bile, erkeğe doğru eğilmiş olan..
Ona yaklaşmak ve yakınlaşmak ihtiyacında ..
Ve erkek..
Alabildiğine dik ve uzaklarda..
Sanki  çevresiyle hiç alakası olmayan..
Tamamen kendi iç dünyasında..
Merak ediyor insan..
Neyi paylaşıyorsunuz siz,
Daha  da  önemlisi paylaşamadığınız ne ?
Hangi rüzgar savurdu sizi birbirinize?
Ve sizi koparan, ya da  bağlayamayan o eksik parça ne ?..


12.12.2013

........

ne  toparlanıp gidebildin,
ne de yüzünü dönebildin...
en büyük korkum sana  benzemekti.
ondandır  susmalarım
hiç susmayacakmış gibi konuşmalarım..
kendimi yalnızlığa alıştırmam hatta...
ama ne yapsam nafile,
hasretin dolaşıyor damarlarımda..

11.12.2013

DOWN CAFE....


Saat gecenin 2 'si.. Ehh benim için gayet erken bir vakit.  Malum, uykuyla aram pek iyi değil..
Tv yi açıp, kanallar arasında  dolaşayım derken, TRT-1 deki Aileler Yarışıyor  programına takılıyorum.         Yarışmacılar down sendromlu çocuklar. Hepsinin üzerinde siyah renkli, üzerinde " SADECE FARKLIYIM " yazan t- shirtler, yüzlerinde insanın içini ısıtan bir gülümseme.  Ciddiyim, ben  nadiren de olsa onları gördüğümde   o hiç eksilmeyen gülümsemeleriyle bana çok sıcak  gelmişlerdir.
Birazcık seyredince ,  şaşırıp kalıyorum. Meğer yarışmaya katılan bu çocuklar, Turizm Otelcilik okulunda 6 ay öğrenim görmüşler. Ve hangi şehirde  olduğunu öğrenemediğim   25 çocuk ve onların  annelerinden oluşan grup, her gün  beşerli olarak kafede çalışıyorlarmış.
Sanırım, hepsinin  farklı kabiliyetleri var. Biri şiir yazmayı ve okumayı çok seviyormuş, hatta bir şiirini okudu. Diğeri " Ben kitap çıkarmak istiyorum" dedi. Yemek kitabı çıkaracakmış.  Makarna yapmayı biliyor musun diye soruyor sunucu.. Anlatmaya başlıyor, tencereyi suyu koyarız, içine biraz tuz ve biraz yağ..... Ya hu daha 3-5 saat önce  makarna yaptım, tuz tamam da ben yağı unuttum. Helal be sana diyorum.  Çıkar şu kitabı, almazsam.....
Gündüz kuşağının  mı , yoksa çok eski bir programın tekrarı mıydı bilemiyorum. Ama  ( yanlış hatırlamıyorsam ) Adana, Konya, ve Eskişehir'de varmış bu tür kafe... Tabi bir de İstanbul'da.. Nette aramama rağmen İzmir'de  olup olmadığını anlayamadım. Olsa seve seve giderim. Eminim çok farklı, çok güzel bir ortamdır...
Ne yazık ki sonuna kadar izlemedim... Daha neler öğrenecektim kim bilir. Ama ilk fırsatta ( ah o kör olasıca fırsatlar, işe yarayacakları zaman meydanda olmazlar ) netten programı bulup izlemeyi düşünüyorum...