16.05.2013

UNUTUR MUYUZ ?

Söylenecek çok şey var aslında..
Boğazda düğümlenen,
İçteki isyanı,
Öfkeyi,
Nefreti,
Çaresizliği anlatır mı bilmem..
Ama dolu dolu bağırmak istiyorum..
Bir çok insanın içi yandı,
Bir çok eve ateş düştü..
Ateş sadece düştüğü yeri yakmadı..
Hepimizin canı yandı..
Söylenenden daha çok kaybımız...
Ama sadece " insan " kaybetmedik..
İnancımızı kaybettik
Umudumuzu kaybettik..
Milli iradenin varlığı şüpheli,
Milli birlik beraberlik şüpheli,
Mossad, CIA bizim içimizi MİT den nasıl daha iyi biliyor, şüpheli,
İstihbarat zaafiyeti var mı ?, şüpheli,
Aslında şüphe falan yok ortada, her şey gün gibi ortada..
Ama medyaya yasak getir, istediğin bilgiyi servis et,
Unuturuz biz,
Kendimizi oyalayacak bir şeyler buluruz nasılsa,
Biz unuturuz..
Unutulur mu gerçekten,
Sanmam,
Bu kez unutmaya fırsatımız olmayacak gibi..
Daha çok  karışacak ortalık,
Bakalım daha nerelere sürükleyecekler bizi..
Ne zaman , nasıl, nereye adım atacağımıza  "biz" karar vermediğimiz, veremediğimiz sürece
Daha çok ateş düşer bu yüreklere...







13.05.2013

KAFAM DEĞİL, KAVRAMLAR KARIŞIK..

 

Sonu gelmeyecek..
Ya da gelecek ama zaten "son" gelmiş olacak..

Bildiklerimi unutmalıyım..
Unutmamak için  hep uyanık olma zamanı.

Her şeye baştan başlamak...   imkansız..
Yeni başlangıçlar gerek..

Güvenemezsin hiç kimseye..
Bir omuza güvenle yaslanma ihtiyacı...

Senden  öğrenmek istediklerim var..
Hiç bir şey bilmediğini anladım..

Seninle olmak huzur verici gibi..
İçindeki  fırtınaları nasıl bastırdığını  görüyorum..

Uzak durmak  şart..
Yakınlık istiyorum..Biraz daha, biraz daha...










10.05.2013

YAŞATMAYI BİLEMEDİYSEN, BİTİRMEYİ BİL...


Kim kalmış ki sonsuza kadar..
Herkes bir gün gidecek..
Gidenin yerine yenisi gelecek..
O yenisi de  vakti geldiğinde terkedecek..
Biliyoruz..
Ama kabullenemiyoruz.
Çünkü itirazımız gidene değil,,
Gidişe değil...
Gidiş  şekline, tarzına...
İster arkadaşlık, ister dostluk, ister evlilik, ister sevda birlikteliği olsun..
Başta güzel şeyler şeyler yakalanmış, ortak noktalar bulunmuş ki bir zemine oturmuş..
Beraber zaman geçirilmiş, gülünüp eğlenilmiş, dertleşilmiş, kavga edilmiş, küsülmüş, barışılmış...
Bunlar yapılırken de kalp kırılmış bazen..
Can yakılmış..
Sınırlar aşılmış..
Ama illa ki güzel şeyler de yaşanmış..
Paylaşılmış..
işte bu güzel günlerin hatırına, karşıdakine duyulan sevgi / saygı adına, ayrılmayı  bilmeli insan..
Hoyratça, kırıp dökerek değil,
Soru işareti bırakarak değil,
Kanayan bir yarayla hiç değil...
İnsanca başlayan, insanca bitmeli..
Giderken kalp kırmak yerine, kırılanlar tamir edilmeli..
Öyle bir gitmeli ki,
Öyle bir bitirmeli ki,
Giden de kalan da , kapının hep açık olduğunu bilmeli..
En azından ihtiyaç duyulduğunda, karşılaşıldığında, özlenildiğinde, hatıra geldiğinde selam verebilmeli..
İki çift kelam edebilmeli...
Öyle bir gitmeli ki,
 Küçük düşmeden, küçük düşürmeden
Yiğidin hakkını teslim etmekten çekinmeden,
İyilikleri, güzellikleri görmezden gelmeden,
Bitirmeli..
 Sırlar ortaya dökülmemeli,
Arkadan atıp tutmamalı,

Kimsenin kimsede ne aklı kalmalı, ne de  hakkı...





7.05.2013

ŞİMGİ GELSEN NE FARKEDECEK..


Sana doğru koşmam için, yeterliydi yüzünü bana dönmen ..
Gerek yoktu konuşmana,  ben  söylerdim dinlesen..
Şimdi
Ne yana dönsen beni arıyorsun
Baktığın her yerde beni görüyorsun,
Biliyorum
Ama sevinemiyorum..
Ben senden gideli
Çok oldu be  sevgili...








5.05.2013

........

  

Kendimi aramakla öylesine meşgulüm ki , yokluğunu farketmiyorum bile....
Ahh  bir de ara sıra içimde bir yerler sızlamasa....
Hayatıma dokunup gittiğini bile hatırlamayacağım...






2.05.2013

"AHH"


ruhumu seninle özgürleştirmek isterken,
sana tutsak kalacağımı bilemedim...
şimdi
tıpkı bu kuşlar gibi uçmak istiyorum..
ya sana doğru kanat çırpmak,
ya da senden kaçmak...

1.05.2013

MİM...MİM..MİM...



Nesli tükendi zannedip, mim olayını unutmuşken, mimlenmişim..
Tamam mimler güzel oluyor olmasına da bu mim beni aşar..
Konu çocukken oynadığımız oyunlar..Pe hito  tarafından mimlenmişim.
Ama ben hayatı tersten yaşayan bir insanım.. Şu an oynadığınız oyunlar olsaydı, daha çok oyun yazardım kesin :))
Hımmm düşünmem lazım..Ben öyle sokakta oyun oynayan bi çocuk değildim ki..Çok nadirdir , ama okulda, pikniklerde bir de yaz tatillerinde köye gittiğimizde oynadığım oyunlar var aklımda..
Yağ satarım bal satarım,  istop, yakantop ( yakartop mu yoksa ?) saklambaç malum,  bir de ip atlama...
Yüzük saklama oynardık ninemle..3-4 fincan olur,  ters çevrilir, birinin içinde yüzük saklanır..Hızlıca karıştırılan fincanlardan yüzüklü olanı bulan kazanır...
Benim en çok keyif aldığım oyun ise, 5 taş, 40 taş... Olsa da oynasak :)
Biliyorum pek keyifli bir mim olmadı..
Umarım mimlediklerim hoş şeyler yazar :))
Pabuç, nefes, budeliçocuk...
Her mimde olduğu gibi, adlarını anmadan geçemiyeceğim Uçurum Çiçeği ve Cem, azadedir :)))