23.12.2013

.......

Bazı toplumsal sorunlarımızın, doğu kafasıyla, batı davranışlarını sergilemeye çalışmamızdan  kaynaklandığını düşünüyorum..Ya da sentezleyemeyişimizden...
Toplumun koyduğu kalıplar ve sınırlandırmalarla  düşünüyoruz..Yargılıyoruz.. Daha çocukluktan itibaren beynimize kazınmış "elalem ne der"  kaygısıyla hareket ed (em)iyoruz ...
Bizde toplum esas.
Batıda birey.
Biz kendimizden önce başkalarını düşünüyoruz.
Onlar her durumda   kendi istek ve arzularını..
Elbette toplumun değer yargılarını  yadsımamız mümkün değil. Ama bu kurallar , toplum düzenini sağlamak, bireyi sorumlu ve iyi insan  yapmak amacı gütmeli..
İnsanı pısırık ve öz güvensiz yapan, hareket ve hayal dünyasını daraltan "fosil" kurallar ayıklanmalı...


14 yorum:

  1. İnsan nasıl yaşamak istiyorsa öyle bir çevrede bulunmalı. Çünkü her toplumun ayrı kuralları oluyor. Biz hiç bir kural tanımayız. Özgürlük vs. diyen insanlar bile bir araya gelse; bazı kurallar oluşturmak zorundadır. Ben bu kurallardan şikayetçi değilim. Ama en başta dediğim gibi yaşamak istediğin çevreyi belirleyeceksin evvela. Bazılarını da görmezlikten, duymazlıktan gelip istediğin şekilde yaşamaya devam edeceksin. :)

    YanıtlaSil
  2. Haklı olduğun noktalar var elbette Yolcu..Ama yaşamak istediğimiz toplumu her zaman seçme hakkımız olmuyor ne yazık ki.. Türk toplumunun yazısız kurallarını da dikkate almak zorunda kalıyoruz..

    YanıtlaSil
  3. O fosilleşen kurallar kültürün sonucu. Ve maalesef çok yavaş değişiyorlar. Ya da şöyle diyebiliriz; metropollerde hızlı ama Türkiye'nin pek çok yerinde çok çok yavaş... Kadına dönük şiddet, çocuk istismarı, çocuk gelinler, kadın intiharları, vb. hep bu fosil kurallardan kaynaklanıyor.

    YanıtlaSil
  4. Türkiye'de herkesin kendine göre kuralları var. Ve mümkün değil değişmiyor bu kurallar. Karmakarışık bir düzen çıkıyor bunun sonucu da ortaya. Sebebi de ne olduğu belli olmayan bir toplumuz. Demokrasi var mı, yok mu?, İslamiyet uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu?, Avrupalı mıyız, asyalı mıyız? Bunlar net olmayınca kurallar da bireylerce istenildiği gibi uygulanmaya çalışılıyor. Bunun sonucu da ne yazık ki çok acı. Çocuk istismarları, kadına şiddet, başlık parası, töre cinayetleri, küçük yaşta evlendirilen hem de dedesi yaşındaki insanlarla - kızlar.

    YanıtlaSil
  5. Çevremizi ailemizi akrabalarımızı seçemediğimiz gibi, onlara uymayınca da böyle uzaydan gelmiş muamelesi görüyoruz. Fikir ayrılıklarına düşüp çoğu zaman dışlanıyoruz. Sonra seve seve uyuyoruz uymazsak ben gibi yalnız kalıyoruz...

    YanıtlaSil
  6. zaten bu doğu-batı arasında kalmışlık en temel sorunumuz. Bir de bunu aştığını düşünen doğulu ve batılı fikirlerin çatışması sorunu ...

    YanıtlaSil
  7. Çok yerinde bir tespit Nalan. Daha iyi bir toplum olmak için, işe yaramayan kuralların ayıklanması lazım.. Bu da eğitim ( ne kadar etkili olacağı tartışmalı. Özellikle ünv. mezunları arasında da şiddetin yaygın olduğunu düşünürsek...) ve zamanla olacaktır.

    Haklısınız İlhan Bey, işimize geldiği gibi davranıyor ve konuşuyoruz. Ancak şiddet ve çocuk istismarı ve buna benzer davranışlarda kültürün ya da dayatmaların etkisi olduğunu düşünmüyorum. Bu tarz durumlar, bunu yapanın insanlıktan nasibini almadığını gösterir. Ve kesinlikle arkasına sığınabileceği bir mazereti olamaz.

    Her insanın doğruları olmalı Pınar.. Yalnız kalmak pahasına da olsa...

    Bunu nasıl aşarız, işte sorun orada Cem :)

    YanıtlaSil
  8. telve:))

    hepsi iyi hoş...
    da.

    yapılmalı...
    ayıklanmalı...
    lazım...
    larla olmuyo bu işler biliyosun.

    icraata geçelim...
    bi komisyon kur ben varım mesela beni yaz...

    toplumu bu fosilleşmiş insanı pısırık şebelek hödelek yapan kurallardan arındırma komisyonu diye mesela...

    harekete geçelim:))

    sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa:))

    YanıtlaSil
  9. Absalom, benim misyonum bu :)) Ben oturduğum yerden ahkam kesmeyi bilirim... İş icraate gelince bende tık olmaz :))

    Ayrıca komisyonun ismini beğendim. Kesinlikle iş yapar..

    İcraat bireysel olacak. Ben, sen, o ... hepimiz bu kuralları uygulamaktan vazgeçip, gördüğümüz, duyduğumuz anda karşı çıkacağız. Bak bunu paylaşmak bile sosyal sorumluluk projesi açısından değerlendirildiğinde , benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım olarak nitelendirilebilir. :))

    Önderlik sana yakışır ayrıca. "Ben yandım eller yanmasın " derneğinin kurucusu olarak , elimden gelen desteği göstermeye hazırım :)

    YanıtlaSil
  10. Ne yapalim yani geleneksel bir toplumuz demek yetmiyor tabii, bireyler aileyi ve aileler toplumu olusturur diye ögretmislerdi bize okulda neyse belki de birey olamadigimiz icin, kalabalik olsun diye yasadigimiz icin basbakan en az üc cocuk diyor ve emperyalist bati belki de bu yüzden koyun bogazlar gibi bogazliyor dogulu bir cok toplumu, bu cok korkunc, bir zamanlar bir bakanimizda millete "Halâ biraktigimiz yerde otluyorsunuz" demisti, burjuva tabakanin gözünde resmimiz bu maalesef.. Mesele dogu bati sorunu degil, bir cok ülke ve kültür görmüs ve halen yurtdisinda yasayan ve kendince epey mürekkep yalamis biri olarak söyle bir konu girisi yapabilirim, kendimce tabii, sanayi devrimi öncesi Avrupali genel anlamda batili toplumlarda kadinin yeri günümüz Türkiyesinden daha da icler acisiydi, verilen mücadele ile kadinlar ekonomik özgürlügünü kazandikca batili ataerkil toplumlarda büyük bir degisim yasandi kadinlar lehine (Ya da batili sömürücüler kadina yeni bir rol bicti, belkide hemen her toplumun yarisini olusturan kadinlarin üretime katilmasinin saglayacagi kâri farkettiler) Ve din meselesi, abc yi bilen fakat okumayan ya da okusada anlamayan insanlara ne söylenebilir ki? Maalesef hicbir kutsal bilinen din kadina ikinci sinif olmaktan öte rol bicmemistir, yani bati genel olarak Hristiyan biz Müslümaniz o yüzden demek cok sacma, Hristiyan inancinda da kadin erkegin ya da erkeginin kölesi rolünden öteye gidemez.. Biz tipik bir tüketim toplumuyuz, icine kapanik. Özgürlük bence cok hain bir kelime kavram olarak da öyle, yalan mi hepimizin issiz, assiz kalma özgürlügü yokmu? Ya da milyonlarca insan kendi tercihleriyle özgürce secmiyor mu asgari ücrete krallar gibi yasamayi :-))) Üreten sinif, kadini ve erkegiyle özgürlügü kendi eline geciremedigi sürece Özgürlük, dünya nimetleri, daha iyi bir yasam sadece o bilinen sinifin hizmetinde olacaktir elbette.. Yani onlarin koydugu kurallari elestirmek kimin haddine, onlarin cocuklari servetin, zenginligin icine dogarken bizlere kader bu diye katiksiz yutturmuyorlar mi yoksullugu, Onlar öldükten sonra sadece fosil olacagimizi cok iyi biliyor bu yüzden bu dünyayi cennet eyliyorlar kendilerine ve bizlere cehennem ediyorlar hayati.. Cok uzun oldu biliyorum .. :-)))

    YanıtlaSil
  11. Bence gayet güzel, açıklayıcı ve tamamlayıcı olmuş yorumunuz Alex.. Görüşlerinizin çoğuna katılmakla birlikte, bir konuda itirazım olduğunu söyleyeceğim. Şüphelerinizde haklısınız. Batı, kadına yeni bir rol biçti. Aile şirketleri hariç, kaç kadını yönetici pozisyonunda görebiliyoruz ki ? Oysa çok zeki ve çok iyi eğitim görmüş kadınlar da var. Erkeklerden boşalan alt seviyedeki kadrolarda çalışıyor kadınlar genelde.. Bu nedenle de, "çalışan kadınların ekonomik özgürlüğe sahip olduğu " koca bir yalan ve aldatmaca diyorum sadece. Kimse kusura bakmasın, bunu çok eski bir yazımda da belirtmiştim. Eğer kadın- erkek, akşama kadar çalışıp, akşam erkek ayaklarını uzatıp tv seyrederken kadın evle çocukla uğraşıyorsa, erkek sorumluluğunu paylaşmış, yükünü hafifletmiş, kadın ise ekstra sorumluluklar yüklenmiş demektir. Kadının ekonomik özgürlüğü ( genel geçer anlamda) olacağını azıcık kendine öz güveni ve onurlu duruşu olsun yeter. Para kazanan her kadını " ayakları üzerinde durabilen " kadın olarak görmekten vaz geçelim.

    Din konusuna gelince, hiç bir dinin kadını ikinci sınıf olarak gördüğünü düşünmüyorum. Ya da kabl etmek istemiyorum .. Hata kurallarda değil, kuralların yorumlanma ve uygulanma biçiminde bence. Ezberlediğimiz bazı şeylerle çok kolay hüküm verebiliyoruz.Okumak ve araştırmak gibi bir alışkanlığımız yok.

    Bu güzel ve anlamlı yorumunuz için çok teşekkür ederim.. :)

    YanıtlaSil
  12. Çok doğru yazmışsın canım, ama kimse sen düşkünken yardıma koşmuyorsa, başkaları ne der'den kurtulup hayatını istediğin gibi yaşamalısın :) derim ve kaçarım.

    YanıtlaSil
  13. Pe Hito, çocukluktan itibaren beyne sokulan o sınırlamanın aşılması elbette zor. Belki bir iki jenerasyon geçmesi gerekecek...

    YanıtlaSil
  14. Basit bir örnek, benim bildiğim bir tane bile kadın peygamber yok :-))) varsa hatırlatırmısın? Bir de şu evde yayılan maço erkek tiplemesi aslında bir genelleme, aynen katılıyorum ve kadınların çalışma koşulları bunlar yasalarla kadın lehine düzeltilmeli elbette, kalifiye ya da iyi eğitilmiş çalışanların durumu ve bu da maalesef işverenin yani saltanat sahiplerinin insafında. Yapılan yollar, toplu ulaşım imkanları, iyi eğitim veren okullar, iyi hastaneler vs. yani toplumun hizmetine sunuluyormuş gibi görünen her şey aslında bizleri çok sevdikleri için yapılan işler değil, sömürücülerimize işlerine vaktinde giden ve işlerini iyi yapan sağlıklı köleler gerektiği içindir, yoksa canımızın onların gözünde ne değeri olduğunu izah etmeme gerek yok sanırım, her günümüz ibret edilecek şekilde yaşanmıyor mu? Bu düzen böyle sürdüğü müddetçe bize kalan hep kırıntılarla mutlu olma çabalarıdır.. Sevgiyle kalın, der gibi temennilerdir..

    YanıtlaSil