16.04.2013

ROL MODEL...

 

Bazen kendimi ana muhalefet gibi hissediyorum. Ya bende bir anormallik var, ya da insanlar sorgulamadan, düşünmeden bazı sözleri söyleyip geçiyorlar..
Neyse, konumuza dönelim..
Rol modelin sözlük anlamı, örnek alınan kişi demek..
Özellikle çocukların ve gençliğe adım atanların, hatta daha da geniş kapsamlı düşünürsek, insanların  kendilerine örnek aldığı kişi...
Aslında olması gereken, aslolan,  tüm insanların rol model olması.. Buna uygun davranış tarzı benimsemeleri. Hayatlarını örnek bir insan gibi idame etmeleri.. Tabi ki olmayanları suçlama hakkımız, hesaba çekme yetkimiz olamaz. Burada herkes kendinden sorumludur diyoruz. Sanatçılar, toplumun ileri gelenleri rol model olmak zorunda mı, bunu da konunun dışında tutuyoruz.
Benim asıl derdim anne- babanın rol model olması..
Nette gezinirken, bir habere rastladım.
Eğitimci yazar falanca filan diyor ki,  televizyonda dizi seyreden ebeveynin, çocuğuna " ders çalış " deme hakkı yoktur . Hani ders çalış diyebileceğim bir çocuğum yok , ama mantığıma vurduğumda, tecrübelerimi gözden geçirdiğimde  " ne münasebet" diyorum.. Bir insanın çocuğu varsa, ona model olma yükümlülüğü, doğru, dürüst, insancıl, yardımsever, paylaşımcı ....... olma gibi değerleri kapsar. Ne yani çocukla oturup çocukla mı kalkmak lazım. Saat 9 da uyuması gerekiyor diye, erkenden uyumak mı lazım...
Rol model olma,   ebeveyn için, çocuğunu hayata  hazırlama  noktalarında geçerli olan bir durumdur bana  göre. Bu nedenle  çocuğun yapması gerekenleri, sorumluluklarını yerine getirmede, onunla aynı davranış tarzı içine girmenin, mantıksız, mesnetsiz olduğunu düşünüyorum. Mesela çocuk  ders çalışması gerektiğini,  kendisine ait birincil sorumluluğun  bu olduğunu   mantığına yerleştirmek zorunda. Kişilerin  yere ve zamana göre  yükümlülükleri olduğunu idrak etmeli ki,  siz onun yapması gerekenleri beraber omuzlarken, sizin yaptıklarınızı da  o yapmaya kalkmasın.
En önemlisi de,  çevremden de gözlemlediğim kadarıyla,  bu anlayıştaki rol model olmanın ebeveyn- çocuk ilişkisine zarar verdiğini düşünmekteyim. Zira  anne- babası ile aynı davranış kalıpları içinde olan çocuk, konum farklılığını tam anlayamamakta ve bu durum arada olması gereken  saygı ve  otoritede ciddi boşluklara sebebiyet vermekte. Tabi ki çocuk üzerinde baskı kurmaktan bahsetmiyorum. Özgüvenin gelişmesi ve kişiliğin oluşması açısından, çocuğun da birey olduğu unutulmamalı.  Ama bu demek değildir ki,  çocuk- anne- baba  eşittir. Elbette ki çocuğa sevgi verildiği kadar, arada saygının ve hürmetin de olması gerekir.
Neyse, konuya burada son vermek zorundayım. İzlediğim tek dizi Seksenler başladı,   tavsiye ederim. Zira çok güzel bir dizi, diyim ben size   :))







5 yorum:

  1. "konum farklılığını tam anlayamamakta" Buna ben de rastlıyorum bazı ailelerde...Dengeyi tutturamıyorlar...

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. N.Narda, Ne yazık ki ters bir durum var gibi.. İnsanlar bilinçlendikçe daha mı çok hata yapıyorlar acaba ?

    Blogger, aslında en azından bu konuda kafam hiç de karışık değil.. Belki tam anlatamadım demek istediğimi :) Herşeyin kararında olması gerektiği görüşünüze de katılıyorum..

    YanıtlaSil
  4. Aslında hepimiz bir modele ihtiyaç duyarız. Bunun için peygamberler gönderildiğine göre demek ki gerekli de. Fakat doğru modeli seçememek. En çok hataya düşülen konu burası.

    YanıtlaSil
  5. İyi bir evlat yetiştirme de aile o kadar önemli ki bu bizim en çok 20li yaşlardaki ilişkilerimizde kendini belli ediyor. Ama kuşak farkı olduğundan ailelerin de zamane şartlarını dikkate alarak en doğru şekilde uyarlayarak, anlayarak yaklaşmaları gerekiyor bu durumda.

    YanıtlaSil