Cumartesi öğleden sonra telefonda konuşurken "buluşalım, yüz yüze görüşelim" dedim. Pek hevesli değildi ama ısrarlarıma dayanamayıp geldi. Birlikte yürüyüş parkuruna gidip, hem yürüdük, hem fotoğraf çektik, hem de konuştuk. Banka oturduğumuz sırada aylar önce bana yazdığı mektubu uzattı. Daha önce hiç bahsetmemişti.
Okumaya başladım . Kalemi kuvvetlidir, zekidir, duygusaldır, donanımlıdır. Böyle birinin yazdığı mektup merak duygumu zirveye çıkardı.
"merhaba, seni ne kadar özledim bir bilsen" diye başlıyordu mektup. Hızlıca satırların üzerinde gezerken gözlerim, O'na kulak kabartmayı da ihmal etmemiştim. "Üşüdüm, yürüyelim biraz" diyordu. "Sen yürü ve ısın , okumak istiyorum "dedim. Ama ne mümkün, rahat bırakmayacaktı. Konuşmaya başlamıştı bir kere. "Oku ve geri ver " dedi. "Tamam" dedim...
Başımı kaldırıp" ne geri vermesi, bu mektup benim değil mi, bana vermedin mi? Hak iddia edemezsin,vermeyeceğim" dedim.
İstemekte haklıydı,
geri vermemekte haklıydım.
Mektubunda da belirttiği gibi, nefis bir kitabın içinde, okurunu alıp başka alemlere sürükleyecek kadar güzel cümleler vardı.
"Yazmasaydım deli olacaktım" der Sait Faik.
Deli olmamak için yazmak,
deli olmak için okumak şart.
Oysa ben, hem okumayan hem yazmayan güruhun içindeyim şu aralar. Elbet okuyorum, ama gidişatımızı değil, elbet yazıyorum ama gidişatı değil.
Mektup , biraz sarstı beni. Biraz çok hafif kalır, oldukça sarstı. Hani toprağa gömsem şu 3-5 sayfayı, koca bir kitap çıkar ortaya.
Olayları yaşarken, ister şahsi, ister umumi, geri çekilip karşıdan bakabilmek çok önemli. Daha objektif değerlendirmek için,sebep sonuç analizi yapabilmek için, yıkılmamak, yıkıldığımızda da toparlanıp tekrar ayağa kalkabilmek için, kişisel endişelerden, korkulardan sıyrılabilmek için, bencillikten vazgeçebilmek için, daha aklı selim düşünebilmek için....
.....
Eve döndüğümde, elime bir bardak su alıp, pencereyi açtım. Ara ara yaptığım gibi tam saksıya dökecekken gözlerime inanamadım. Aylar önce aldığım taze cevizleri , öylece poşetin içinde unutmuş, bozulduklarını görünce de üzülerek atmıştım. İki tanesi hariç.
İki cevizin içinden beyaz uç çıkmış, bir umut deyip saksıya gömüvermiştim. Bir tanesi yeşil filiz vermiş, tepesinde de 3 yaprak.O anki mutluluğumu anlatamam.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkında
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril
Kopar ver, gözlerimin gülüm yaşını sil
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkında
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında ...
Diyor ya hani Nazım Hikmet bir şiirinde . Ağaç olmaya doğru yol almış cevizim de farkına varamamışım.
Derler ki, sevginin iyi edemeyeceği hastalık yoktur.
Derler ki, sevgi her zorluğu aşar.
Derler ki, sevdiğinizi söylemekten çekinmeyin.
Diyorum ki, sevdiklerimizi, en çok da kendimizi üzmeyelim, umutsuzluğa kapılmayalım. Şiir okuyalım, kitap okuyalım ve bol bol yazalım. İçimizden geldiği gibi, eğip bükmeden yazalım. Güzel anılar biriktirelim, doğru tahliller yapalım, ön yargılı olmayalım, anlamadan dinlemeden hüküm vermeyelim.
Ne güzel su serpti yazdıkların içime, bir solukta özümseyiverdim satırlarını. Nazım'ın bu şiirini çok severim, Cem Karaca'dan dinlemesi de pek güzeldir ama bu yazıda bence hepsinden önemlisi artık senin de bir ceviz ağacı oluyor olman :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Kiraz Çiçeği,fark edilmemek var ama işin ucunda :))
SilÖzlemişim yazılarını...bir de dediklerini yapabilsek...hep yaz olur mü...iyi geliyor bana...sevgiler...
YanıtlaSilEskisi kadar kolay dökemiyorum düşüncelerimi satırlara... Ama yazmak kendiliğinden gelişen bir eylem.Hazır olduğunda kelimeler, tutamıyorsun içinde. sağol Zeynepciğim, güzel yorumun için.
SilYazmak iyi gelir insana, hep böyle olmuştur yıllar sonra merhaba
YanıtlaSilDemek geri döndünüz, o halde yeniden merhaba ..
SilTabi ki vermedim mektubu, ama telefonla görüntü almasına razı oldum.
YanıtlaSilİleride çok işime yarayacak bu mektup. İşte diyeceğim, yok satan kitabın çıkış noktası olan mektup elimde :))
kimbilir neler yazıyor mektupta merak ettik bak neyse artık yok satan kitapta okuruz :)) sevgiler ceviz ağacına iyi bak belki gölgesinde otururuz
YanıtlaSilSenin için imzalı bir kitabını isterim artık.
SilGölgesini bilmem de ben cevizlerin hayalini kuruyorum şimdiden :))
Aslında çok tuhaf bu anı yaşarken hissettiğin mutluluğu tarif edemiyorsun. Ama işler tersine döndüğü zaman aynı anı hatırlamak istemiyorsun, hatırlayınca da ne kadar acı veriyor. Aynı an. Bu mektup da öyledir bence. Bu mutluluğun kaynağı seninleyken her okuduğunda sevgiden taşıyorsun kabına sığmıyorsun ama kaynağın gittiği zaman okuyamıyorsun bile o kadar içini acıtıyor ki.
YanıtlaSilEline Sağlık Kahve. Falına bakayım bir ara.
Aaaa madem fal bakmak gibi bir yeteneğin vardı, şimdiye kadar niye söylemedin.
SilAma ben yine de baktırmayayım ki, kaderin süprizleri bozulmasın :))
Giden, hayatındaki rolü bittiği için gitmiştir aslında. Bence güzel anılarsa arkasında bıraktığı, içini acıtmamalı insanın.
Tekrardan yazılarını takip etmek, okumak keyif veriyor... Uzun zaman sonra yeniden blogdayım ve yazıların keyif vermeye devam ediyor...Selam ve Dua ile...
YanıtlaSilGeri dönmene sevindim Furkan. Güzel yorumun için de ayrıca teşekkür ederim.
SilNe güzel tavsiyeler.. harika..
YanıtlaSilsevgi. bütün dertlerin dermanı.. mutluluk, huzur ve neşenin kaynağı..
Aman efendim ne demek, tavsiye veren, verdiği tavsiyelere kendi de uyuyordur inşallah diyelim:))
Silbu güzel blogu takibe aldım bende bloguma beklerim :)
YanıtlaSilHoş geldiniz, hemen bakıyorum bloğunuza.
SilBu blogu yeni keşfettim. Yazılarınızı okumak çok keyifli...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilNe güzel pozitif enerji verdi yazın. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda , sevgi doluyum, umutluyum yarına dair.
YanıtlaSilEn çok ihtiyacımız olan şey pozitif enerji şu aralar... sevindim umutlu olmana.
SilYeniden merhaba!
YanıtlaSilHem yazıp hem okursak delilik ile delirmemek arasında ince bir denge kurabiliriz belki :)
Güzel hatırlatmalar, enerjin umut verici.
Geç olmadan farkına varabilmemiz dileğiyle...
Güzel bir enerji verdi gerçekten yazınız :) sevgiler...
YanıtlaSil