yalnız kalmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yalnız kalmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12.11.2012

SEN GİDERKEN.....

http://img03.blogcu.com/images/l/e/y/leylilall/giderken_1255809892.jpg 
Yine bir pazar..
sıradan bir pazar..
ama güzel olmalı, farklı yaşanmalı
önce mükellef bir kahvaltı
sen peynir üzerine reçel damlat..
söz , dalga geçmek  yok
yüzün gülsün yeter ki.....
hani diyorum sinemaya mı gitsek...çok uzun zaman oldu birlikte film seyretmeyeli.
ya da istersen yürüyelim sahilde  elin elimde..
dur hemen söylenme...
bulurum, biraz fırsat ver, hoş geçecek bu gün yeter ki sen de iste..
gözün kapıda, hissediyorum..
çıkıp gitmek istiyorsun,
nefes almak,
yalnız kalmak
ve oraya buraya savrulmuş ruhunu toplamak istiyorsun..
kahve yapsam sana..
hani şöyle bol köpüklü, lokum da koysam yanına..
dereden tepeden konuşsak
sen gülsen, ben kızsam
yine eskisi gibi olsak...
sen anlattıkça ben heyecanlansam
dinledikçe sana daha da hayran olsam...
ve kıskansam seni tüm bildiklerinden
hiç ummadığın bir anda  , tam konuşmanın ortasında 
sımsıkı sarılsam boynuna...
yine hoşuna gider mi, güler misin kahkahayla...
ne çok severdim gülüşünü,,,
başkalarının dünyası güneş doğunca,
benim dünyam sen gülünce aydınlanırdı.....
bak işte yüzün asıldı..
yoksa canın mı sıkıldı..
ruhun daralıyor biliyorum
için içine sığmıyor
duvarlar üstüne geliyor..
sen etrafındaki duvarları yıktıkça,
aramızdaki mesafe büyüyor..
kaçıp kurtulmak istiyorsun
sevgim zincirlemiş seni bana, zincirlerini kırmak istiyorsun....
sevgili, sessizce git e mi ?
geri döneceğini zannedeyim
her zamanki gibi sor bana
"bir şey lazım mı sevdiceğim ?"
git...
ve ben severek gittiğini bileyim..
sakın çarpma arkandan kapıları
ama kapa, açık kalmasın
çığlıklarım kulağına ulaşmasın
alışırım
ağlasam da , sızlasam da alışırım
                 yokluğuna değil ama, gidişine alışırım
                 ben seni sensiz de yaşarım
                

5.11.2012

ZORDUR KENDİ KENDİNE YETMEK...


Hepimizi büyük bir gemiye bindirip,
açılıvermişler engin denizlere..
ve
kıyıdan epeyce uzaklaştığımızda, atıvermişler masmavi sulara..
bazılarımız iyi kulaç atmanın verdiği rahatlıkla
sakince yol almaya başlamış kıyıya doğru..
etraflarında olan bitene çok da fazla kulak kabartmadan..
yoruldukça sırt üstü yatıp dinlenerek devam etmiş  yolculuğuna
yüzmeyi bilmeyenler ise,
telaşla başlamışlar çırpınmaya 
bir yandan çığlık çığlığa bağırıp
bir yandan da batmamak için tutunacak birini aramışlar
gördüklerine saldırmışlar
iyi kötü demeden , her karşılarına çıkandan
medet ummuşlar.
bazen canları yanmış
"kurtarıcım" dedikleri daha da dibe batırmış...
kimi bata çıka öğrenmiş kendi kendine yetmeyi
kimi dalgalarla boğuşmayıp, pes ederek boylamış denizin dibini..
bazıları o kadar ustaymış ki yüzmekte
aynı zamanda dibe dalmayı da bilirlermiş
kimi zaman ustaca kulaç atarken görünürlermiş
bazen içleri elvermez, boğulana  yardım ederlermiş..
ne zaman ki batan kendilerini de sürüklüyor, hemen uzaklaşır, yardımdan vazgeçerlermiş
kimi zaman da ortadan kaybolurlarmış.
işte böyle zamanlarda gözleri, suyun büyüleyici dünyasını seyre dalarmış
rengarenk balık sürüleri, yosunlar, mercanlar...
farklı bir dünyaya bakarmış, herkese nasip olmayan..
işte böyledir yalnızlığımız..
kimi kabullenir telaşsız yaşar yalnızlığını
kimi ölüme denk tutar, paylaşmak ister başkalarıyla her anını...
ama en doğrusunu yapanlar onlardır ki,
yalnızlıklarında  kendi iç dünyalarına  dalarlar.
her yüzeye çıkışlarında doludur elleri
onlardır bunca güzel eserin sahibi
bazen renklerin ahengi büyüler gözlerimizi
kimi zaman kulağımızın pasını siler  bir neyin  sesi..
hatta  bir şiirde, bir kitapta kaybederiz kendimizi..
"bazı insanları yalnızlık tüketir ,
bazı insanlar  yalnızlığında üretir..."