mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9.02.2013

MUTLULUK İÇİMİZDE ( Mİ ? )



Kötü bir gündü..İyi ki kötüydü diyesim var bir yandan..Bol bol  düşündüm, sorguladım, yargıladım, kendimce bir sonuca vardım..
Efendim,   çoğu insanın  gayesi belli ...Mutlu olmak. Her ne menem bir  şeyse bu, aklımızı, fikrimizi, enerjimizi, vaktimizi hep ona hasreder olmuşuz. Ama finiş çizgisini geçenimiz pek az. Artık gerçekten mutlular mı, yoksa kuyruğu dik tutma  gayretiyle öyle bir görüntü mü sergiliyorlar bilemem.. Bildiğim bir şey var ki, yanlış yerde arıyoruz. Kimi çok para kazanıp, yaşam kalitesini yükseltince mutlu olacağını zannediyor. Kimi okulu bitirince, kimi iyi bir işe sahip olunca, sevdiği ile evlenince, güzel bir evi olunca....vs. vs. vs.
İşte ben de bu yanılgıya düşmüşüm... 
Mutluluğu ne başka birine,
Ne makama mansıba,
Ne paraya pula
Ne şana, itibara bağlamayacaksın arkadaş...
Mutluluk senin içinde...
İyi de ben neden göremiyorum bu  içimdeki mutluluğu ?
Araştırmacı gazeteci kişiliğim (!) onu da çözdü merak etmeyiniz.. İçimdeki çocuk , ilgisiz kalınca sanırım onu oyuncak bildi ve sakladı.. Evet evet kesin sakladı.. Ver diyorum, yalvarıyorum, tehdit ediyorum, ı ıhh bana mısın demiyor..
Peki dedim kabul.. Salarım kendimi, bırakırım dibe doğru.. Ne kadar çabuk ve derinlere inersem o kadar kolay olur dedim yüzeye çıkmam ..ne dipsiz bir dipmiş mübarek , in in bitmiyor.. Hayır bir şey değil, bronşiyal astım var bende.. Çok fazla nefesimi tutamam ki. Zaten ben o doktora da dedim. " Bak bir aydır usluyum, yaramazlık yapmıyorum,  yazın  oraya, not düşün " dedim. Havalı havalı, "ben bilirim sizleri " dedi. " Azıcık iyi oldunuz mu başlarsınız yine"... Al işte, sen bana güvenmedin mi, ağır geldi  , başladım yine.
Neyse efendim...Sonra bir bakıyorsunuz ki, ortada bir yerlerde kala kalmışsınız.. Nereye yakın olduğunuzu kestiremiyorsunuz bile..Aşağı mı inmeliyim, yukarı mı çıkmalıyım.. İşte tam bu noktada yalnızlık denen bir karanlık çepeçevre sarıveriyor etrafınızı.. Şimdi birinci adım, mutluluğu hiç kimseye, hiç bir şeye bağlamayacaktık ya... Hah işte ikinci adım da, kimseden size el uzatmasını beklemeyeceksiniz. Beklediniz mi yandınız demektir. Bu kadar sosyal olup, bu kadar yalnız kalan başkaca da bir  canlı mevcut değildir sanırım. Yine  kendiniz karar verip, kendiniz uygulayacaksınız.. Çünkü böyle zamanlarda beyaz atlı prensler, süpermenler .... Yani diğer bilumum kurtarıcılar  ortalıktan yok oluyorlar ... Her türlü doğal afet için çanta hazırlayıp bir kenara koyan insanoğlunun bir de bunalım için böyle bir hazırlığı olmalı bence...Mesela, kendini her açıdan güçlü, kararlı, huzurlu, mutlu....hisseden insan,  dibe çöküş anları için bir yazı hazırlayıp koymalı ki, ihtiyaç anında alıp okusun, kendine gelsin, güç kuvvet kazansın.. Fonda  güzel bir müzik, keyfini yerine getiren yiyecek ya da içecek ( ille de  çikolata olması gerekmez efendim....  bir de acılı, ekşili şeyler deneyin :))  Ha bir de  filmlerden özenti demeyin,  insanın sığınağı olmalı.. Kendini iyi hissettiği bir yer, konum, durum...Oradayken tüm olumsuz düşüncelerinden sıyrılabildiği bir yer...Bunları iyiyken ayarlamak lazım ki, kötüyken elimizin altında oluversin hemencecik...Yoksa  " Telvesi...Kahve Telvesi... Bunalımda olmadığı zamanlarda, bunalımda olamamanın verdiği üzüntüyle bunalıma giren kadın" modunda dolaşır durursunuz benim gibi....
Uzun lafın kısası,  yatırım yapmak şart... Zor günler için.. Zor günlerde yıkılıp kalmamak için, toparlanmak için....
Sevgiyle....










10.12.2012

AKŞAM SEFASI



Radyoda  şarkı dinliyorum..
"Sığındığım limannn,
sarıldığım yılannnnnn"
diyor... diyor da gerisini getiremiyorum.. Araya başka bir ses girip, "sayın sürücü, Bayraklı tünelinden geçmektesiniz....." derken, benim şarkı da gümbürtüye  gidiyor..
Çok iyi oldu diyorum. Ne alemi var limana sığınıp, yılana sarılmanın. İnsan kendi kendine sarılmasını da bilmeli bazen, her limana temkinli yaklaşmasını da...İşin yoksa sonra ağıtlar yak... Hem anlayamadığım, herkes sevgisiz, herkes boşlukta, herkes yorgun, herkesin koynunda bir yılan.. demek ki insan insanın kurdu değil, yılanı olmuş. A bak , bu söz hoşuma gitti :) hepimiz iyiyiz, hepimiz mağduruz...da  .. the others nerde acaba ??  ( bu filmi bi daha izlemeliyim )
Az önce ecel terleri dökmüşüm, ya kötü bir şey çıkarsa demişim, ya " telvecim 3 günlük ömrün kalmış " derlerse diye evham etmişim...
Bu gün dünyayı es geçebilirim yani.
Dünyayı da içindekileri de...
 Altındaki hesaplaşamadıklarımı da, üstünde salına salına gezinenleri de....
Keyifliyim  bu gün, hiç bir şeye aldırış edemem...
Ben iyiyim ya, gerisi teferruat şu an  :)

1.12.2012

MUTSUZ MUSUN..



Henüz hava aydınlanmadan kalk yataktan..
Ve güneşin doğuşunu seyret ki, güzel bir günden payına düşen ne varsa al...



Ardından güzel, mükellef bir kahvaltı
sen bakma böyle dediğime, böyle resim koyduğuma
sevdiğin, muhabbetinden keyif aldığın biri varsa karşında
bir çay, bir de sıcacık bir gevrek yanında
çok bile gelir, insan olana



Madem aylaklık yapacağız bugün, 
tüm toplantılar iptal, mailler de biraz daha kalabilir..



Şimdi hazır mısın şehrin hengamesine dalmaya?
tamam şaka şaka... aylaklık yapılmaz ki burda...



İşte böyle bir manzara olmalı insanın karşısında.. 
sükunet, doğallık, bir de ter temiz bir hava...

s

İstersen böyle bir eğlenceye de dalabilirsin..
herş şeyi unutup, kendinden geçebilirsin..



Ama mahzun bir gönüldeki,
yaşanmışlıklardan çok şey anlatan dildeki,
sevginin ve huzurun olduğu bir evdeki 
havayı başka hiç bir yerde soluyamazsın..



unutma,
mutlu olmak isteyene   sebep bazen bir  kuşun kanadında
bazen bir çiçeğin yaprağında..



hele ki seni bekliyorsa evinde böyle bir manzara
sen  en güzel şeylere sahipsin demektir hayatta..