18.07.2018

BEDDUAMIZI ETTİYSEK HAREKETE GEÇELİM ARTIK / 2. BÖLÜM


Belki daha önce yazdıklarım birey olarak bizi aşan önerilerdi. Bizim yetkimizin, gücümüzün üstünde ama asla imkansız değil. Zamanla olacak, olmalı.Daha önceki bir yazımda bahsetmiştim, evlenecek olan çiftler mutlaka kişilik testinden geçirilmeli diye. Bunun  çocuk sahibi olmak isteyenlere de uygulanması şart. Eğer şiddete eğilim, sapkınlık  gibi arazlar varsa da psikolojik tedaviye tabi tutulmalı. ( Ne kadar da ütopik düşünceler diyenlere  şiddetle " Gizli Sayılar" filmini izlemelerini, bir daha , bir daha izlemelerini tavsiye ederim)

Sevgi, şefkat, ilgi dolu ebeveynlere ihtiyacımız var. Bu nasıl olacak bilmiyorum. Evrim teorisine inanmayan bir insan olarak, maymunun zamanla insana dönüşmesini kabul edebilirim de , kızına göz koyan, hamile bırakan  babadan, olup bitenin farkına varamayan, varsa da  göz yuman  anneden  sevgi dolu anne babaya nasıl ulaşabiliriz , işte bu aklımın sınırlarını zorluyor. Ancak, umutsuzluğa yer yok diyorum. Herkes ya üstüne düşeni yapacak ya da yapacak.

Kadınların çok okuması, eğitilmesi, geliştirilmesi şart. Size de garip gelmiyor mu? Kadının yetiştirdiği erkek, gün geliyor başka bir kadına şiddet uyguluyor, taciz ediyor, tecavüz ediyor, öldürüyor. O halde hiçbir kadın bir diğerinin kuyusunu, mezarını, cehennemini kendi elleriyle hazırlamamalı. Tam tersine öyle yetiştirilmeli ki oğullar, her biri tüm kadınların kaderini değiştirecek, tüm erkeklere örnek olacak kadar bilinçli, mert olmalı. Belki çok uzun zaman alacak ama şiddet ve tecavüz olaylarını  mümkün olduğunca minimize etmenin en kesin yolu bu. Bir yandan kadınlar kendi varlıklarının, değerlerinin farkına vararak , kendi benliklerini koruyabilecek seviyeye getirilirken, erkekler de kadınların "insan" olduğunun  bilinciyle büyüyecekler. Kimse bir başkasının hayatına, onuruna,  bedenine kastedemez .


Anne babalar, özellikle anneler çocuklarını daima gözlemlemeli. Çocuktaki ani kişilik değişiklikleri , içe kapanma, aşırı agresif hareketler, irkilme, korkma,  tedirginlik, gece görülen kabuslar, yatağı ıslatmalar , belki çocuğun  dışa vuramadığı şiddetin, tacizin tezahürleri olabilir. Ergenliktendir deyip geçmemeli. Çocukla iyi ve güvene dayalı bir iletişim kurulursa , satır araları iyi okunursa, birçok istenmeyen durumu önlemek, erken fark etmek  mümkün olacaktır. Mümkün olduğunca basit bir dille  , olası tehlikeler çocuğa anlatılmalı. Özellikle Aamir Khan'ın videosu bu konuda  öğretmenler ve ebeveynler için iyi bir kaynak olacaktır.

Çocuk 18 yaşına kadar zorunluluk olmadıkça aileden ayrılmamalı. Yatılı okullar, kurslar.. vs. tacizin, tecavüzün daha çok görüldüğü yerler.  Yakın geçmişimizde bu tür olaylara ( ne  yazık ki) fazlasıyla şahit olduğumuz için açıklamaya gerek yok sanırım. Hepimizin sosyal medyada  esip yağdığımız,  gerçek hayatta ise yaprağın kıpırdamadığı, sineye çektiğimiz, üstünü örttüğümüz olaylar....
( Empati yapmalıydık oysa. Sokaklara dökülmeliydik.  Neden araştırılmasını istemiyorsunuz, neden komisyon kurulmasına karşı çıkıyorsunuz diye her vekili cevap alana kadar , harekete geçirene kadar sorguya çekmeliydik...)

İşini severek, heyecanla yapan insanlara ihtiyacımız var. Özellikle de öğretmenlere... Zira  öğretmenlere sadece çocuklarımızı değil, ülkenin geleceğini, kaderini emanet ediyoruz. Geleceğin insanı öğretmenlerin elinde şekil alıyor. Özellikle ilkokul seviyesindeki çocuklar üzerinde  öğretmenler, anne babadan daha etkili oluyorlar. O halde , bir öğretmen öğrencisine sadece bilgiyi yüklememeli. İnsan, hayvan, doğa sevgisini, paylaşmayı, yardımlaşmayı, zayıf ve darda olanı korumayı..... kısacası iyi ve sorumlu bir insan olmak için gerekenleri öğretirse  sorunlu insanlar azalacaktır. 

Bu dünya bizim, hepimizin .. Ne yazık ki başka gidecek yerimiz yok. O halde yaşanılır yapmaktan başka çaremiz de yok. 
Dün akşam kısa bir video izlemiştim. Belki çoğunuz izlemişsinizdir. İki bilim adamı, palm yağı elde etmek için insanların düşüncesizce tahrip ettiği çorak bir alana , anlaştıkları bir firma vasıtasıyla 12 bin ton portakal kabuğu bırakıyor. Ve proje unutuluyor, oraya kimse uğramıyor. 16 yıl sonra döndüklerinde  bitki örtüsünün tamamen değiştiğini, hayvan türlerinin o bölgeye akın ettiğini, ağaçların büyüdüğünü ve geliştiğini  görüyorlar. Tamamen tahrip edilen alanlar, sabırla , zamanla hayata döndürülebiliyorsa,  biz neden başarmayalım? 

Sevgiyle, güzel günlere......



8 yorum:

  1. Ne güzel yazmışsınız. Eğitimle düzelecektir her olumsuz davranis. Dediğiniz gibi önce anneler, ardindan öğretmenler. Ebeveynler olarak dikkatli olmalıyız, unutmayalim ki bu sapkin düşünce sahipleri de dünün masum oyun oynayan çocuklarıydı. Nasil bu hale geldiler konusunu sosyolojik irdeleyip, cocukluk masumiyetleri bozulmadan onlem almaliyiz. Yaziniza saglik.

    YanıtlaSil
  2. Yani nasıl söyleyeyim, her cümlede her değindiğin konuda her öneride "evet ..evet ya işte evet..tamam tam da bu" diye haykırasım geldi.

    İçimde nereye akıtacağımı bilmediğim bir öfke var..çocuklara yapılanlar, özellikle çocuklara yapılanlar diğer tüm haksızlıklardan daha fazla deli etti beni. İş, fiziksel sağlığı etkileyecek derecede şiddetli bir ruhsal tepkimeye dönüştü.

    Eline sağlık, emeğine sğalık, düşüncene sağlık

    YanıtlaSil
  3. ne kadar güzel yazmışsınız... Hepimiz öfkeli hepimiz kırgınız ama önlem almak zorundayız..
    deepte gördüm blogunuzu iyi ki görmüşüm dedim hemen takibe alıyorum

    YanıtlaSil
  4. Harika bir değiniş olmuş. Kaleminize sağlık. Okurken aktardıklarınızdan gerçekten çok şey çıkartmak mümkün. Severek izleyeceğim. Sevgiler!

    YanıtlaSil
  5. Öncelikle eline sağlık.
    Maalesef bazı hastalıkların (hastalık olarak mı kabul ediliyor psikiyatride bilemiyorum) tedavisi yok. Örneğin dizilerde, filmlerde izliyoruz ya seri katiller. Son derece akıllılar ama beyinlerinde 'pişmanlık duyma', 'empati kurma' gibi bölümler çalışmıyormuş. Rahatlıkla annesini, babasını, o güne kadar baktığı başını okşadığı kedisini, köpeğini doğrayıp sonra rahat rahat çay içiyor, polise 'ben yapmadım' diyor. Bu pedofili de böyle. Bildiğim kadarıyla tedavisi yok, yani 30 yıl hapis versen, o 30 yıl eğitmeye filan çalışsan çıkar çıkmaz ilk iş yine bulabilirse bir çocuk bulup tecavüz etmek oluyor; seri katiller keza, 2 gün önce okudumu 27 yıl hapisten sonra bir tanesini bırakmışlar bir haftada bilmem kaç kişiyi öldürmüş. Belki sen de rastlamışsındır çok yeni bir haber (Türkiye'de değil yurt dışındaydı). Annelere gelince inanır mısın öyleleri var ki, olmaz olsun dersin, kocasının tacizin bilip sırf kocasız kalmamak için göz yumanlar var:( bazıları da olayın korkunçluğu ile baş edemeyeceklerinden inanmamayı reddediyorlar. (siyasette örneği çoktur bunda da böyle). Ve eline sağlık demişsin ya çocukları ayırmayın 18 yaşına kadar çok haklısın, sübyancılar çocukları en kolay böyle kurs, yatılı okul, yaz okulu, kamp, yüzme okulu, vs. de elde ederler ve o yüzden de bu tür yerlerde çalışır, iş bulurlar. Daha geçenlerde çıktı 9 yaşında kız çocuğunu antrönürü kaç yıl taciz etmiş, kızcağız korkudan söyleyememiş, Ayşe Arman yazmış. Millet "Aman çocuğum yazın yüzme öğrensin, yok tenis öğrensin yok piyano öğrensin" diyor. Öğrensin çok iyi ama ya sürekli başında duracaksın, ya piyano hocası evine gelecek sen yine yanlarında oturacaksın veya kadın öğretmen tutacaksın vs. Bu işin şakası yok. Kimseye güvenmeyeceksin. Yoksa ben de isterim çocuğum voleybol öğrensin, yüzme öğrensin vs. Yahu 5 yaşında çocuğumu yabancılara emanet etmem, kimse de etmesin. Bu tipler çok da güleryüzlü, kibar, entellektüel görünürler.

    Ay çok yazdım kusura bakma.

    YanıtlaSil
  6. ne güzel yazmışsın. heycanlı öğretmen çok zor. en heycanlısının heycanını bile söndürüyor bizim sistem ve okul müdürleri filan :)

    YanıtlaSil
  7. çok doğru yazılan şeyler; lakin ne kadar uğraşılıyor muamma.kendimizi çevremizdekileri eğitip bir şeyler öğretmeye çalışmak bile bir kıvılcım ve o ateş artık yanmalı

    YanıtlaSil
  8. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil