Ne kadar çok ara vermişim meğer...
Okuyacaklarım birikmiş ama, sanki eski hareket de kalmamış gibi. Henüz kış moduna giremedik sanırım...
Sizi bilmem , ben yazmaktan çok okumaya meyilliyim bu günlerde.. Yok, mecburum.. Bilenleriniz vardır mutlaka. İkinci üniversiteye kaydoldum. Kayıt bittikten 18 gün sonra vizeler kapıya dayandı. Yani Pazartesi sınav haftam..
Anladım ki ambalaja aldanmamak lazımmış. Sen kalk sırf adı var diye İstanbul Üniversitesi'ne kaydol... Sonra sisteme gireme, hangi derslerden sınava gireceğinden emin olma, üstelik dün , sınavlara bir ders eklendiğini gör.. İki gün kala olacak şey mi ? Üstelik benimle beraber başlayan arkadaşın ders listesine eklenmemiş bile, benden öğrendi... Halimiz içler acısı.. Nette gezinirken öğrendiğime göre, geçen sene de aynı dertten muzdaripmiş öğrenciler.. İşte ben önceden gezinmediğim için... Şimdi anlıyorum bazı şeyleri.. resmen "kervan yolda düzülür " mantığındalar. Sisteme girmek zor, şifre yanlış diyor, yeni şifre istiyorsunuz, gelmiyor.. Bir sürü can sıkıcı problem..
Ya hu, ne işin var senin Sosyoloji'de... İlle okuyacaksan git aşçılık oku, doğru dürüst pilav yapamıyorsun daha !.. diye az söylenmedim kendi kendime..
Ama yok, seviyorum ben okumayı, öğrenmeyi..
Her yeni öğrendiğim, bendeki karanlık bir noktayı aydınlatıyor sanki...
Bilinçaltıma iniyorum yavaştan yavaştan :)
Görünenin ardındakini, gizleneni keşfetmek müthiş keyif veriyor..
Hasılı, bir süre hayalet gibi dolaşacağım blogda. Vaktim oldukça okumaya çalışacağım.. Lakin, bir süre askıya almam gerekecek... Madem başladık, hakkını verelim, değil mi ama...